İSTANBUL (AA) - SEFA MUTLU - İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, itikaf ibadetine ilişkin, "Burada amaç dünyevi şeylerden uzak kalmak, ibadete ve derin düşünceye yoğunlaşmaktır. Zaten ramazanda oruçla duygular derinleşiyor ve ufuk genişliyor. Teravih namazı, Kur'an tilaveti ve mukabeleyle hakikaten ciddi bir yoğunluk oluşuyor. Bu durum son 10 günde itikafla tahkim edilmiş oluyor." dedi.
İtikaf hakkında AA muhabirine bilgi veren Yılmaz, ibadetin şartları ve insana kazandırdıkları hakkında değerlendirmelerde bulundu.
İtikafın ramazanın son 10 gününde beş vakit namaz kılınan bir mabette Müslümanların yeme içme dahil bütün ihtiyaçlarını orada gördükleri ve ibadete yoğunlaştıkları atmosferin genel adı olduğunu belirten Yılmaz, itikaf ve halvetin birbirine yakın kavramlar olduğunu söyledi.
- "Bu yıl İstanbul'da 225 camimizi bu işe ayırdık"
Yılmaz, bu ibadetin "Yalnız kalmak", "Rabbiyle baş başa kalmak", "Kendini ibadete vermek" anlamına gediğini dile getirerek, "Bu ibadeti yapanlara da mutekif ya da akif denir. Dolayısıyla ramazana münhasır olması Peygamberimizin uygulamasıyla alakalıdır. Peygamber Efendimiz, Medine döneminde ramazan ayı boyunca son ramazanı dahil mescitte istirahat etmiştir. Hücresine ve evine geçmemiştir. Burada daha çok Kur'an, tefekkür, tezekkür ve sohbetle meşgul olmuştur. Müslümanlar da onun bu tavsiyesine ve uygulamasından yola çıkarak ramazanın son 10 gününde itikafa girer. İtikafın, erkekler için 5 vakit namaz kılınan camilerde olması esastır. Bu yıl İstanbul'da 225 camimizi bu işe ayırdık." diye konuştu.
Kişilerin buralarda daha çok ibadet, kitap okuma, tefekkürle meşgul olması için gerekli şartları temin ettiklerini aktaran Yılmaz, bu sayede insanın dikkatini dağıtan şeylerden uzaklaşarak iç dünyasına yoğunlaştığını kaydetti.
Yılmaz, itikafa girmenin çok keyifli bir duygu olduğunu belirterek, günümüzde insanoğlunun zihnini ve kalbini meşgul eden pek çok uyarıcı olduğuna işaret etti.
İnsanın dikkatini dağıtan şeylerden uzak kaldığı sürece kendi gönül dünyasına konsantre olabileceğini ifade eden Yılmaz, şunları söyledi:
"Bu sayede ibadetten daha çok haz ve lezzet alabiliriz. Nitekim Peygamberimiz de peygamberliğinin ilk 6 ayında halvet dediğimiz yalnızlığı tercih etmiştir. Hira Nur mağarasında bu hadiseyi yaşamıştır. Bu ibadeti biz oradan da tanıyoruz. Bizim kültürümüzde zaten bir halvet geleneği vardır. Fakat bu sünnettir. Sünnet-i kifayedir. Herkese sünnet değil. Ancak bir grup Müslümanın bunu yerine getirmesiyle diğerleri üzerinden sakıt olan sünnettir. Hanımların ise itikafı, kendi hanelerinde mescit edindikleri odalarında ya da hücrelerinde olması efdaldir. Burada amaç; dünyevi şeylerden uzak kalmak, ibadete ve derin düşünceye yoğunlaşmaktır. Zaten ramazanda oruçla duygular derinleşiyor ve ufuk genişliyor. Teravih namazı, Kur'an tilaveti ve mukabeleyle hakikaten ciddi bir yoğunluk oluşuyor. Bu durum son 10 günde itikafla tahkim edilmiş oluyor."
Yılmaz, itikafa girenlerin sadece tabii ihtiyaçları için dışarı çıkabileceğini hatırlatarak, bunun dışında ticari vesaire ilişkilerini koparmaları gerektiğini söyledi.
İtikafa girenlerin yemeklerini hafif olanlardan tercih etmesi tavsiyesinde bulunan Yılmaz, "O makamın konumuna daha uygun düşer. Bu insana rehavet verir ve gafletini artırır. Oysa burada amaç; daha çok ibadet ve tefekkür etmektir." dedi.
Yılmaz, itikafta çok fazla dünyevi konular konuşmamak kaydıyla sohbet edilebileceğini dile getirerek, dini hayatla ilgili sohbetlerin yapılmasında sakınca olmadığını kaydetti.
Kentlerde hayatın çok hızlı aktığını ve uyarıcıların fazla olduğuna işaret eden Yılmaz, "Özellikle yanımızda taşıdığımız telefonlar ve sosyal medya bizi çevremizden habersiz hale getiriyor. Yanımızda yolculuk edenin bile farkında olmadan onunla meşgul oluyoruz. Evimizde çoluk çocukla meşgul olmayacak kadar gafil duruma düşüyoruz." diye konuştu.
Prof. Dr. Yılmaz, oysa insanoğlundan istenilenin kendinin, Rabbi'nin ve çevresinin farkında olması olduğunu belirterek, "İtikafın bu manada bize önce kendimizi hatırlatacağını düşünüyorum." dedi.
Yılmaz, gençlere de itikafa girmeleri tavsiyesinde bulunarak, şunları söyledi:
"Şüphesiz bütün ibadetler gibi orucun da namazın da itikafın da gençken yapılması insana daha haz ve lezzet kazandırır. Yaşlıların, zaten pek çok şey kendilerinden geçtiği için ibadette hazzı yakalamaları daha zordur. İbadetlerin aynı zamanda bizim kimliğimizi inşa etmelerinde rolü vardır."
AA