Psikolojik yaşlanmanın esasını oluşturan bellek ve öğrenme yeteneği kaybı ve zihinsel gerilemenin, yaşama bağlılıkla ertelenebildiği, bir bunama hastalığı olan alzaymır gibi hastalıkların ortaya çıkmasını geciktirebildiği belirtildi.
Ankara Üniversitesi Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (YAŞAM) Müdürü Prof. Dr. Emine Özmete, 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünya genelinde yaşlı nüfus sayısının arttığını belirtti.
Artan yaşla birlikte sık görülmeye başlayan hastalıklardan birinin de alzaymır olduğunu ifade eden Özmete, "Ülkemizde alzaymır hastalığından hayatını kaybeden yaşlıların oranı 2014 yılında yüzde 4 olmuştur. Ölüm nedeni istatistiklerine göre, 2010 yılında alzaymır hastalığından hayatını kaybeden yaşlıların oranı yüzde 2,7 iken bu oran 2014 yılında yüzde 4'e yükselmiştir." açıklamasında bulundu.
Alzaymır hastalığının görülme sıklığının artmasının birçok konuyu da gündeme getirdiğini aktaran Özmete, diyabet, yüksek tansiyon gibi hastalıkların tedavi edilmemesi, alzaymır hastalığının daha erken yaşlarda başlaması için risk faktörleri olduğuna dikkati çekti. Özmete, haftada üç gün en az 30 dakika yapılan yürüyüşün, yaşlılarda hareketli ve sağlıklı yaşam için gerekli olduğunun altını çizdi.
"Psikolojik yaşlanma geciktirilmeli"
Alzaymır hastalığında bakımın en önemli konulardan biri olduğuna işaret eden Özmete, hastalara genellikle evde aile üyeleri tarafından bakıldığını ancak yalnız yaşayan yaşlıların ve yaşlı eşleri tarafından bakılan yaşlıların bakım sürecinin daha zor olduğunu söyledi.
Özmete, hastalığın uzun süreli bakıma ihtiyaç duyulan bir rahatsızlık olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bu nedenle hem yaşlılar hem de bakım veren yaşlıların aileleri için kurumsal bakım hizmetlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kapsamda, uzun süreli bakım alan kişilere olduğu kadar bu kişilere evde bakım verenlere de destek sağlamaktadır. Örneğin, alzaymır hastaları için verilecek olan gündüzlü bakım hizmeti hastanın topluma katılımını ve sosyal ihtiyaçlarını desteklerken diğer yandan onlara bakım veren aile üyeleri için de bir 'ara verme' ve 'dinlenme' anlamına gelmektedir.
Psikolojik yaşlanmanın esasını oluşturan bellek ve öğrenme yeteneğinin kaybı ve zihinsel gerileme, bireyin yaşama bağlılığı, yaşamlarının canlı ve işlevsel olması ile ertelenebilmektedir. Bu durumda bireylerin öğrenme isteklerini, sorun çözme yeteneği gibi unsurları geç yaşlara kadar koruyabildikleri görülmektedir. Psikolojik yaşlanmanın geciktirilmesi, özellikle uzun süreli bakım ihtiyacını artıran alzaymır gibi hastalıkların ortaya çıkmasını geciktirmek açısından da önemlidir."
Özmete, alzaymır hastalığı olan yaşlıların yaşam ortamlarını iyileştirmek, boş zamanlarını değerlendirmek, sosyal, psikolojik ve sağlık ihtiyaçlarının karşılanmasında yardımcı olmak, rehberlik ve mesleki danışmanlık yapmak, kendi imkanlarıyla karşılamakta güçlük çektikleri konular ile günlük yaşam faaliyetlerinde destek hizmetleri vermek, ilgilerine göre faaliyet grupları kurarak sosyal faaliyetler düzenlenmesinin önemli olduğunu vurguladı.