Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Yenidoğan Yoğun Bakım Sorumlusu Prof. Dr. Canan Seren, "2022 yılında ünitemize 1040 bebek yatışı yaptık. Bunların 540'ı erken doğan bebeklerdi. Bu bebeklerin yüzde 95'i de hayatta kaldı" dedi.
Karadeniz'in en kapsamlı yenidoğan yoğun bakım ünitesinden birine sahip OMÜ Tıp Fakültesi, bünyesinde bulundurduğu teknolojik imkanlarla minik bedenleri yaşatmak için hizmete devam ediyor. 32 yıllık çocuk doktoru olan Yenidoğan Yoğun Bakım Sorumlusu Prof. Dr. Canan Seren, İhlas Haber Ajansı'na (İHA) yenidoğan bebeklerin tedavisiyle ilgili bilgi verdi.
"Doğum ağırlığı 600 gramı aştıysa bu bebeklerin çok büyük bir kısmını ayakta tutmamız mümkün olabiliyor"
Yenidoğan bebeğe uyguladıkları tedavilerden bahseden Prof. Dr. Canan Seren, "Bir bebeğin doğum ağırlığı çok küçükse o bebeğin hayatta kalma şansı daha düşük oluyor. Eğer bebek 24, 25. haftadan sonra doğduysa doğum ağırlığı 600 gramı aştıysa bu bebeklerin çok büyük bir kısmını ayakta tutmamız mümkün olabiliyor. Kuvözlerimiz var, bebeklerin ısılarını ve nemlerini ayarlıyoruz. Solunum cihazlarımız var. Bebeklerin akciğerleri açılmamış oluyor ve bu akciğerler dış ortamda yaşamaya hazır olmuyor. Bebekleri monitörlerde takip ediyoruz. Erken doğan bebeklerin bir kısmında havale ve benzeri durumlar olabiliyor. Onları da anlık tespit edebilmek için beyin fonksiyon cihazımız var" diye konuştu.
"Amacımız erken doğumların azalmasıdır"
Çok küçük bebeklerin yaşayabildiğini fakat ileriki dönemde fiziksel ve zihinsel sorunlar ortaya çıkabileceğini söyleyen Dr. Canan Seren, "Yaşattığımız bebeklerden çok küçük olanları var. Yaşattığımız en küçük bebek 590 gramdı. Burada amaç en küçük bebeği hayatta tutmak değildir. Burada amaç en küçük bebeği sağlıklı hayatta tutmaktır. Çok küçük bebekler yaşayabiliyor. Yaşayan 490 gramlar var ama bunlarda zihinsel ve bedensel sorun oranları çok yüksektir. O yüzden bizler yeni doğan hekimleri olarak bizim erken amacımız erken doğumların azalmasıdır. Erken doğum bebek içinde aile içinde zorlu bir süreçtir. Bebeklerimiz burada günlerce, aylarca yatıyorlar. Aileler bebekleri yaşayacak mı yaşamayacak mı onları bekliyorlar. Taburculuk sonrası onları birçok sorun bekliyor. İşitme, göre sorunları olabiliyor. Spastiklik gibi onları birçok sorun bekliyor olabiliyor ama çok küçük hastaların da bizlerin yaşatması mümkün oluyor" şeklinde konuştu.
"Unutamadığım çok fazla anım vardır"
Hekimlik süresince birçok ailenin en duygusal anlarına şahit olduklarını ifade eden Dr. Seren, "Ailelerle biz çok fazla şey paylaştık. Bana bir beyefendiyi gösterdiler. Dediler ki bu senin hastandır. Dedim ki benim hastam olamaz. Olsa olsa hastamın babası olur. Tabii ki hastam büyümüş, üniversitelere gitmiş, meslek sahibi olmuş. Bunları görmek tabii ki çok büyük mutluluk veriyor. Her aile ile ağlıyoruz, her aile ile gülüyoruz" ifadelerini kullandı.
"Özellikle erken doğan bebekler için anne sütü ilaçtır"
Anne sütünün önemine değinen Seren, şunları söyledi:
"Ülkemizde yenidoğan bakım konusunda gerçekten çok büyük yol alındı. Hekimlerimiz çok deneyimli, hemşirelerimiz çok deneyimlidir. Burada bebekler güven içinde bakılıyor. Severek bakılıyor. Öncelikle annelerimize şunları söyleyelim; sağlıklarına dikkat etsinler, beslenmelerine dikkat etsinler. Bunlar erken doğum için risk faktörleridir. Bu arada unutmamız gereken bir şey vardır. Anne sütü bütün bebekler için, özellikle erken doğan bebekler için ilaçtır. Anne ne kadar erken dönemde bebeğine erken dönemde anne sütü getirirse biz bu tedaviyi bebeğe o kadar erken vermeye başlıyoruz. 600-700 gram bebek bile hayatının ilk gününde anne sütüyle besleniyor."