Rüyalara inanırım. Çok kişi inanmasa da ben inanırım.
Ve her rüyayı da hayra yorma gayretiyle sabahın ilk saatlerinde dostlarımla rüyalarımı paylaşırım.
Biliyorum içinizden gülüyorsunuz, “akılcılığın, bilimselliğin zirvede olduğu bir çağda rüyaların gerçekliğinden bahseden biri olur mu?” diye.
Ancak bu âlemde bir rüya değil mi?
Bir rüyadayız ve öbür aleme uyanmayacak mıyız gün gelip..
Öbür âlem dedim de, rüyalar işte bizi yaşadığımız bu rüya âleminin içinde gerçek aleme yaklaştıran küçük pasajlar çoğu defa.
Rüyalarla çok farklı âlemlere gidersiniz.
Uçarsınız mesela bir rüyada.
Ayaklarınız yerden kesilir.
Bazen de öbür dünyaya göç etmiş yakınınızla görüşürsünüz, hasbihal eylersiniz.
Kimi zaman da çok şöhretli kişilerle, tarihteki kahramanlarla, hayranlıkla takip ettiğiniz kimselerle buluşursunuz rüyanızda.
Rüya size böyle bir fırsatı verir. Parayla, pulla alamayacağınız bir zaman dilimini sizin emrinize sunar. İstediğinizi söyler, istediğinizi yapar, istediğinizi yer içersiniz.
Hiçbir kısıtlama, hiçbir yasal uyarı yoktur rüyalarda.
Kış mevsiminde uyursunuz, baharı yaşarsınız mesela.
Çiçeklerin, kelebeklerin arasında dolaşır, portakal yerine karpuz yersiniz bir şelalenin altında, kışın ortasında.
Bir nevi ütopyadır rüya. Kimi zaman kara ütopyaya dönüştüğü de olur.
Hiç istemediğiniz şeyleri yaşarsınız.
Birkaç saniye içinde saçlarınız beyazlar mesela…
Çok yakınınızı kaybedersiniz ve onun acısını taa yüreğinizde hissedersiniz.
Yüreğinizi yanar.
Ve kalktığınızda bir sürahi su içersiniz ancak bu ateş hala geçmez.
Sizin de kimi zaman bir sürahi suyu içiren ve ateşinizi söndürmeyen bir gerçeklikle gördüğünüz rüyalarınız olmuştur.
Rüyaların bilinçaltı yansıması olduğunu söyleyenler var.
O gün neden çok etkilendiysen onu görürsün diyenler çoğunlukta.
Ancak rüyanın gerçeklikle ilgisinin olduğunu ve rüya tabirlerini Hz. Yusuf’a dayandıran bir rüya tabiri geleneği bulunduğunu da gözden kaçırmamamız gerekiyor.
Hatta kimi hükümdarların gördükleri rüyaları tabir ettirdiklerini ve bazı mühim kararlarını bu rüyalara göre verdiklerini de biliyoruz.
Bunu abartanlar da olmadı demiyorum. Fakat tarihin tozlu sayfalarında rüyaların gerçeğe dönüştüğü zaferler ve mağlubiyetler de azımsanmayacak kadar çoktur.
Ben de zaman zaman rüyalar görüyorum, Ankara’da olduğumdan mıdır nedir bilmiyorum, çoğu kez de siyasi rüyalar.
En son gördüğüm rüyamda hangi partiye gitsem, hangi partinin kapısını çalsam aynı binanın içine giriyordum…
Karşılayanların adları da, yüzleri de aynı.
Sadece tabelaları farklıydı..
Bunu Türk siyaseti nasıl yorar bilmem...
İyi rüyalar efendim…