Konya Hikmet İlim ve Sanat Derneği’nin (HİSDER) düzenlediği “Uydu Teknolojileri ve Türkiye” konulu konferansta konuşan Uydu Teknolojileri Uzmanı Prof. Dr. Lokman Kuzu, “Romalılar zamanın medeniyeti ve yol yapım konusunda ileri idiler. Şimdi ise uzayda ileride olmamız lâzım. Çünkü hemen hemen bütün teknolojilerin çalışıldığı yer uzay. Türkiye olarak uzayda olmak zorundayız” ifadelerini kullandı.
UZAY ÇAĞI 1957’DE BAŞLADI
Türkiye Uzay Ajansı (TUA) Yönetim Kurulu Üyesi ve Karabük Üniversitesi Karabük Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Lokman Kuzu, uçakların 1903’lerde uçmaya başladığını, roket çalışmalarına 1920’lerde başlanıp uyduların 1957’de uzaya fırlatıldığını belirtti.
Uzay ve uzay çağı tarihçesiyle ilgili de bilgiler veren Prof. Kuzu, “Gökyüzünde bir kum tanesine sığabilen 10.000 galaksi var. Galaksi, yıldızlar topluluğu demek. NASA, galaksi sayısının 2 trilyon olduğunu söylüyor. Ama uzay devamlı genişliyor. Uzayda sıcaklık – 269°C. Kozmik ışınlar ile radyasyonun her çeşidi var. Büyük bir boşlukta uzay çöpleri ve meteoroitler var. Uzay çağı 1957’de başladı. Buraya kadar olan kısma “Uzay 1.0” diyorlar. 57’den 69’a kadar olan kısma “Uzay 2.0” diyorlar. Ve 69’dan 98’e kadar olan kısma da “Uzay 3.0” diyorlar. 1998’den sonra Amerika ile Rusya, uzay çalışmaları konusunda kendi aralarında anlaşmışlar. Beraber çalışarak Uluslararası Uzay İstasyonu’nu kurdular. Orada 7-8 bine yakın çeşitli deneyler yapmışlar. Ruslar, insan yapımı ilk uyduyu 57’de dünya yörüngesine yerleştirdi. Sonra aynı yıl Sputnik-2 uydusunu Laika isimli köpekle birlikte uzaya gönderdi. Yedi gün yörüngede kaldı ve böylece canlıların uzayda yaşayabildikleri ispatlandı. Ruslar 1959’da ay’ın öbür tarafına Luna-3 uydusunu göndererek görünmeyen yüzünden fotoğraf gönderen ilk uydu oldu. Uzaya giden ilk insan 1961’de Yuri Gagarin oldu" diye konuştu.
TÜRKİYE’NİN UYDU ÇALIŞMALARI ÖZAL DÖNEMİNDE BAŞLADI
Kuzu, Türkiye'nin ilk uydusu olan Türksat 1A’nın, Özal döneminde 1994 tarihinde fırlatıldığını ve infilak ettikten sonra okyanusa düştüğünü hatırlatarak, “Aynı sene Türksat 1B uydusu başarılı bir şekilde gönderildi. Sonra Türksat 1C ve diğer uydular gönderiliyor. İlk uydu faaliyetlerimiz 2001 yılında başlıyor. 2006’da Türksat 3A yapılıyordu. Dokuz uyduyu yurtdışına yaptırdık. Haberleşme uydusu yapıyoruz. Teknoloji gelişiyor ve bizim 0.3’ü yapmamız lazım. Bizim meteoroloji uydusuna ihtiyacımız var. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün yıllık harcaması 27 milyon Avro. Türkiye’nin CPS uydusu yok. Bunlar ve alçak yörünge uyduları üzerinde çalışıyoruz. Dünya yörüngesinde 3.500’e yakın uydu var. 150 milyona yakın dönen parça var. Bunlar birkaç yıl sonra patır patır düşecek.” dedi.
TÜRKİYE UZAYDA YER ALMAK ZORUNDA
Türkiye Uzay Ajansı’ndan da söz eden Prof. Kuzu, bünyesinde barındırdığı resmî kurum, şirket, özel vakıfları saydıktan sonra akademik olarak yer alan üniversiteler arasında Konya Üniversitesi’nin de bulunduğunu söyledi.
TUA’nın hedefleri arasında 'ay’a sert iniş yapmak, ticari marka ortaya çıkarmak, insan kaynağı yetiştirmek, astronot göndermenin de yer aldığını söyleyen Kuzu, “Romalılar zamanın medeniyeti ve yol yapım konusunda ileri idiler. Şimdi ise uzayda ileride olmamız lâzım. Çünkü hemen hemen bütün teknolojilerin çalışıldığı yer uzay. Türkiye olarak uzayda olmak zorundayız” dedi.
UZAY PROJELERİNE AYRILAN BÜTÇELER
Prof. Dr. Lokman Kuzu, dünyada uzay projeleri ve devletlerin ayırdığı bütçeler hakkında şunları söyledi: “NASA’nın bütçesi 21 milyar dolar, CNSA’nın bütçesi 11 milyar dolar, BAE Uzay Ajansı’nın 6,4 milyar dolar, EU’nun 6,3 milyar dolardır. Uzay sektörü 350-400 milyar dolarlık bir sektör. Çalışan sayılar açısından baktığımızda ABD 260.000 kişi, Rusya 240.000 kişi, İngiltere 30.000 kişi, Fransa, Japonya ve İran 5.000 kişi, Türkiye 1000 kişi çalıştırmaktadır.”
KTO Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen ve sunuculuğunu Tûba Kabakcı’nın yaptığı sohbetin soru-cevap kısmından sonra HİSDER Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Önder Kutlu, derneğe yaptığı katkılar anısına Prof. Dr. Lokman Kuzu’ya teşekkür levhası takdim etti.