Yazıma sevgili Akgül için yakınlarına ve Memleket ailesine başsağlığı dileğiyle başlamak istiyorum. Ruhu şadolsun.
Daha önce bahsetmiştim. Ahlak-i Nasiri adlı kitaptan. Devlet yönetimi, ev idaresi ve insanın kendi kişisel eğitimi için ipuçları içeren bu kitap Nasıruddin Tusi tarafından 12. yüzyılda kaleme alınmıştı. Kitabın son bölümü Platon’un öğrencisi Aristo’ya vasiyetiyle bitiyor. Benim çok hoşuma gitti. Sizlerle de paylaşmak istedim. Şöyle diyor Platon:
“Mabudu’nu tanı. O’nun hakkını gözet. Daima öğretim ve öğrenimde bulun. İlim isteyene özen göster. İlim ehlini bilgisinin fazlasıyla değil, kötülük ve bozgunluktan sakınma yönündeki durumları itibari ile imtihan et.
Hüda’dan sana faydası olmayacak şey dileme. Emin ol ki bütün hediyeler O Hazrettendir. O’ndan kalıcı nimetler ve senden ayrılmayacak faydaları iste. Kötülüklerin sebepleri çok olduğu hususunda uyanık ol. Olmayacak şeyi arzu etme. Hüda Teala’nın kulundan aldığı intikam, kızgınlık ve azardan ötürü değil, belki doğrultmak ve eğitim içindir. Sana güzel bir ölüm getirmediği sürece kendini güzel hayat arzusuyla sınırlama. Kendini iyiliği elde etmeye vesile olan bir hayata ve ölüme ada.
Üç şey hususunda kendinle hesaplaşmadan rahat bir şekilde uyuma. Birincisi, bir gün süresince hiç hata yapıp yapmadığını düşün, ikincisi, hiç iyilik kazanıp kazanmadığını düşün, üçüncüsü, herhangi bir işte kusur yaparak fırsatı kaçırıp kaçırmadığını düşün.
Aslının ne olduğunu ve ölümden sonra ne olacağını da düşünmeyi unutma. Değişme ve zevale maruz olan dünya işlerinden dolayı hiç kimseyi incitme. Bedbaht olanlar sonucu hatırlamaktan gafil olup hatalardan sakınmayan kimselerdir.
Kendinin dışında olan şeyleri kendine sermaye etme. Hak edenlere iyilik etmede onların istemesini bekleme ve yardım etme hususundaki açılışı onların istemesinden önce yap. Alemdeki lezzetlerden bir lezzetle mutlu olan, alem musibetlerinden bir musibetten dolayı endişelenen ve sıkıntılı olan kimse filozof ya da hakim sayılmaz. Ölümü daima hatırla ve ölmüş olanlardan ibret al. Kişinin bayalığı çok faydasız söz söylemesinden ve sorumlu olmadıkları şeylerden haber vermesinden anlaşılır. Başkası hakkında kötü düşünenin kendi nefsi de kötülüğü kabul eder ve bu kimsenin takip ettiği yol da kötülüğü kapsamış olur.
Durumların değişken olmasından ötürü defalarca düşünüp sonra dile ve fiile dök. Herkese ilgi duy. Çabuk öfkelenme ki bu daha sonra sen de alışkanlık yapar. Bugün sana muhtaç olanın ihtiyacını gidermeyi yarına bırakma. Çünkü yarın ne olacağını bilmiyorsun. Eğer güzel bir işte zahmetle karşılaşırsan, zahmet geçer güzel amel kalıcı olur. Eğer günahtan lezzet alırsan lezzet geçici günah kalıcı olur. Ne dostu ne de düşmanı tanıyamayacağın bir yere ve bir güne gideceğini kesin olarak bilmiş ol ve bu yüzden kimseye kusur atfetme. Efendi ve kölenin eşit olacağı bir yere gideceğini kesin olarak bil ve bu dünyada büyüklenme.
Kötülüğe değil iyiliğe karşılık ver. Hikmeti sev ve hikmetli kimselerin sözünü dinle. Dünya hevasını kendinden uzak tut. Hiçbir işe vaktinden önce teşebbüs etme. Zenginlikten dolayı büyüklenme ve kibirlenme. Hiç kimseye ahmakça davranma. Herkese karşı alçakgönüllü ol ve hiçbir alçakgönüllüyü hakir görme. Kendin mazur olduğun halde kardeşini kınama. Boş zaman geçirmeyle mutlu olma. Talihine itimat etme. Güzel fiilden dolayı pişman olma. Hiç kimseyle alay etme. Her zaman adalet ve doğruluk yolunu takip etmek ve iyiliklere bağlı kalmak hususunda dikkatli ol.”