25 Mart Cumartesi günü, artık mutad olduğu üzere Çizgi Kitabevine uğradım. Üniversiteden akademisyenlerin uğrak, çay, sohbet mekanıdır Çizgi. Hem yeni Çizgi’nin hem de diğer yayınevlerinin yeni çıkan kitaplarına bakarken bir yandan da siyasetten kültür sanat ve edebiyata doğaçlama ve zuhurata tabi bir muhabbet halkasından oluşan konuşmalara kulak misafiri olursunuz. Çayınız gelir, konu ilginizi çekerse halkaya dahil olur dinler ya da konuşursunuz, işi olan kalkar, yerine yeni birileri gelir, konu ve konuşmacılar değişir ama muhabbet baki… başka günler de öyledir ama özellikle Çizgi’nin cumartesi rutinidir bu. Sevgili Akif Kuruçay, İstanbul’da karşılaştığı ve Konya’da okuduğunu söyleyen birisine, ilginç, seni hiç görmedim demiş. Konya’da okuduysan Çizgi Kitabevine mutlaka uğramış olman gerekirdi diye de eklemiş.
BİRLİK VAKFI PROGRAMLARI
Cumartesi günü, halkaya dahil olmadan uzaktan sohbeti dinleyip kitaplara bakarken, Prof.Dr. Mustafa Demirci’nin banan seslenişiyle irkildim. Birlik Vakfı neredeydi Savaş dedi. Ki, sanırım, bana Savaş diyen bir tek odur. “İslam Medeniyeti İçinde Selçuklular: II. Klasik Çağ” Programı varmış, bilmiyordum. Beraber yolda sohbet ederekten Birlik Vakfı Konya Şubesine ulaştık. Mustafa Demirci ile Birlik Vakfı Konya Şub. Başk. Orhan Gündüz ile program öncesi çay içerken yeni konu ve konuşmacılar üzerine kısa bir sohbetten sonra saat 15.00 de program başladı.
II. KLASİK ÇAĞ
Bilenler bilir, Demirci hocanın çok güzel hitabeti vardır ve sohbetinde kendisini dinletir. Bu özellikler bilgi birikimiyle birleştiğinde ortaya kaçırılmaması gereken bir program çıkar. Birlik Vakfındaki Selçuklular programı da böyle bir program oldu. Yaklaşık soru cevaplarla iki saate yakın süren program sonunda karşıma çıkan Selçuklu Eserlerine şehre bakışım değişti. Alanına hakim olmanın yanı sıra farklı alan okumaları da gerçekleştiren Prof.Dr. Mustafa Demirci Selçukluları anlatırken mukayeseli bir tarih okuması çerçevesinde konuşmasını yaptı. Biz tarih okumasını yaparken çok yaygın bir hata olarak tek boyutlu bir okuma yapar, aynı dönemde farklı ülke ve coğrafyalardaki değişikliklerle eş zamanlı bir okumaya tabi tutmayız. Eş zamanlı olarak alimleri, kültür sanat gelişmelerini, fikri akımları da meczeden bir perspektif sunmayız. Bu da bize eksik bir bakış açısı sağlar. Siyasi tarihi okurken düşünce tarihini, fikri akımları okurken siyasi gelişmeleri, birbirleri ile ilişkileri, etkilerini bütüncül bir değerlendirmeye tabi tutamadığımız için tarihten ders almak pek mümkün olmaz. Analitik ve eleştirel okuma yapma becerimiz kısırlaşır.
Demirci’nin Selçuklular programı tam da bunun tersini yaparak çarpıcı ve çok boyutlu, eleştirel bir okuma ile Selçuklu çerçevesi çizerek içini doldurdu. Gazneliler’den Vikinglere, coğrafi gelişmeler, düşünce akımları, alimler, siyasi ekonomik gelişmeler ve birbirleri ile ilişkileri, Selçuklu sanatındaki motifleri, sembolleri harmanlayan bir keyifli bir programdı. Başta kendim olmak üzere Selçuklu başkentinde yaşayıp da bunun farkındalığı olması gerekenden az olan ne çok kişi var, kurum, yönetici var diye düşündüm.
GAZALİ ve FELSEFE
Program sonunda Ömer Lütfi Ersöz abinin Gazali felsefe ilişkisi üzerine sorduğu soruya verdiği cevap da oldukça güzeldi. Programın, eğer mümkünse, görüntü kaydını alarak izlemenizi tavsiye ederim. Programda doğal olarak Eşari Maturidi ilişkisi, Türklerin Müslüman oluşu vs. konulardan bahsedilmişti. Çıkışta, Rampalı Çarşı’da Hüner Kitabevine uğradığımda algıda seçicilik olsa gerek Mehmet Kalaycı’nın “Tarihsel Süreçte Eşarilik Maturidilik İlişkisi” kitabına rastladım ve aldım. TÜBA tarafından 2015 telif eser ödülü alan bir kitapmış. İlgiyle okuyorum. Karşılaştırmalı ve eleştirel okumalı bir mezhepler tarihi. İmkan olsa, Mehmet Kalaycı bir programa davet edilse de tanışıp dinlesek dedim: BİLKAD? Birlik Vakfı? Aydınlar Ocağı?