Önceki gün Zaman Gazetesi’nin sürmanşetinde bir haber vardı…
Başlık şu: Fransa’da polis ne işe yarar?
Haber özetle şöyle: Terör örgütü yandaşları önceki gün Fransa’da ve Almanya'da Zaman bürolarına saldırdı. Son 6 ayda 3. kez saldırıya uğrayan Paris bürosunda bulunan savunmasız 17 kişi canını zor kurtardı. Aynı gece Köln bürosuna da molotofkokteyli atıldı.
***
Konya polisinin ‘kahramanlıklarına’ hepimiz şahidiz.
Allah var, haklarını yemeyelim.
‘Konya’da polis ne işe yarar?’ diyerek kimseyi de üzmeye niyetli değilim.
Fakat son günlerde yaşanan olaylara da tümden sessiz kalmak mümkün değil.
1 ay kadar önce biz de ‘Hırsız var, polis nerede?’ manşetiyle bir haber yapmıştık.
Maksadımız üzüm yemek.
O haberde Hacı Fettah Mahallesi’ne dadanan hırsızlardan ve trajikomik hırsızlık vakalarından bahsetmiştik. Hacı Fettah Mahalle Muhtarı Fahrettin Kadıoğlu, 20 günde 20 hırsızlık şikâyeti aldıklarını anlatmıştı. Hırsızlardan bıkan mahalleli, mahalleyi terk etmeye kadar götürmüştü işi… Hırsızların çatılarda dolaştığını, bahçe kapısını çalıp götürdüğünü anlatıyor ve “gece bekçisi olacağız” diyorlardı.
Haberimiz üzerine Emniyet’ten de şu açıklama gelmişti:
11.01.2012 tarihli ‘Hırsız Var Polis Nerede?’ başlıklı haber ile ilgili olarak yapılan araştırmada; Meram İlçesi Hacı Fettah Mahallesi’nde 2012 yılında 11 günlük süre içerisinde 1 adet iş yerinden hırsızlık olayı meydana gelmiştir. Faili meçhul olan hırsızlık olaylarının aydınlatılması ve şüphelilerin yakalanması için çalışmalarımız devam etmektedir.
***
Öyle anlaşılıyor ki vatandaş her hırsızlık vakasını polise bildirmiyor.
Benim de etrafımda “Annemin evine girmişler, alacak bir şey bulamayıp gitmişler” diyenler var.
“Polise bildirdiniz mi?” dediğimde, gerek duymadıklarını söylüyorlar…
***
Cuma günü ajanslara düşen bir haberse hepimize ‘pes’ dedirtti.
Şehrin en merkezi, en işlek bölgesindeki ‘Kibrit’in camını kazmayla kıran 3 kişi, 100 bin TL değerindeki altını çalıp kaçmış!
İki gün önce de Feridiye Polis Merkezi’nin de içinde bulunduğu Meram İlçe Emniyet Müdürlüğü binasına kaleşnikof marka uzun namlulu silah ve bir tabanca ile ateş açılmıştı.
Araca ve binaya kurşunlar isabet ederken ölen ya da yaralanan olmaması bir büyük hadiseyi ‘küçülttü’.
***
Nasıl oluyor da kenar mahallelere dadanan hırsızlar işi büyütüp, şehrin ortasındaki bir sarraf dükkânının camını kazmalarla kırarak hırsızlık yapıyorlar?
Bu ne cüret!
Sonra nasıl oluyor da kaleşnikof marka uzun namlulu silahlarla ‘zanlıyı vurmak için bile olsa’ birileri karakolun dibine kadar sokuluyor?
***
Kusura bakmayın!
Siz, şehrin en işlek kaldırımlarına atılan ‘fuhuş kartlarını’n arkasını kesemezseniz…
Kenar mahallelerde olan hırsızlık vakalarını önleyemezseniz…
Kaleşnikof marka silahlarla karakola kadar gelmeye de cüret ederler, şehrin merkezindeki sarraf dükkânına kazmalarla da saldırırlar.
***
Bu vesile ile Konya Emniyet Müdürümüz Hüseyin Namal’a ve polis teşkilatımıza ‘geçmiş olsun’ diliyorum…
Benim bu konudaki düşüncem şu:
Ne zaman yerlerde fuhuş kartından bir iz kalmazsa, o zaman diğer büyük hadiseler de bu denli dizi halinde vuku bulmaz.
Konya polisine düşen görev de; suçu oluşmadan önlemeye dönük faaliyetlerini artırarak huzuru bozmaya yeltenenlere fırsat vermemek olmalıdır.
Bu konularda polisten başka güvencemiz yoktur.