Konya Aydınlar Ocağı'nın Salı Sohbetleri'nde, Enver Altaylı tarafından kaleme alınan "Ruzi Nazar: CIA'nın Türk Casusu" adlı eserden hareketle 45 sene Amerikan istihbarat teşkilatı CIA adına çalışan Türk casusu Özbek asıllı Ruzi Nazar’ın bilinmeyen hayatı anlatıldı.
Konuşmacı Konya Aydınlar Ocağı Üyesi araştırmacı-yazar Mustafa Sinan Ümit, Ruzi Nazar'ın 1917’de doğduğunu ve kırılmalarla dolu bir hayat yaşadığını ifade ederek yazar Enver Altaylı tarafından kaleme alınan söz konusu kitabın, CIA’nın kontrolünden geçtikten sonra yayınlanarak basıldığını hatırlattı. İnançlı bir anne ve babanın evlâdı olarak dünyaya gelen ve ilk eğitimini annesi ile babasından alan ve Taşkent’e okumaya gelerek liseyi bitirdikten sonra ile üniversiteye devam ederken 21 yaşında iken 1939’da askere çağrılarak Kızılordu saflarında Almanlar’a karşı cephede savaşırken yaralandığını ve şiddetli bir Sovyet düşmanı ve Türk dostu olan Ukraynalı bir aile tarafından yaralarının sarılarak kurtarıldıktan sonra Ukrayna’nın, Almanlar tarafından işgal edilmesiyle birlikte bu sefer Ukrayna vatandaşı olan Ruzi Nazar’ın, Alman askeri olarak bu sefer de Sovyet Rusya’ya karşı Alman Ordusu tarafından kurulan ve 280 bin Özbek, Tatar esirlerden oluşanlar tarafından teşekkül ettirilen Türk-İslam Birliği’ne katılarak Ruslara karşı savaştığını söyledi. Bu arada Alman kızı Linda’yla tanışarak evlenen ve babası Reinhard Gehlen’in, Türkleri seven bir Alman subayı olarak 1947’lerde hem Alman İstihbarat Teşkilatını kurduğunu ve Gehlen Örgütü’nün de CIA’nın nüvesini oluşturan casuslarıyla Sovyetler Birliği hakkındaki bilgileri CIA’ya teslim ettiğini belirten Sinan Ümit, Özbek asıllı Türk casusu Ruzi Nazar’n kitabını, kimi Kızılordu saflarında Almanlara karşı, kimi de Alman ordusu saflarında Ruslara karşı savaşarak genç yaşta can veren milyonlarca Tatar, Azerbaycanlı, Türkistanlı, Kafkasyalı, Kazak, Kırgız, Özbek, Tacik ve Türkmen genç şehitlerin aziz hatırasına armağan ettiğini dile getirdi.
RUZİ’NİN PUSULASI HEP TÜRKİSTAN’A ÇEVRİLİ
Ruzi’nin görev yaptığı 45 yıllık CIA dönemi de dâhil hiç değişmeyen hedefinin, Türkistan olduğunu ve Orta Asya’daki cumhuriyetlerin bağımsızlıklarına kavuşmaları ve sonra Türkistan Devletler Federasyonu altında bir araya gelmeleri şeklinde özetlenebileceğini kaydeden Ümit, “Ruzi Nazar, ‘pusulası devamlı Türkistan’ı gösteren adam’ olarak değerlendirilebilir. Ruzi’nin Erkin ve Zülfiye adında iki çocuğu var. 1959-71 yılları arasında Türkyiye’de de görev yapan Ruzi, 1962’de MİT Müsteşarı Fuat Doğu ile tanışıyor. Fuat Doğu, Sovyetler Birliği’nin dağılacağını dönemin yetkililerine söylemesine rağmen muhtıra neticesinde değişen yeni yönetim tarafından görevinden alınarak 1972’de Lizbon’a elçi olarak gönderiliyor. MİT’in başına da 12 Eylül İhtilâlini yapan 5 kişiden birisi olan Nurettin Ersin getiriliyor. İsmet İnönü ile tanışan Ruzi, Sovyet Rusya’nın dağılacağını İnönü’ye de söylemesine rağmen buna İnönü hiç inanmıyor. İran'da 1980’de Amerikan Büyükelçiliği baskınında kurtulan 5 elçilik görevlisinin Kanada’ya götürülmesi ile kurtarma operasyonunu anlatan ve çekimleri 2012’de İstanbul’da yapılan Oscar ödüllü “Operasyon ARGO” filmindeki 5 kişiyi kurtaran operasyonu organize edenin de Ruzi’den başkası değildi” dedi.
Konya İl Halk Kütüphanesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen sohbette, Ruzi’nin üç defa Hacca gittiğini ve 12 Mart Muhtırası’ndan sonra Mahir Kaynak’ı deşifre edenin de Ruzi Nazar olduğunu sözlerine ekleyen Ümit, 5 yıl yaşadığı Türkiye’de geçtiğimiz Mayıs ayında 97 yaşında iken ölen Ruzi Nazar hakkında Süleyman Demirel’in “Türkiye’ye çok faydası olmuştu. Allah rahmet etsin” şeklinde beyanatı olduğunu söyledi.
Yazar Ümit, çok sevdiği vatanı Özbekistan’a, 50 yıl sonra dönerek devlet töreniyle karşılanan Ruzi Nazar’ın, çok kırılgan bir hayatı olduğunu ve sırlarıyla birlikte gömüldüğünü kaydetti.