Ülkemizdeki okuryazar sayısı hepimizin malumu. Bunun içinde şiir sevenler, edebiyata ilgisi olanlar, şu akımdan etkilenenler, bu akıma katılanlar, şucular bucular… Tüm bunların yanında son günlerde bizim aramızda bazılarında Rus Aşk Edebiyatı(!)’na doğru bir merak, bir eğilme, bir sevgi söz konusu.
Dünden bu güne sanki Ruslarla aramız mükemmelmiş de yaşanan uçak meselesi yüzünden olmayan aramız bozulmuş gibi yapanlar görüyorum. Rus Edebiyatına lafımız yok. Ancak gereksiz aşk edebiyatı yapanlara, içimizdeki Rus hayranlarına, söyleyeceklerim var.
Rusya’nın Türkmen Dağındaki mevzileri vurması hadi bugünkü mesele, ya tarihi katliamların ardındaki Rusya’ya ne diyeceksiniz?
1918’li yıllarda, Bakü’de üç bin silahsız Azeri Türkü katleden, bugün âşık olduğunuz Rusya değil mi? Aynı Rusya, Ermeni çeteleriyle bir araya gelerek Türk soyundan gelen Özbekler’i, Kazaklar’ı, Tacikler’i sayıyla değil, sırayla katletmiştir. Bugün aşkına dağları deldiğiniz Rusya, sürekli televizyonlarına çıkıp ülkenize küfrettiğiniz Rusya, yan yana dizseniz Kanada’ya varacak kadar soydaşımızı öldürmüş bir katil devlettir.
Dün Lenin veya Stalin ne yaptıysa bugün aynı soydan gelen Putin de Suriye’de onu yapıyor. Psikopat Stalin, 1944 yılında Ahıskalı Türkleri hayvan vagonlarında Orta Asya’ya sürdüğünde ne tür bir ruh hastası olduğu tarihi kayıtlara geçmişti. Hayvan vagonlarında yüz binlerce insanın nefes almaya çalıştığını düşünün ve bu yolculuğun bir buçuk ay sürdüğünü hayal edin. Trene birlikte bindiğiniz insanların, öldükçe tren vagonlarından atıldığını varsayın! Hayır, bir Amerikan film senaryosundan bahsetmiyorum. Birazdan Tom Cruise gelip başrol edasıyla tüm bu anlattıklarıma bir son vermeyecek, zira bunlar yaşanmış olaylar olup kurguyla alakası olmayan şeyler!
Sovyetlerin, Türk dünyasından ne kadar nefret ettiğini binlerce sayfa yazsak belki de anlatamayız. Önceki yazılarımda Müslümanlar endişe etmesin Rusya’dan ala katil olmaz demiştim… Ne kadar doğru dediğimi istatistiklere bakarak görebilirsiniz. Bahsettiğim şeyler devlet sırrı değil, üç beş kitapta, birkaç belgeselde senelerdir anlatılan gerçekler.
Rus geleneğinde adam öldürme hobi gibi bir şey, dersek bence yanlış olmaz. Hatta doğru olur. Zira öldürülen Polonyalıları, Almanları, Korelileri yazmadım bile… Rus tarihi demek yerine katliam tarihi diyebiliriz mesela. Durduk yere düşürülen sivil uçaklar, yanlışlıkla(!) öldürülen askerler, bilinmeyen sebeplerle göç ettirilenler, Kırım Türklerinin başına gelenler hatta Çeçenler de Rus katliamları listesine dâhil edilebilirler.
Lenin 14 milyon insan katliamı yaptıysa Stalin 40 milyon yaptı. Bugün Putin’in yaptığının bunlardan bir farkı var mı? Bugün Rus uçakları yine masum sivillerin üzerine ateş yağdırmıyor mu? Dün Ahıska’da katledilen insanların torunları bugün Türkmen dağında füzelerin hedefi olmuyor mu?
Rusya ile geçmişimiz varmış, kavga etmemek lazımmış, arayı iyi tutmak gerekmiş ve başka bir dolu şey… Mış mış’ların bitmediği, miş miş’lerle dolu bir yerde kaybetmeye devam edersiniz siz ve sizin gibi katil seviciler.
Keşke Ruslara karşı yürütülen aşk sadece sarışınları kapsasaydı… Maalesef ki devleti satmaya, ona ihanet etmeye kadar, geçmişini bilmemek insana her şeyi yaptırıyor demek ki… Gerçekler bu kadar ortadayken bu işlerin edebiyatının yapılmamasının temennisiyle!