Rahmet ve Gufran ayı Ramazan huzur ayıdır, saadet ayıdır. On bir ayın sultanı olan mübarek Ramazan, mü’minler için bir gönül ferahlığı, toplumlar için huzur, güven ve refah ayıdır.
Ramazan ayının gerek fertlerin gönül huzuru gerekse toplumun huzuru, güveni, birlik beraberliği, düzeni, refahının sağlanması ve devamı için büyük bir etkisi, oldukça büyük bir rolü vardır.
İnanan insanlar kendilerini yaratan Yaratıcıya karşı görevlerini yerine getirmenin gönül huzuru içinde davranırlar. Gönül huzuru ve gönül ferahlığı içinde olan insanların bu olumlu halleri diğer insanlara hatta tüm mahlûkata şefkat ve merhamet olarak yansır.
Oruç bireysel bir ibadet olmakla beraber, olumlu sonuçları bütün bir millette görülebilen ve toplumsal yönü olan bir ibadettir de aynı zamanda… Allah’ın, bireyin aç kalmasını emretmesinin çeşitli hikmetleri yanında kötülüklerden vazgeçmesini sağlamak ve başka insanları da düşünmeye sevk etmek gibi nedenleri vardır. Bunları daha önceki yazımda kaleme almıştım.
Bunlardan ayrı olarak şefkat ve merhamet duygularının Oruçla birlikte zirveye çıktığını rahatlıkla söylemek mümkündür. Bu duygu yoğunluğunun da bütün mahlûkata sirayet edeceği muhakkaktır.
Orucun; insanın sevgi, şefkat, acıma, merhamet ve şükretme duygularını geliştirdiği inkâr edilmez bir gerçektir. Oruç tutan kişilerde oluşan bu güzel duygu ve olumlu his yoğunluğu da, mutlaka diğer insanlara, toplumun bütün fertlerine ve tüm yaratılmışlara sevgi, saygı, ilgi, hatırlama, başkasını düşünme ve yardım olarak yansıyacak, böylece o toplumda birlik beraberlik ve kardeşlik ruhunun her yanı sarıp sarmaladığı sonucu ortaya çıkacaktır.
Orucun; Milli birlik ve bütünlüğü sağlayan, kardeşliği pekiştiren, şefkat ve merhamet duygularını yücelten, yardımlaşma, paylaşma gibi güzel hasletleri canlandıran temel bir umde olduğu aşikârdır.
Bütün bunların sonucunda yıl boyunca işlenen suçların Ramazan ayında en asgari düzeye inmiş olması toplumun huzur ve düzeni açısından son derece önemlidir. Hakikaten yapılan istatistiki çalışmaların ortaya koyduğu gerçek budur. Ramazan ayında alkol tüketiminin, kavgaların, cinayetlerin ve intiharların azalması matematiksel bir gerçektir. Sonuç olarak rahatlıkla şunu söyleyebiliriz. Ramazan ayının, ferdin ve toplumun huzuru açısından son derece büyük bir etkisi vardır. Ramazan ayı huzur, güven, refah ayıdır.
Orucun farz kılınmasının birçok sebep ve hikmetleri vardır. Bu sebep, sonuç ve hikmetler çoğaltılabilir ama, daha önce vurguladığım bir hususu tekrar etmem gerekirse bütün bu hikmetlerin fevkinde bizi Oruç tutmaya sevk eden ana bir neden vardır ki, oda kulluk borcumuzdur.
Madem ki bizi yaratan Allah, bizden Oruç tutmamızı istemiştir, o halde biz de mü’min bir kul, inanan bir insan olarak yüksünmeden, üşenmeden, tembellik etmeden, rahatsızlık duymadan, içten, gönülden, samimiyetle, seve seve, O’nun istediği şekilde Oruç tutarız. İşte bu hasbi düşüncedir ki insanı, kemâlât mertebesine ulaştırır ve melekût âlemine yolcu eder.
Şeytanların zincire vurulduğu bu ayda nefislerimizi şeytanlaştırmayalım. Şeytanımızla birlikte nefislerimizi de dizginleyerek zincire vuralım. Nefs, benlik ve kibirlerimizin esaretinden kurtulalım.
Yaptığımız haksızlıkların muhasebesini yapalım ve üzerimizdeki kul haklarından kurtulalım ki, vicdanımız rahat olsun. Sözlerimize, akitlerimize ve ahde vefaya bağlı kalalım ki, ruh ve gönül dünyamız huzurlu olsun. Bu ayı, temizlenme ve arınma fırsatı olarak görelim. Ramazan’ı öyle yaşayalım ki, bu kutsal ay, bizden şikâyetçi değil şefaatçi olsun.
Ramazan’ımız mübarek, Oruçlarımız makbul ve namazlarımız miracımız olsun efendim…