Toplumsal yaşam içerisinde insanlar olarak devamlı bir etkileşim, iletişim,ve diyalog halindeyiz.
Toplum olarak, kanunlara, kurallara riayet etmede, hatırlatanları dinlemede ‘riayet etmek’ yerine genellikle ‘itaat etmek’ deyimini kullanmaktayız.
Toplumumuzda kurallara riayet edilmesi hatırlatıldığında, yönetici kendisine itaat edilmesini hatırlattığında çok büyük tepki gösteriliyor. Bu durumlar karşısında bir kısmımız kendini kaybedercesine depresyona ve krize giriyor.
Uyarı ve itaati, çok gurur meselesi yapıyor, kolay kırılıyoruz, inciniyoruz, gocunuyoruz, kendimizi hata yapmayan melek gibi görüyoruz. Riayet etmeyi, itaat etmeyi körü körüne bağlılıkmış gibi algılıyoruz. Riayet, itaat olmayan yerde huzur ve mutluluk olmaz. Sabır insana, isyan şeytana yakışır.
Aile içerisinde aile bireylerinin uyması gereken kurallar çiğnenir ve aşılırsa tartışma, gerginlik, çatışma başlar. Aile reisi olan baba, bazen anne kuralları hatırlatır. Hatırlatmalara rağmen kural ihlali, nezaket sınırlarını aşan söz, huy, hal, davranışlar devam ederse haddi aşma ve itaatsizlik yaşanmış olur. Aile içi yaşam kurallarına riayet etmek bir görev, tersini ısrar etmek aile büyüğüne itaatsizlik olur.
Akrabalar arasında ki ilişkilerde dargınlık, kırgınlık, gerginlik v.s sorunlar yaşanmaması için uymamız gereken kural ve kaideler var. Bu kurallara uymamak, kurallara riayet etmemek olur., Hatırlatılmasına rağmen kurallara riayet etmemek itaatsizlik olur.
Vali, Belediye başkanı, kendisine bağlı kurumlarda çalışanların görev ve sorumluluklarını yerine getirmelerini ister ve takip eder. Çalışma kurallarına uymayan, görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyenleri uyarır, hatırlatır. Buna rağmen görevini yapmayan, riayet etmeyen olursa yönetene itaatsizlik yapılmış olur. Emre itaat etmeyen çoğalırsa orada kargaşalık, gerginlik, başarısızlık, istikrarsızlık ve huzursuzluk olur.
Bizim ülkemizde, demokrasiyle yönetilen ülkelerde icraatın başında ki kişi, ‘Başbakan’ dır.
Halkından aldığı yetkiyi, kanunlar çerçevesinde kullanır; devleti yönetir ve halkına hizmet eder. Tüm bunları, bakanları, milletvekilleri, kadroları ve devletin kurumlarıyla birlikte yapar.
İcraatın başında olan yöneticilerimiz, ülkesinin istikrarı, halkının sağlık, huzur ve mutluluğu için çalışıyorlar. Ülkesini ve halkını çok seven insan yöneticisine bağlı olur.
Tüm muhalefeti, STK larının, meslek örgütlerinin, üniversitelerin, şirketlerin, vakıfllarınyöneticileri icraatın başında olanlara yardımcı olmalı, köstek değil destek olmalıdır.
Devletimizin en yüksek kademesin de görev yapanların,İcraatın başında olanların, kanunlara, kurallara riayet etmeyenleri uyarmak, kendilerine söz söyleyenlere cevap vermek hakları değil mi?
İçinde bulunduğumuz ortamın, bir yönetimin, yönetilmenin söz konusu olduğu durumda kanun, kural, usule uymak itaattir. Yakın yıllarda ‘sivil itaatsizlik’ eylemve gösterilerine şahit olmadık mı?
Bizlerin tarih ve kültüründe ‘ULUL EMRE İTAAT, BİAT’ vardır. Yıllar önce bizde yaşatılan, yaşanan bu kültürü Batılılar bugün kendi ülkelerinde uyguluyor. Onlar hep yöneticilerinden yana oluyorlar.