“Nikah benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir.” ( İbn-i mace, nikah , 1)
“Sahip olunan şeylerin en kıymetlisi zikreden bir dil , şükreden bir kalp, kocasının imanına yardımcı olan saliha bir eştir.” (Tirmizi,tefsir,9)
“Hayırlı eş huzurun başlangıcıdır.” ( Hz.Ali)
Efendimiz (s.a.v)’in ahlakını ve ibadetlerini öğrenmek isteyen üç kişi Hz.Aişe (r.anha) annemize O’nu sordular. Aldıkları cevaptan sonra içlerinden biri geceleri uyumayıp sürekli namaz kılacağını, bir diğeri sürekli oruç tutacağını, diğeri ise evlilik yapmayacağını söyledi. Aişe annemiz bu konuşmaları efendimiz (a.s.m)’a anlatınca, efendimiz (s.a.v):
“Allah’a yemin ederim ki aranızda Allah’tan en çok korkan ve O’na en bağlı olanım.Bazen nafile oruç tutarım bazen tutmam. Hem namazımı kılar, hem uyurum; hem de evlenirim. Her kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir.” ( Buhari, nikah,1) buyurmuştur. Başka bir hadisinde de “Evlenen kişi dininin yarısını tamamlamıştır.” buyurarak evliliğin dinimizdeki önemini vurgulamıştır.
Kendisine hizmeti lütuf bilen değerli sahabisi Rebia bin Kab’a : “Evlenmek istemez misin ya Rebia?” diye sorar. Rebia: “Hiçbir şeyin beni size hizmet etmekten alıkoymasını istemem ya rasulallah.” cevabını verir. Peşinden de “hem benim o kadına verecek ne mehrim ne de onu geçindirecek malım vardır.” diye ekler.
Birkaç gün sonra efendimiz Rebia’ya aynı soruyu tekrar sorar ve Rebia da aynı şekilde cevaplar. Fakat daha sonra kendi kendine “Rasulallah benim dünyam için de dinim için de herşeyin hayırlısını bilir bir daha aynı şeyi teklif ederse kabul edeceğim.” şeklinde bir karar verir.
Efendimiz onu görünce tekrar “ Evlenmek istemez misin Rebia?” diye sorar. Rebia: “ İsterim ya rasulallah fakat durumum iyi değil.” deyince efendimiz (s.a.v): Falancalara git. Rasulallah kızınızı bana vermenizi emrediyor, de, diye buyurur. Çok güzel bir izdivaca namzet sözler… Rasulallah emrediyor… O emredince akan sular dururdu zaten. O şahıslar Allah rasulünün emrini duyunca Rasulullahın elçisinin başımızın üstünde yeri var diyerek Rasulullahın temennisini ikiletmeden kabul ettiler ve kızlarını Rebia ile nikahladılar. Mehir olarak bir çekirdek ağırlığınca altın, velime olarak bir koç kararlaştırıldı. Düğün hediyesi olarak efendimiz Rebia’ya bir hurma bahçesi verdi.Bu bahçe Hz. Ebubekir’in arazisi ile bitişikti.
Az miktarda mehir, bir koç ile velime…Olması gereken şekilde… Şimdilerde gençler mehir yüzünden veya sonra da temin edilebilecek maddiyatlar yüzünden nikah masasından dönmekte. Ne düğünlerin ne de düğünlerde verilen yemeklerin sünnetle uzaktan yakından alakası yok.
Kadınlar arasında eğlence o zamanlar da vardı tamam ama bir şeyi atlıyoruz o zamanlar kamera gibi telefon gibi kayıt cihazları yoktu. Şimdilerde nişan kına gibi organizasyonlarda müzik eşliğinde eğlenen hanımlar sosyal medya aracılığıyla ne yazık ki herkesin gözü önünde… O halde şahsiyetli bir Müslüman hanımın bu tehlikeyi fark etmesi ve ona göre davranması gerekmektedir.
Nihayet efendimizin isteğini yerine getiren Rebia Hz. Ebubekir ile bir anlaşmazlığa düşer.ikisinin arazisinin birleştiği yerde bir hurma ağacı vardır ve ikisi de bu ağacın kendi bahçelerine ait olduğunu iddia etmektedir. Hz.Ebubekir öfke ile Rebia’ya hoş olmayan bir söz söyler. Sonra da aynı sözü sen de bana söyle ödeşelim, der.Ancak rebia söylemez.
-Hayır söylemem. Söylersem sen belki kızarsın, sen kızarsan Allah Rasulü de kızar. Allah rasulünün kızması Allah'ı da kızdırır, der. Birlikte Rasulullah’a giderler. Ağacın kökleri Rebia’nın bahçesine ait olduğu için efendimiz ağacın Rebia’ya ait olduğuna hükmeder.
Burdan anlıyoruz ki onlar her ne kadar gökyüzündeki yıldızlar olsalar da zaman zaman onların da tartıştıkları ve maddi konularda hak aradıkları olmuştur. O halde bizler de hatalarımızdan dolayı ümitsizliğe düşmemeli nasuh bir tevbe ile rabbimize yönelmeliyiz.
Zira bizler asrı saadette yaşamak gibi bir lütfa sahip olamadık ve efendimiz ashabına şöyle söylemişti:
“ Sizler bildiklerinizin onda birini terketseniz helak olursunuz. Öyle bir zaman gelecek ki insanlar bildiklerinin onda birini yapsalar kurtuluşa erecekler.”
Rabbimiz bizleri kurtuluşa eren müttaki kullarından eylesin…