Rahmet Peygamberi Efendimiz (a.s.m) Ramazan ayını, evveli Rahmet, ortası Mağfiret ve sonu da Cehennemden Azad günleri ve geceleri olarak ifade buyuruyor. Sonsuz Kudret Sahibi Yüce Allah, bu mübarek gün ve geceleri hakiki manası ile değerlendirebilen ve hadisi şerifte zikredilen müjdelere de erişebilmeyi bütün inananlara nasip eylemesini dilerim. Sonsuz Kudret Sahibi Yüce Allah, Kur’an’ı Kerimde inananların özelliklerini bir bir sıralamaktadır. Rahmet ayında bulunmamız vesilesi ile bugün köşe yazımda, Sonsuz Kudret Sahibi Yüce Allah’ın Furkan suresinde inananlara hitaben, inananların ve özellikle de ‘ Rahmanın Has Kulları’ kimlerdir ve ne gibi hususiyetleri vardır, ‘Has Kulları’ bekleyen müjdeler hakkında kabaca birkaç kelam etmek istiyorum.
1. Vakar ve tevazu içerisindedirler. Rahman’ın has kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler. Yani Rahman’ın ihlaslı kulları yeryüzünde gurur ve kibir kapılmadan vakar ve sükûnet içerisinde yürürler. Onlar, zorba, mağrur, saygısız, kaba ve haşin değil, sükûnet ve vakar ile alçakgönüllü bir şekilde, terbiyeli ve nazik yürürler. İnsanlara yumuşak ve tatlı dille davranırlar.
2. Tatlı dil ve güzel sözlüdürler. Cahil insanlar, kendilerine kötü söz söyleseler, onlara kötü sözle karşılık vermezler. Çünkü onlar yüce değerlerle meşguldürler. Beyinsizlerin beyinsizlikleriyle, ahmakların ahmaklıklarıyla zihinlerini meşgul etmezler, onlarla tartışma ve çatışmaya sarf edecek vakitleri yoktur.
3. Geceleri namaz kılarlar. Gündüzleri üzerlerine farz kılınan ibadetleri mükemmel bir şekilde yaptıkları gibi gecelerini Rablerine ibadetle geçirirler. Yani onların yatışları, kalkışları hep Allah için olur. Gecenin bir kısmında uyanıp namaz kılmak, Peygambere farz, ümmetine ise sünnettir. Hz. Peygamber, farz namazlardan sonra en makbul namazın, gece namazı olduğunu vurgulamıştır.
4. Allah’ın azabından korkarlar. Rabbimiz! Cehennem azabını bizden uzaklaştır. Doğrusu onun azabı gelip geçici değil, devamlıdır, derler. Rablerinden korkarlar ve günahlardan sakınarak kalpleri korkudan ürperti içerisinde; “Ey Rabbimiz cehennem azabını bizden uzaklaştır” diyerek Rablerine dua ederler. Aslında onlar, cehennemi görmüş değillerdir. Ancak kuvvetli imanları sebebiyle Kur’an’ın haber verdiği gaibi hususları gözleriyle görüyormuşçasına kabul ederler.
5. Harcamada itidal içerisindedirler. O, kullar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler, ikisi arasında orta bir yol tutarlar. Allah’ın kendilerine bahşetmiş olduğu mallardan kendileri ve aileleri için harcarken israf etmezler. Cimrilik de yapmazlar. Onlar, harcamalarında orta yolu takip ederler. İhtiyaç nispetinde harcamada bulunurlar. Çünkü işlerin en hayırlısı orta olanıdır.
6. Şirk, kasten adam öldürme ve zinadan uzak dururlar. Yine onlar ki, Allah ile beraber, tuttukları, başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan, günahının cezasını bulur. Şirk, Allah’a ortak koşmak, kasten cana kıymak ve zina etmek, İslam’da yasaklanmış olan büyük günahlardandır.
7. Yalancı şahitlik yapmaktan ve yalan konuşmaktan sakınırlar. Onlar, yalan yere şahitlik etmezler, boş söz ve işlere rastladıklarında vakarla oradan geçip giderler. Onlar, iftiranın yapıldığı ve yalan sözlerin konuşulduğu yerde durmazlar, öyle işlere katılmazlar, boş laf konuşanların yanından ağırbaşlılıkla geçer giderler.
8. Yapılan vaaz ve nasihatleri kabul ederler. Kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığında, onlara karşı sağırlar ve körler gibi davranmazlar. Allah’ın ayetleri iki türlüdür. Birincisi, kâinat planında yer alan, Allah’ın varlığını, birliğini ve yüceliğini gösteren belgelerdir. Nitekim kâinatta bulunan her şeyde Allah’ın varlığına ve birliğine delalet eden bir burhan vardır. İnanan insanlar, o burhanları iyi okuyup gerekli dersi alırlar. İkincisi ise, Kur’an ayetleridir ki, Yüce Allah, o ayetleri de inananların ibret ve öğüt almaları için indirmiştir. İnananlar, Kur’an ayetleri okunduğunda manasını düşünür, ihtiva ettiği manayı anladıktan sonra, ibret ve öğüt alarak gereğini yerine getirirler.
9. Daima Allah’a tazarru içerisinde dua ederler. Bu ayette inananların yüce Allah’tan kendilerine temiz, Salih eş ve çocuklar nasip etmesi için dua ettiklerinden bahsedilmektedir. Çünkü Salih eş, insanın hem dünyada mutlu olması hem de ahiretteki ebedi saadeti kazanması için bir vesiledir. Çocuklar ise geleceğimizin teminatıdır. Ey keremi bol Rabbimiz! Bize gözümüzün, gönlümüzün süruru olan temiz eşler ve nesiller ihsan eyle ve bizi takva sahiplerine önder kıl.
Rahmanın Has kullarının keyfiyetlerine kabaca baktığımızda; ‘Vakar ve tevazu içerisinde olmaları, Tatlı dil ve güzel sözlü olmaları, Harcamalarında itidal içerisinde bulunmaları, Yalancı şahitlik ve yalan konuşmaktan sakınmaları’ gibi sosyal ve beşeri özellikler sıralanmaktadır. Bireyin kemal ve mutmaine derecesine ulaşabilmesi için ‘güzel ahlak ‘ sahibi olması emredilmektedir. Âlemlere Rahmet olarak gönderilen Merhamet Peygamberimiz ’in sürekli olarak vurguladığı “Ben, ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim” ifadelerinde olduğu gibi… Günümüzde kaybetmekte olduğumuz ve hatta tamamen yitirmekte olduğumuz ‘insani, ahlaki ve imanı’ meziyetlerimiz. İslam âlemi olarak çektiğimiz sıkıntıların en büyük sebepleri bu değerlere ve ikazlara dikkat etmememiz olabilir mi? Hz. Peygamber tatlı dil, güzel söz ve tevazu içerisinde olmasa idi, çevresinde kimler kalabilirdi ki? Ramazan ayı yani Rahmet ayı vesilesi ile kendimizi bir kez daha sorgulamak, muhasebe etmek adına, Rahmanın Has kulları olabilmeyi, karınca misalinde olduğu gibi en azından o yolda mücadele edebildiği kullarından eylemesini dilerim.