Hemen hemen herkes rüya görür. Bazılarına göre rüya çok gizemli bir şeyken kimilerine göre de rüya işte, denilip geçilen bir şey.
Rüyanın Kuran’ı Kerimde 6 yerde geçtiğini hatırlarsak pek de sıradan bir mesele olmadığını anlarız herhalde.
Aslında şöyle diyebilir miyiz? Günlük hayatta üzerini örttüğümüz, baskıladığımız şeylerin gece uyku esnasında müdahale edemediğimiz için ortaya çıkması… Uyku değişik bir bilinç hali sağlayıp insanın önsezilerinin ortaya çıkmasını sağlıyor olabilir mi?
Belki böyle diyebiliriz. Belki de diyemeyiz ben de size soruyorum sayın.
Rüyalar bir şekilde gelecekle alakalı yaşayacağımız şeyleri mi gösteriyor bize? Genelde duymuşsunuzdur etrafınızdan, “ben bunu rüyamda görmüştüm”, “rüyamda şöyle olmuştu buna gelecekmiş” der insanlar…
Kendi kendime sorup cevaplayamıyorum şu anda. Bir bilen çıksa da aydınlatsa bizi.
Düşünüyorum da insanların gördükleri rüyalarının ayrılması da lazım. Rahmanisi var, nefsanisi var, şeytanisi var… Hepsi aynı nitelikte değil. Rüyalar mutlaka insanların hayatlarında, bir şeylere işaret ediyordur ama toplu bir şekilde “böyle olacak” algısı doğru değil bana göre. Rüyalardan kesin hüküm çıkarmak, dinen de yanlıştır diye düşünüyorum.
Biraz da olaya şuradan bakmak lazım. Rüyada ne görürsek görelim belki de iyiye yormamız gerekmektedir. Şimdi mesela rüyanızda yangın gördünüz diyelim bunu kendinizin acı çekeceğine, ya da ailenizden birinin maddi varlıklarına zarar geleceğine yorarsanız o rüyadan bir hayır da çıkmaz elbette. Lakin bir şeyleri düzeltmek gibi, hayatına çeki düzen vermek gibi yorumlarsa bunu gören kişi belki kendi adına olumlu şeyler yaşayacaktır.
Rüya meselesine şöyle bir bakınca gördüm ki alanda ciddi literatür çalışmaları var. Yani, ne rüyası, rüyada neymiş falan diyorsanız diye bunu da ekleyeyim dedim. Rüya bilim adamlarının, hatta İslam düşünürlerinin üzerinde kafa yordukları bir mesele.
Peki, ben bunları neden söylüyorum.
Elbette özel bir sebebi yok. Lakin şu hani, “rüyaların tersi çıkar”, “misafirliğe gittiğin evde gördüğün rüya gerçek olur” gibi klişeler vardır ya, hah işte onların bir geçerliliği yok. Yani tamam rüyalar hep var önemi de ortada ama bazılarının rüyaya yüklediği böylesi anlamlar aşırı.
Rüyada nihayetinde beynin karmaşasından etkilenen bir şey. Beyin de kompleks bir yapı. O zaman biz fazla kafa yormayalım.
+++
Türkiye’nin En İyi Yabancı Film Dalında Oscar adayı olan Ayla’yı biliyorsunuz. Geçtiğimiz hafta ben de seyrettim. Ayla'nın ardından şuraya birkaç kelam edeyim, belki hala sinemada izlemek konusunda şüphesi olanlar varsa diye...
Ayla filmi bir baba-kız hikâyesi gibi görünse de aslında biraz vatan hikâyesi, biraz bayrak hikâyesi, biraz arkadaşlık, biraz aşk hikâyesi... Çokça gurbet hikâyesi, çokça özlem hikâyesi... Özellikle bir hüznün hikâyesi, bir bağlanma hikâyesi ve bir ayrılık hikâyesi.
Astsubay Süleyman Dilbirliği'nin hayat hikâyesinden bir kesiti anlatan Ayla'ya mutlaka gidin. Bir insan ömründe 60 seneyi nasıl geçirir, nasıl geçiremez, mutlaka gidin izleyin.
Oscar'ı alır mı, zannetmiyorum. Ama gönüllerde Oscarı kazanmaktan daha değerli bir yer edindiğine eminim. Üzülerek anlamadığım şey ise bu filmin Güney Kore'de vizyona girmeyecek olması. Üzüldüm çünkü bir Türk filmi kadar G. Kore filmiydi de. Bakalım ilerleyen zamanlarda, bu konuda merak edilenler cevap bulacak mı?