Yeni rektörlerin ‘aramızda’ olmasından büyük keyif alıyorum…
Aramızda yani hayatta…
Yıllardır Selçuk Üniversitesi’ne rektörlük yapanların çok da sosyal olamadıklarını vurgulamışımdır.
Doğrusu SÜ Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan’ın özellikle yakın zamanlardaki çabalarını inkâr etmiş olmayayım…
Yapılan uyarılar, tavsiyeler elbette bir miktar Süleyman Bey tarafından dikkate alınmıştır…
Oysa geçmişte kalan kimi organizasyonda gözlerin rektörü aradığı da çok olmuştur.
Konya’da bir tane üniversite olunca da bütün ağırlık Süleyman Bey’in sırtındaydı…
Şimdi KTO Karatay Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Babaoğlu da var meydanda Mevlana Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahattin Adam da…
Misal: 2 Nisan’da Büyükşehir Belediyesi çok önemli bir temel attı…
Kültür Park içine yapılacak olan İl Halk Kütüphanesi, büyük heyecan uyandırdı…
“Konya’nın zaten bir İl Halk Kütüphanesi var” deyip geçemeyeceğimiz anlamda bir icraat bu…
Bir yandan Konya’nın kütüphane ihtiyacını geniş ölçüde karşılayacakken diğer yandan da araştırma ve seminer salonlarıyla Konya’nın önemli bir ihtiyacını daha gidermiş olacak…
3 kat olarak planlanan ve 6,5 milyon Liraya mal olması beklenen İl Halk Kütüphanesi’nin inşaat süresi ise 300 gün olarak açıklandı.
Umarım planlanan süreden ileriye kalmayacağı gibi Mevlana Kültür Merkezi örneğinde olduğu gibi daha da önce bitirilerek şehrin sosyal ve kültürel hayatına bir an önce kazandırılır bu yapı…
Rektörlerimizden bahsederken, Kültür Park’a daha bir mana katacak böyle bir projeyi hayata geçiren Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek’i de kutlamak istiyorum.
Bu cümleler de şehrin kültür ve sanatında söz sahibi olan bireylerinin heyecanlarının bir yansıması olarak kabul görmeli…
Şimdi gelelim rektörler konusuna…
İşte İl Halk Kütüphanesi’nin temel atma programında iki rektörümüz de yer aldılar.
-Prof. Dr. Mehmet Babaoğlu…
-Prof. Dr. Bahattin Adam…
Fakat Süleyman Okudan Bey yoktu programda…
Onun yokluğunu Rektör Vekili Prof. Dr. Dinçer Bedük telafi etmeye çalışmıştı…
Bu elimizdeki son örnek…
Dediğim gibi, Konya’ya yeni üniversitelerin kazandırılmış olmasıyla ‘hayat bulan’ yeni rektörler SÜ Rektörü’nün omuzlarındaki yükü de elbette hafifletecektir…
Hatta rektörlerimizin sosyal hayatta var olmaları, kendi ağırlıklarını ve saygınlıklarını da kalıcı ve hissedilir kılacaktır düşüncesindeyim…
Bir serginin açılışında yer alan rektör sanata olan duyarlılığıyla, bir panele dinleyici olarak gelen rektör bilginin paylaşılmasına verdiği değerle, bir yetimin başını okşayan rektör insan sevgisiyle daha bir öne çıkacaktır.
Koltuklarına kurulup, kültürel ve sosyal yaşama katılmamayı tercih ettiklerinde ise bence kendilerini sıfırlayacaklar…
Süleyman Okudan, Mehmet Babaoğlu ve Bahattin Adam’ı daha sık aramızda/hayatta görme talebi, kendi kazanımlarımızdan çok onların kazanımlarına olacaktır.
Rektörlerin ‘hayatta’ olduklarına bir işaret de onların ‘hayata’ inmeleriyle algılanabilecektir.
Bakalım rektörlerimizin üçünü de bir arada görebilecek miyiz?
Bakalım rektörlerimiz ‘hayata’ ne kadar inebilecekler?