Günler çok çabuk geçiyor, zaman su gibi akıp gidiyor. Mübarek Ramazan ne zaman geldi geçti anlayamadık. Bu rahmet, mağfiret ve gufran ayının son haftasına girmiş bulunuyoruz.
“Ahir zamanda bir yılın bir ay gibi, bir ayın bir hafta gibi, bir haftanın bir gün gibi, bir günün ise bir yaprağın yanıp kül olması kadar hızlı geçeceği” Hadis-i Şerifinin yaşandığı zaman dilimindeyiz. Dünya ve içindeki canlı cansız tüm varlıklar hep birlikte ömür tüketiyoruz ve malum sona doğru hızla yol alıyoruz.
“Ağızların tadını bozan ölüm” hepimizin çevresinde dolaşıp duruyor. Her gün bir yakınımızı, bir tanıdığımızı veya tanımadığımızı alıp götüren ölüm bir gün bizim de kapımızı çalacak. Ölüme yürüyoruz an be an…
Ölüme ve dehşetli kıyamet sahnesinin zuhur edeceği günlere doğru koşarak gidiyoruz. Güneşin söndürüleceği, yıldızların kararıp döküleceği, göğün yarılacağı, yerin şiddetle sarsılıp içindekileri fırlatıp atacağı, dağların yürütülüp pamuk gibi savrulacağı, denizlerin kaynatılıp fışkırtılacağı, kalplerin korkudan titreyeceği dehşetli kıyamet gününe her an biraz daha yaklaşıyoruz.
Kişinin ölümü ile onun kıyameti zaten kopmuş oluyor. Ölüm ile kişinin imtihanı sona eriyor. Dünyada iken ölüm anına kadar yaptıkları, kişinin ebedî âlemdeki durağını belirliyor. Zerre kadar iyiliğin ve zerre kadar kötülüğün karşılığını bulacağı çetin hesap günü geliyor. Hesap gününe hazır mıyız? Ramazan, hesap gününe hazırlanmamız için tam bir fırsat. Bu fırsatı kaçırmayalım. Son günlerinde de olsa rahmet ayının feyiz ve bereketinden istifade edelim.
Yaptıklarımızın, yapmamız gerektiği halde yapmadıklarımızın ve tüm yaşantımızın hesabının sorulacağı, büyük- küçük hiçbir şey ayırt etmeden bütün hayatımızın kaydedildiği amel defterlerimizin verileceği günler uzak değil. Aksine bize çok yakın o çetin hesap günü…
Ömrümüzün hitamına bağlı… Ölüm her an gelebilir. Bir saniye sonrasına bile garantimiz yok. Nefesimizin tükendiği, gözümüzün kapandığı an yakamızdan tutulacak, gel bakalım ver hesabını denilecek. Ölüme hazır mıyız? Ramazan, ölüme hazırlanmamız için büyük bir fırsat. Bu fırsatı iyi değerlendirelim. Son anlarında da olsa, ateşten kurtulma ayını yakalayalım ve ondan yararlanmaya bakalım.
Dünyada yapıp ettiklerimizin karşılığını bulacağımız, ya ebedi mutluluk, ya da ateş olan son durağımıza buyur edileceğimiz günler öyle çok uzak falan değil. Buradaki inanç ve amellerimizin karşılığı neyse, onu görecek ve onu yaşayacağız orada…
Yoksa, Allah kullarına zulmedecek değildir. Hak ettiğimiz neyse orada onu bulacağız. Daha dün yanı başımızda bizimle birlikte olanlar şimdi bu akıbetle karşı karşıya… Bizim de bir gün mutlaka varacağımız yer orası. Bundan kaçış yok. Bundan kurtuluş yok. Onun için ölüme ve hesaba her an hazırlıklı olmalıyız.
İçinde yaşadığımız şu mübarek ve faziletli günler, nefs muhasebesi yapmanın, hata ve kusurlarımızı telâfi etmenin, eksikliklerimizi gidermenin tam zamanı. Henüz vakit varken, kâinatın ve içindekilerin yüce Yaratıcısı bizlere fırsat üstüne fırsat sunarken kendimize çeki düzen verelim. Hayatımızı kötülüğe, riyakârlığa, samimiyetsizliğe, haksızlığa, vefasızlığa ve topyekûn haramlara tamamen kapatarak, güzelliklerle dolu bir şekilde yaşantımızı sürdürmeye gayret edelim.
İçinde bulunduğumuz fırsatı kaçırmadan iyi değerlendirmek ve Rahmet ayı Ramazan çıkmadan affa, rahmet ve mağfirete mazhar olmayı başarmak için gayret etmek gerekir. Zira bu fırsat, son fırsat olabilir.
Mübarek Ramazan, ölüme ve o çetin hesap gününe hazırlanmamıza vesile olsun efendim.