Paşalar Neyin Koruyucusu?

''Atatürk ilke ve inkılaplarının yılmaz savunucusu paşalar, aslında sermaye düzeninin koruyucusu, neferleri, aktörleri, figüranlarıdır"

Umur Talu / Sabah

Mum Işığında Hukuk

Dört örnek olay. Fenerle dürüstlük arayan Diyojen'inki gibi. Hakkı, hukuku ararken... bazen bulmak bile mümkün.

Hak ile emir

1. 24 yıllık astsubayım. Bugüne kadar çok haksızlıkla karşılaştım ama bir süredir yaşadığım sıkıntılar yüzünden bırakıyorum.

2. Geçen yıl, mevcut askeri mevzuattaki, nöbet tutturulamayacağına dair hükümden dolayı ... ili Jandarma Komutanlığı'na başvurdum. Kabul etmediler.

3. Sırasıyla bölge komutanlığı ve genel komutanlığa silsile yolu ile dilekçemi yazdım.

4. Bu süreçte baskılar arttı. Görev talimatımızda yazılı olmayan uzun süreli görevlendirmeler başladı. Daha fazla nöbete zorlanan yeni bir yere alındım. İzin hakkım kısıtlandı.

5. Genel Komutanlık dilekçeme cevap yazmış. Bana göstermeden tebliğ etmek istediler. İmzalamazsam emre itaatsizlikle suçlanacağım ima edildi.

6. Tebliğ belgesini imzalamadım. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'na rağmen yazıyı vermediler.

7. "Dilekçem mevzuata uygun tahkik edilmemiştir" diye yazıp imzaladım.

8. Tebliğ belgesinin bana verilmemesi suç iken, bu yazımdan ötürü bana 7 gün oda hapsi verildi.

9. Hak arama hürriyetimin İç Hizmet Kanunu 29'uncu maddesi ile güvence altında olması lazımdı ama hapis yattım.

10. Disiplin cezasına bölge komutanlığı nezdinde itiraz ettim. "Amirin takdiridir" diye bir cevapla yine yazıyı göstermeden imzalattırdılar.

11. Bu kez yazıyı Gizli ibareli belirlemişler.

12. İtiraz dilekçemde, 2005 tarihli başvuru No: 29986'ya 96 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadına göre, disiplin amirlerinin hürriyeti bağlayıcı ceza veremeyeceklerini, bu cezaların bağımsız mahkemeler tarafından verilebileceğini, bunun Anayasa'nın 90'ıncı maddesi ile de güvence altında olduğunu belirttim. Sonuç değişmedi.

13. İz hukuk yollarını tükettiği belirten Bölge komutanlığı yazısını da Gizli ibareli olduğunu belirtip vermediler. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gitmemi engellemek için.

14. Dilekçe ile Bilgi İsteme Kanunu'nu da ileri sürerek yazıyı istedim, ama kanun hükümlerini uygulamadılar.

15. Yazdığım yazıları dilekçeye ekleyip AİHM'ye gönderdim. Dilekçenin ulaştığı belgesi geldi.

16. Suç işlemediğim 7 gün oda hapsi ile albay tarafından cezalandırıldığım, izin hakkımın kısıtlandığı, görev talimatı haricinde görevlendirmeler, yazıların bana verilmesini engellemek için kasti Gizli ibareleri gibi suçlar için Askeri Mahkemeye suç duyurusunda bulundum.

17. Bu kez, amirimi şikâyet etmenin Askeri adap ve terbiyeye aykırı olduğu gerekçesiyle yeni belge imzalatmak istiyorlar. İki aydır askeri mahkemeden ses yok. Hukuk bu kadar hiçe sayılır mı?

18. Bu ülkeye 24 yıl hizmet ediyorsun, dağbaşı karakollarda dağlarda canını ortaya koyuyorsun, Batıda bütün işler omzunda, evine bile gidemiyorsun, hakkını aramak için dilekçe verdiğinde başına gelmedik kalmıyor. Mesleğimin zirvesinde sayılırım ama yaşam hakkım yok.

19. Sizinle bu haksızlıkları paylaştım. Haksızlıkları haykırdığınız için.

Laf ile hakikat

Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın, "Türkiye'de düşünce artık mahkûm edilmiyor" dediği ülkede, sansürün kaldırılışının 101'inci yılında, "Tutuklu gazetecilerle dayanışma platformu", gazetecilik yapan 25 kişinin tutuklu olduğunu açıkladı.

Basın Özgürlüğü ödülü verilen gazeteci Nedim Şener'i de devlet ile adalet Dink sanıklarından daha fazla hapisle cezalandırmak üzere sanık tutuyor.

Çevirme özgürlük

Evrensel Yayınevi'nde çok sayıda yayın çeviren Tonguç Ok cezaevinde. Cezaevi müdürü değişiyor ve kanuna rağmen durum da. Gramsci üstüne bir inceleme yapmak üzere getirttiği yabancı dildeki kitaplar sokulmuyor. Daha önce izin verildiği halde. Bunlar hakikaten "yabancı" dillerdeki kitaplar. Bir de; "açılım" ülkesinde, resmi olmasa da yerli dillerden Kürtçe yayınlar da hepten yasaklı cezaevinde... evlerinde.

Kanaat ve beraat

"Ordudan ayırılma" eski bir asker olan gazeteci Rahmi Yıldırım, "sol"dan bir yazısında, "Maaşıyla yetinip üniformanın onurunu her şeyin üstünde tutanları tenzih ederek şimdilik şunu söyleyeyim:

Atatürk ilke ve inkılaplarının yılmaz savunucusu paşalar, aslında sermaye düzeninin koruyucusu, neferleri, aktörleri, figüranlarıdır" demişti. (Postmedya haberi)

Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Başbuğ imzasıyla suç duyurusunda bulunuldu.

Yıldırım meşhur 301'den yargılandı. Savunmasında, "sadece sermayenin koruyucusu değil, OYAK eliyle bizzat sermayedarlar" dedi.

Ankara 12. Asliye Ceza; AİHM ölçütlerine uymanın yasal zorunluluğunu vurgulayıp beraat kararı verdi: "Asker millet kültürünün yaygın olduğu toplumda, ordu mensuplarını eleştirirken sanığın kullandığı sözcükleri sert, sarsıcı, incitici bulmamak mümkün değildir. Ancak insan haklarına saygılı, çoğulcu ve demokratik bir toplumda bu düşüncelere tahammül gösterilmesi icap edip ifade özgürlüğünün korumasından yararlandırmak gerekir."

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı beraatı temyiz etti.
Nihayet Yargıtay uzun süre sonra karar verdi: Beraat yerindedir!