Kendisini tanımakla bahtiyar olduğum ender kişiliklerden birisidir Necmettin Erbakan Üniversitesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalında görev yapan Prof.Dr. Nazmi Zengin hoca. Yolumuz tam olarak nasıl kesişmişti hatırlayamıyorum şu anda. Kahramanmaraş’tı ortak noktalarımızdan birisi sanırım. Lisedeki öğretmenim, Konya’ya üniversite okumaya gideceğimde bana mutlaka tanışmam gereken bir isim olarak adını fısıldamıştı, hatırladım. Bir diğer hocam ise, şu an Talim ve Terbiye Kurulunda görev yapan Dr.İbrahim Demirci’yle tanışmamı söylemişti. Her iki isimle de öğrenciyken tanış(a)madım. Benim ihmalkârlığım. Hem, ne diyerek karşılarına çıkıp, kendimi takdim edecektim. Sanım, sıfatım, aynada kendime baktığımda bakılır yüzüm yoktu. Utangaçlık, asosyallik belki de…
Öğrencilik bitip, Konya’da ikamet devam edince, bu iki isimle de yollarımız kesişti. Kendilerini tanıdıktan sonra daha çok hayıflandım, keşke, daha önce tanışmış olsaydım diye… Demirci de bunu söyleyince pişmanlığımın derecesi daha da artmıştır. Gençlik dönemimde bana sunacakları katkı çok daha fazla ve farklı olurdu. O günden sonra araya mesafeler girmiş olsa da bağımı hiç koparmadım, özenle korumaya dikkat ettim. Çok sık arayamasam da aklıma düştükçe aradım, ziyaret ettim.
Kimseler kendisini aramaz, telefonuna çıkmazken mevkileri değişince, sürekli aranmaktan dostlarını aramayı unutan insanlardan olmadılar. Bir yardıma, bir fikir almaya ya da hatır sormaya aradığımda cevap veremedilerse her daim geri arama inceliğini de onlardan öğrendim. Askerliğimi yaparken bana mektup yazan İbrahim Demirci, çok şaşırtmıştı. Tabii bir de Alişan Demirci’nin inceliğini unutmam: Beklemediğim bir anda, bir kargo ve içinde, İsmet Özel’in yeni yayınlanmış kitabı: Henry Neden İçeridesin? Bilmiyorum demiştim.
Nazmi Hoca, Tıp adamı, doktor kimliğinin ötesinde, STK’larla iletişimi, Tabipler Odası Başkanlığı, Toplum Sağlığı Alanındaki çalışmaları, şiir çevirileri, kitap yayını, şehre duyarlılığı, kültür ve sanat ile mesleğini kişiliğinde mecz etmiş, doğa yürüyüşlerini seven, doğa ile iç içe, yaygın doğruları sorgulayıcı, heyecanlı, duyarlı, yakından tanınması gereken bir kişiliktir. Gazete köşelerinde kalmayıp kitaplaşması gereken denemeleri var.
Salı akşamı onun Tıp Nereye? Başlıklı bir konuşması vardı Bilgi, İletişim, Kültür, Araştırma Derneği (BİLKAD)da. BİLKAD uzun yıllardır Konya’da Salı akşamları akademik söyleşilerine devam eden bir dernek, eğer hala duymayan varsa diye yazıyorum. Konya’da Salı akşamları İl Halk Kütüphanesinde önce BİLKAD’ın programı devamında ise Konya Aydınlar Ocağı’nın programı olur hep. Akşamları çalıştığım için maalesef takip edemediğim güzel programlar. Artık takip etme fırsatım olacak.
Nazmi Zengin hoca, Tarihten günümüze ve yarına (kendisi sunumunda mazi, hal ve ati kelimelerini tercih etmiş) Tıp konusunda “kuşbakışı” bir çerçeve çizdi. Alan dışından birisi olsam da konu başlıkları, yorum biçimi ve T.S.Eliot’tan Yunus Emre şiirleriyle örnekleri zenginleştirmesi ayrı bir güzellikti. 89 ana ve yan dal olduğundan bahsetti. Sayı daha da artıyormuş. Uzmanlıklar arttıkça parçalar arasında hastayı kaybettik dedi. Amerika’da “Hospitalist” uzmanlığı ortaya çıkmış. Bir nevi, parçaları birleştiren sanki…
Bir saatlik konuşmada çizilen çerçeve, üzerinde tartışılıp konuşulacak çok konunun altını çizdi. Kafamda deli sorular. Aslında, sunu başlıklarından belirli bölümlerin tartışılacağı bir seri program düzenlenebilir. Kır gezilerinde bu konular tartışılabiliriz belki.
Tıp, ben zihin haritalama üzerine olan yoğun ilgim nedeniyle özellikle ilgilendiğim Nöroloji alanındaki gelişmeler, bulgular, bütün bilimleri içine çeken ve dönüştüren bir girdap oluşturuyor. Fazlasıyla istifade ettiğim bir program oldu. Konuşmacıya ve ev sahipliği yapan BİLKAD’a teşekkürler.