Bir lokma bir hırka misalini yaşam felsefesi olarak benimsemiş insan tipi tarih boyunca mevcut sistemler tarafından sadece lazım olduğunda kullanılan bir malzeme olarak görülmüş. Mesela savaş, seçim, tabii afet gibi zor ve ağır işler. Bulunduğu ülkenin burjuvazi sınıfı bu insanlara tepeden bakan, onları horlayan, değersiz gören bir mantıkla bu insanları hep kullanmayı başarmıştır. Gün gelmiş sol örgütlerin kalesi olmuş, gün gelmiş siyasiler tarafından sayısal gücü artırmak için bir malzeme olarak görülmüş, gün gelmiş ülkenin bekası için birbiriyle kavga ettirilmiş, gün gelmiş bir kenara atılmış. Ama zaman gelmiş; insana değer vermeyen, insanın tüm özelliklerini kendi yaşam şekline endeksleyip, tebaasını kendine uydurmaya çalışan müstekbir güruh insana bir makine gözüyle baktığı için ne kadar yanıldığını görmüştür. Tabiî ki müstekbirlerin olduğu yerde müstazafın olmaması mümkün değil. Bu nedenle müstazaf durumuna düşürülmüş bu insanlar gelen her doğru çağrıya karşı verilen her mücadelede hep ön saflarda yerlerini almışlardır. Aslında varoşların ülkelerin eli kolu ayağı olduğunu tarih bize göstermektedir. Dünyanın neresinde olursa olsun zalimin zulmüne karşı çıkan hep varoşların insanıdır. Bu tarih boyunca böyle olmuş ve de olamaya devam etmektedir. Dün peygamberin yanında ilk yer alan kişiler bizim şimdilerde varoş olarak tarif ettiğimiz yerlerden gelenlerdir. Mekke müstekbirleri tarafından köleleştirilen mustazaflardır. Kurtuluş savaşında düşmana karşı eline aldığı baltayla, orakla savaşan, ölen, öldüren yine Anadolunun bağrından çıkan bir hırka bir lokma yaşam şekliyle hayatını ikame eden varoşların insanlarıdır. Şimdiye kadar bu ülkede varoşlara tepeden bakan, kulaklarını tıkayan sistemin sahipleri kurdukları aristokratik yapıyla elden ele iktidarları değiştirmekte idiler. Tarihte iktidarlar yıkıp devrimler yapan müstazaf insanlar bu sefer demokratik ortamlarda oylarının ve kendilerinin ne kadar önemli olduklarını fark ettiler. Sofrasında kuş sütüne kadar her şeyi bulunduran oruçlu azizler oruçlarını açarken niye oruç tuttuklarını düşünmelidirler. Ramazan arınma demek temizlenme demek, Ramazan imtihan demek, Ramazan açların halini anlamak için sınav demek. Bu yüzden yiyecek ekmek bulamayan varoşları anlamak için Ramazanı iyi değerlendirmemiz lazım. Malın zenginler arasında dolaşan bir meta olmaktan çıkıp tüm topluma yayılmadığı müddetçe varoşlar olacaktır. Varoşlar bugün zeytin ekmekle iftar edip bulduğu bir parça ekmeği komşusuyla paylaşıyorsa, mahallesinde çevresinde ihtiyaç sahibi insanlara derman olmaya çalışıyor demektir. İşte bu bizim kültürümüz bu bizim insanımızın yaşam şekli bu adetlerimizi devam ettirmek yine bize düşüyor. Kapı komşunu tanımayan bir yaşam şekli, bu toplumu bozar. Varoşların dilini anlamak orucu anlamaktır. Varoşların yaşam şekli bu toplumun kültürüne yaşam şekline her gün yabancılaşıyor. Toplumun arasında katmanlar oluşturulma hızı bu şekilde devam ederse bu millet iflah olmaz.Ramazanlarda bir nebze oluşturulmaya çalışılan bu değerlerimize sahip çıkmalıyız. Varoşların dilini anlama sadece ramazanlara has olmamalı tüm yıla yayılmalı. Değilse her gün uçurumun kenarına biraz daha yanaşıyoruz demektir.