Dünya gözüyle gördüğüm şehirler listesine Paris’i de ekledim sonunda... Belki hayaller, okumalar, okuduğum ve etkilendiğim yazarları etkileyen şehirler, ülkeler arasında ilk sırada gelen Paris’tir. İsmet Özel’in Fransızca okutmanı olmasından tutun da Nurettin Topçu’dan Muhammed Hamidullah’a Ali Şeriati’den J.P.Sartre ve A.Camus’a ve uzanan çizgide bir çok isim Londra’dan daha çok Fransa ve Paris’tir. Ama benim için en fazla, çocukluğumda Victor Hugo’nun Sefillerinin ilk okul dördüncü sınıftan üzerimde etkisi kalan Fransa’sı, adaleti, devrimi, savaşları Sefiller’in J.Valjan’ın Paris’i ve devamında ise Cemil Meriç’in nerdeyse bütün yazılarına sinmiş Fransa, Fransızca, Balzac ve Paris’inin etkisi üzerimde gitmiştim Paris’e...
7 saatlik bir otobüs yolculuğu ile, sanki Konya’dan K.Maraş’a gider gibi Londra’dan Paris’e gittim, gezdim, gördüm. İki gün yetmeyecekti ama bu bizimkisi biraz alan tarama gezisinin ilkiydi herşeyden önce. Daha önce Amsterdam, Brüksel, Londra, Manchester’da bulunan Bilim Merkezleri gezilerinin ardından Paris’te bulunan Bilim Merkezi’ni de ziyaret ve fotograflamak amacıyla yola çıktım... Paris Bilim Merkezi’ni de ziyaretten sonra şehrin sokaklarına daldım.
Paris’e giden, genelde, yorumlarda okuduklarım itibariyle, çarpıldım diye cümleye başlıyor ama Londra’dan sonra Paris’i görmek insanın üzerinde aynı etkiyi bırakmıyor malesef. Paris’te beni etkileyen okuduğum yazarların mekanlarında yapmış olduğum gezinin üzerimdeki etkisiydi daha çok. Sorbonne Üniversitesinin avlusunda oturup, sessizce düşündüğüm anlar, dışarıdaki kitapçılar, kafeler... Durup yazmaya zaman yok... Bu gezi ve değerlendirme yazıları daha çok dergilere yazılmalı sanırım. O yüzden, ben Paris ziyaretindeki Konya’dan bahsedeyim...
Sosyal Medyadan tanışıklığın her zaman felaket ile sonuçlandığını kim söylemiş, bu her zaman böyle olmuyor. Paris’e gitmeden önce, Facebook üzerinden dikkatimi çeken ve arkadaş listemde olan Paris Mevlana Kitabeviadresine bir mesaj attım. Paris’e geliyorum, sizinle tanışmak, ziyaret etmek istiyorum diye. Kısa bir mesajlaşmanın ardından doğrusu, beklemediğim ölçüde bir yakınlık gösterdiler beni hiç tanıyor olmalarına rağmen. Mevlana Kitapevi’nin sahibi Aziz Kaya, ben kendilerini ziyarete gecikince, kaldığım otele geldi. Çelebi bir insan, Paris’e yolunuz düştüğünde mutlaka tanışmanızı önerebileceğim, gönül dostu bir adam. Kitabevinin arkasındaki, sohbet masasında, kendisi ney üflerken, 17 bitki karışımından oluşan çayınızı yudumlarken, güzel bir sohbetin eşliğinde zamanı mekanı unutuyorsunuz. Paris’te misiniz Londra’da mı Konya’da mı...Böyle güzel bir dostluğun, tanışmanın vesilesi oldu Paris ziyaretim ve Aziz Kaya bey’le tanışıklığımız... Çok güzel çalışmalar yapmışlar, Kutlu Doğum haftasında Eyfel Kulesi civarında çeşitli dillerde yazılmış hadisi şeriflerin bağlı olduğu on bin gül dağıtmışlar mesela. Onun hikayesini kendisinden dinlerken, fotograf albümünden resimlere bakabilirsiniz Paris Mevlana Kitabevin’de.
O gün Paris’te, Konya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Sevgili Ercan Uslu Beyin de hayli kulağını çınlattık. Tanışıyorlarmış Aziz Beyle. Hatta Aziz Beyi Konya’da misafir etmiş Ercan Uslu Bey. Paris’te Konya Büyükşehir Belediyesinin yapmayı düşündüğü kimi projelerden bahsettik, sohbet ettik. Bu vesile ile selamı da iletmiş olayım Konya’ya, Sevgili Ercan Uslu Abiye... Projelersonuçlanınca duyurulur mutlaka, ben şimdiden yazmak istemiyorum. Kısa gezinin kazancı, Paris’te bir şehir, bir insan tanımış olduk böylece. Paris’teki ikinci ziyaretime rehberlik edecek olan, orada doğmuş büyümüş ve öğretmen olan Ömer Beyi sonra yazacağım.