ANKARA (AA) - Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ekrem Atbakan, "Türkiye'de, çevresel etkiler başta olmak üzere pek çok sağlık sorununu sektörler arası ilişkileriyle ele alan Çok Sektörlü Sağlık Sorumluluğu Programı'nı başlattıklarını" bildirdi.
Dünya Sağlık Örgütünün en üst karar alma organı olan Dünya Sağlık Asamblesi'nin 67. toplantısı, 19-24 Mayıs'ta İsviçre'nin Cenevre şehrinde düzenleniyor. Toplam 194 ülkeden üst düzey heyetlerin bulunacağı asambleye Türkiye'den Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ekrem Atbakan başkanlığında bir heyet katııyor.
Bu yıl "sağlık ve iklim" temasının işlendiği asamblede, küresel ısınma ile gelen iklim değişikliklerinin sağlığa olan çok yönlü etkileri ele alınıyor. Bunun dışında hepatit, sağlık teknolojisi değerlendirme çalışmaları ve antibiyotik direnci görüşülüyor. Ayrıca Uluslararası Sağlık Tüzüğü, yenidoğan sağlığı, 2015 sonrası Tüberküloz Küresel Eylem Planı, Bulaşıcı Olmayan Hastalıklarla Mücadele Küresel Eylem Planı’nın izlemi ve sağlığın sosyal, ekonomik ve politik belirleyicileri gibi konularda işleniyor.
Program kapsamında bugün Türkiye, İngiltere, Hollanda, Hindistan, Gana ve Şili ile birlikte bugün "Anti-Mikrobiyel Direnç: Savunuculuktan Eyleme" yan etkinliği ile Akılcı İlaç Kullanımı alanında yapılan çalışmalar, üye ülkelerle paylaşılıyor.
-"Sektörlere rolleri paylaştırarak bir takvim oluşturduk"
Programa Türkiye'den katılan Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ekrem Atbakan, Genel Kurul'daki konuşmasına ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, bu yıl Dünya Sağlık Günü'nün temasının "küçük ısırıklar, büyük tehditler" olarak belirlendiğini belirterek, genel olarak bulaşıcı hastalıkların ve özelde vektörle bulaşan hastalıkların küresel sağlığa büyük tehdit oluşturduğunu vurguladı.
Ortak, etkili ve iyi koordine edilmiş çalışmalarla müdahalelerde bulunulmasının kaçınılmaz olduğunu ifade eden Atbakan, bu anlamda sağlık ekiplerinin ülkeler arası daha fazla işbirliğine ihtiyaç duyulduğuna ve işbirliğinin ülkenin veya bir bölgenin hudutlarıyla sınırlanmaması gerektiğine işaret etti.
Türkiye olarak ana risk faktörlerinden biri olan tütün ile mücadelede önemli mesafe katettiklerini vurgulayan Atbakan, ancak diğer risk faktörleriyle mücadelede daha çok fazla yapılması gereken şeyler olduğuna işaret etti. Atbakan, şunları kaydetti:
"Dünyadaki iyi uygulamalardan ülkemize taşıyabileceğimiz çok fazla şey olduğunu biliyoruz. 2015 sonrası kalkınma gündeminde sağlığın mutlaka güçlü argümanlarla yerini alması gerektiğine inanıyoruz. Sağlıkta evrensel kapsayıcılığın 2015 sonrası kalkınma gündeminde yer alması gerekliliğine dair neredeyse bir konsensus oluşmuştur.
Antimikrobiyal direnç, başarıları sekteye uğratan ve bu yüzden mücadelemizde güçlü kararlılık gerektiren, sağlık sektörünün büyük zorluklarından biridir. Bu mücadelede DSÖ'nün liderliğine gerçekten ihtiyaç olmasının sebebi, sorunun antimikrobiyal direncin süreğen artışıyla sınırlı olmaması, aynı zamanda yeni nesil antibiyotiklerin henüz ufukta görünmüyor olmasıdır. Sağlık sistemlerimizi en fazla ihtiyacı olana erişebilir hale getirmeden, gerçek bir hakkaniyetten bahsetmek mümkün olmayacaktır. Bu konuda ülke olarak çok mesafe kat etmiş olduğumuzu görüyor ancak bunu yeterli görmüyoruz.
Türkiye'de son 12 yılda uygulanmakta olan Sağlıkta Dönüşüm Programı, geçmişte bir sorun olan sağlıkta hakkaniyetin iyileştirilmesine olanak sağladı. Sağlıkta Dönüşüm Programı, eş zamanlı çok sayıda girişimde bulunma ve bu girişimlerin matematiksel toplamından daha fazla bir sonuç elde etme fırsatı tanıdı. Bu deneyim reform programlarının nasıl tasarlanması gerektiği konusunda da bir bilgi birikimi niteliği taşıyor."
Çevre ve özellikle de iklim değişikliği konusunun, sağlıklı bir dünya için olmazsa olmaz kabul edildiğine dikkat çeken Atbakan, bu konuda azami hassasiyeti gösterdiklerini belirtti. İklim değişikliği ve çevresel faktörlerin önümüzdeki on yıllarda insan sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkiler doğuracağının bilimsel çalışmalarla ortaya konulduğunu hatırlatan Atbakan, çevre sağlığı alanında başarılı olabilmek için çok sektörlü yaklaşımın benimsenmesinin önemine değindi. Atbakan, "Bu anlamda, Türkiye'de, çevresel etkiler başta olmak üzere pek çok sağlık sorununu sektörler arası ilişkileriyle ele alan Çok Sektörlü Sağlık Sorumluluğu Programı'nı başlattık. Bu yılın sonuna kadar ulusal program haline gelecek çalışmalarımızla her sektörün insan sağlığı için neler yapabileceğini belirledik, sektörlere rolleri paylaştırarak bir takvim oluşturduk" ifadesini kullandı.
Atbakan, barışın sağlığın en temel unsuru olduğunun altını çizerek, "Barış olmadan sağlık olmaz. Orta Doğu, Afrika, Uzakdoğu gibi farklı coğrafyalarda insanların farklı güdülerle birbirinin canına kastetmeleri nedeniyle insan hayatı ve sağlığına yönelik talihsiz tehditler söz konusudur. Dünyanın dört bir yanında etnik veya dini kökenli çatışma, işgal, izolasyon ve tecrit politikalarının neden olduğu acil ve afet durumları yaşanmaktadır. Ve asıl talihsiz olan sonuç, bu çatışmalar o coğrafyalarda günlük yaşamın doğal bir parçasıymış gibi uluslararası toplum tarafından kanıksanmakta ve duyarsızlaşmaya neden olmaktadır" değerlendirmesinde bulundu.
Bosna Hersek ve Sırbistan başta olmak üzere Balkan ülkelerindeki selde yaşanan kayıplardan ötürü üzüntülerini de dile getiren Atbakan, hayatın kaybedenler için başsağlığı diledi.