"Dünya ,geçilmesi gereken köprü;tabir edilmesi gereken rüyadır. “Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)
Rüyanın tabiri ise onda bulunan “sembol”den sembolün temsil ettiği manaya geçmek demektir. Hayat bir rüya ise bunun da bir anlamı olacaktır ve bundan veya görünen anlamdan hakiki anlama geçmek ise hayatı tabir etmek ve anlamak demektir. Ölümle birlikte insan yeryüzündeki hayatının nihai bir hayat olmadığını buranın ancak bir köprü olduğunu idrak eder. Bu durumda tabir, insanın nihai gerçeklikle yüzleşmesidir. Dinin maksadı ise ölmeden önce tabiri bulmaktır. Prf. Dr. Ekrem Demirli.
Hayatı iyi yaşanılmış bir hayat kılmanın yolu nedir?
Şifreyi kırmak ve yaşananları doğru tabir edebilmek.
“İnsanlar uykudadır ölünce uyanır.” Gazali İhyasında bunu Hadis olarak kullanmıştır. Iraki gibilerse bu sözü Hz Ali’ye nispet etmişlerdir.
Peygamber sav zaman zaman sabah namazından sonra mescidinde oturur ve etrafındakilere bugün kim ne rüya gördü diye sorardı. Kuran’da da yine görülen çeşitli rüyalar ve tabirlerinden söz edilmiştir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ashabı ile Kabe-i Muazzama’yı tavaf etmek üzere Hudeybiye’ye çıkmadan önce bir rüya görmüştü. Allah’ın Elçisi, rüyada ashabıyla birlikte Mekke’ye girdiklerini bazılarının saçlarını tamamen traş ettiklerini, bazılarının ise kısalttığını görmüştü. Bu hadise Kur’an-ı Kerim’de şu şekilde anlatılmaktadır:
“Andolsun ki; elbette Allah gerçekten Rasulüne o rüyada hak(ve hikmet) ile sadık olmuş (ve onun kesinkes çıkacağına dair hükmünü buyurmuş)tur. Yemin olsun ki, elbette siz, Allah dilerse güvenli kimseler halinde ve korkmadığınız halde başlarınızı tıraş edenler ve kısaltıcılar olarak Mescid-i Haram’a mutlaka gireceksiniz. Böylece O, sizin bilmediğiniz şeyleri bilmiş ve işte sana, bu sebeple ondan önce pek yakın bir fetih tayin etmiştir.” Fetih.27.
Yine Kuran’da İbrahim as rüyası, Hz Yusuf as rüyası, Firavunun rüyası ve zindandaki iki gencin rüyası ve tabirleri konu edilmiştir. Peygamber sav de rüya tabir etmiştir.
Dünya geçilmesi gereken bir köprü olduğu için sadece geçilir, köprü üstünde durup onu imar etmeye çalışanın yoldan kalması ise şaşılası bir durum değildir. Yolda olanın maksadı menzil olmalıdır.
Peygamber sav de Rabbinden eşyanın hakikatını öğrenmek istediğine göre maksat hakikat olmalıdır. Hakikate ulaşmak ta gerçekle yüzleşme gücü gerektirir. Çoğu zaman gerçekle yüzleşmeye ve hakikate ulaşma çabasına uyanış dendiği de malumdur.
O zaman rahatlıkla söyleyebiliriz ki, yaşamak dediğimiz şeyler tabir edilmeye ve yoruma muhtaçtır. Yaşadığımız sembollerin asıl manaları tahtında müstedirdir. Yani asıl mana satır aralarında gizlidir. O yüzden ayette sizin hayır zannettikleriniz şer, şer zannettikleriniz hayır olabilir denmiştir.
İnsan zihni semboller dünyasıdır. Belki de bu yüzden insan hikaye anlatmayı ve dinlemeyi sever. Masallardan hoşlanır. Bu kadar çok dizi ve film bu yüzdendir. Algılar semboller üstünden yapılır. Bilinçdışının dili sembol dilidir.
Dememiz odur ki ne yaşadığınızdan ziyade yaşadığınız şeyin anlamı daha mühimdir. O yüzden de yaşadıklarınız göründüğünden çok daha öte manalar içerir. Bu yüzden de yaşadıklarınızın ne manaya geldiğini sembollerin tabirini bilenlere tabir ettirmemiz gerekmektedir.
Rüyasında kolu kesildiğini görüp acı çeken birisinin uyanıp ta bunun bir rüya olduğunu fark edip derin bir oh çektiği durumda hissettiği duygu neyse hakikate uyanan birisinin de hissedecekleri odur. Ya da tersi. Rüyasında bağ, bahçe, dere, ova sefa süren birisinin uyanıp zindanda olduğunu fark edip hissettiği şey.
Ölüm de bu dünya uykusundan uyanıştır ve burada gördüğünüz rüyanın tabiri gerçekleşecektir. Rüyada bey, paşa, yoksul, alim her ne iseniz de rüyadır ve geçecektir.
Uyanınca hissedeceğiniz şeyi merak edip manasını bilenlere şimdiden tabir ettirmek faydalı olacaktır.
Hepimiz de biliriz ki rüya içinde rüya görenlerimiz pek çoktur.