Raflardaki anılar

Zeki Oğuz

Yaşadığımız sürece ne çok anılar biriktiririz. Binlercesi doluşur beynimizin kıvrımları arasına. Çoğunu unuturuz çünkü yaşamımızda bir etki bırakmamışlardır. Çoğu ise hiç olmadık bir anda dikiliverirler karşımıza.

Şehrin pisliğinden, gürültüsünden bunaldığım zamanlarda anılara sığınırım. Örneğin Taşeli platosunun en batı ucunda olurum. Küçük tepeciklerin, kar çukurlarının arasında ilerlerken birden kocaman bir düzlükte olurum. O görkemli güzelliğiyle Eğrigöl çıkıverir önüme. Çevresi Gündoğmuşluların, Alanyalıların yaylalarıdır. Cıvıl cıvıldır yaylalar. Geyik Dağının görkemi gölün sularına düşer. Sonra güneş yavaştan torosların koynuna saklanır, yıldızların şavkıması düşer sulara. Yıldızlar o kadar yakındır ki el uzatsan tutacakmış gibidir.

Anılarımın en çoğu raflardadır.

Binbir heyecanı, sevinci saklar raflardaki kitaplarım. Yazar dostlarım imzalamışlardır çoğunu. O anları hatırlarım, hele imzalanan bir ilk kitapsa heyecan doruktadır. Öyle bir an gelir ki en yakın arkadaşının adını bile hatırlayamayabilir insan. Başıma geldi o yüzden biliyorum.

Kaç zamandır Türk filmlerinden uzak duruyordum ama iki şairin yaşamını anlatan Kelebeğin Rüyasını üst üste iki kere izledim. Arı duru bir anlatımı var filmin. 1940 lı yılların Zonguldak’ına gidip geldim filmi izlerken. İki şairimizin yaşamı hüzünlendirdi beni. Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu’nun trajik yaşamları ve genç yaşta ölümleri, insanın yüreğini burkuyor. Rüştü Onur veremden öldüğünde 22 yaşında, yine aynı hastalıktan ölen Muzaffer Tayyip Uslu 24 yaşındadır.

Raşit Keskin edebiyata her zaman yakın duran bir eğitimci arkadaştır. Yıllar önce Muzaffer Tayyip Uslu’nun, Şimdilik adlı şiir kitabının fotokopisini yaptırıp getirmişti. 42 sayfa küçük bir kitapçık. Ama kocaman bir dünya var dizeler arasında. Şairin ölümünden bir yıl önce Zonguldak’ta basılmış. Arka kapakta kitabın ederi 1 lira yazıyor. Ölüm teması var şiirlerinin çoğunda. Elbette öleceğini biliyor şair, verem o yıllar çaresiz bir hastalık. Başka adları da var, kimi ince hastalık, der kimi zengin hastalığı. Öldükten sonra, adlı şiiri onun kısa yaşamının bir özeti gibidir.

“Diyeceklerki arkamdan

Ben öldükten sonra

O, yalnız şiir yazardı

Ve yağmurlu gecelerde

Elleri cebinde gezerdi

Yazık diyecek

Hatıra defterimi okuyan

Ne talihsiz adammış

İmanı gevremiş parasızlıktan.

Kitaplığımda rafları karıştırırken değerli arkadaşım Mehmet Gazel’in iki kitabı çıkıverdi karşıma. Zaman ne kadar hızlı akıp gidiyor, ne kadar acımasız, diye düşündüm. Tam 16 yıl olmuş o değerli basın emekçimizi kaybedeli. İyiki o iki güzel kitabı bize hatıra olarak bırakmış. Haberlerin Dili ve Anılarda Haberler. Bu şehrin yetiştirdiği en usta gazetecilerinden biriydi Gazel. İki kitabını da imzalayıp vermişti bana, Anılarda Haberler’i imzaladığı tarih, ölümünden bir ay öncesi, yani son görüşmemiz olmuş.

Onun anılarını gazetelerde çalışan bütün muhabir arkadaşların, İletişimde okuyan öğrencilerin ders kitabı niyetine okumalarını öneririm. Onların ufuklarını açacak çok şey var Gazelin anlatımlarında. 

İlk kitabın heyecanını yaşadım, biliyorum. Gazel nasılda heyecanla imzalayıp vermişti Haberlerin Dili’ni. Muzaffer Tayyip Uslu’ da mutlu ölmüştür, ölmeden kitabının basıldığını gördüğü için. Sanırım Rüştü Onur bu mutluluğu da yaşayamadı. Bildiğim kadarıyla Salah Birsel kitaplaştırdı onun şiirlerini.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.