Türkiye, Şah Fırat’ operasyonuyla Suriye’ye girdi ve alacaklarını alıp çıktı.
Operasyonun “Süleymanşah Türbesi” üzerinden bir provokasyona girişilebileceği istihbaratı üzerinden yapıldığı çok net.
İsrail, Suriye ve diğer batılı ülkelerin her an kullanacakları kozu ellerinden çekti aldı Türkiye.
Böyle operasyonlar çok zordur. Afganistan’a, Irak’a bakın… Bu tip operasyonları ancak büyük devletler yapabilir.
Türkiye, kimseden izin almadan, ama uluslararası hukuki prodüsürleri de göz ardı etmeden, ne yapacağına kendisi karar veren, kendi kararlarını alan, bağımsız ve büyük bir devlet olduğunu göstermiştir.
Operasyon başarıya ulaşmıştır.
Oradaki kutsal emanetler ve askerlerimiz Türkiye’nin namusuydu. Türkiye, namusuna halel getirtmemiştir.
***
Operasyondan Suriye ve İran başta olmak üzere birçok bölge ülkesi, İsrail başta olmak üzere birçok batılı ülke rahatsız oldu. Kendilerinden izin almadan operasyon yapan, bağımsız ve güçlü Türkiye’den elbette rahatsızlar...
Suriye’nin, İran’ın, İsrail’in, Batılıların rahatsız olmalarını anlıyoruz da;
Bizim muhalefete ne oluyor?
Onlar neyden rahatsız?
Tamam içeride her türlü tartışmayı yapar, kavganızı verirsiniz. Ancak olay uluslararası boyuta taşındığı andan itibaren devletinizin yanınızca yer alırsınız. Dünyanın hiçbir yerinde uluslararası bir harekatta kendi ülkesinin karşısında duran böyle bir muhalefet göremezsiniz!
***
Muhalefet etmeyi; (yola, köprüye, fabrikaya, havaalanına, trene, baraja, santrale…) “iktidarın yaptığı her şeye karşı çıkmak” olarak algılayan bizim “Müzmin Muhalefet”ten farklı bir dış politika anlayışı beklenir mi?
Seçim arefesi, “Türkiye 6 aydır askerlerini değiştiremiyor” diye, 17 Aralık darbe girişimindeki “hırsız” lafı gibi, sürekli geveleyecekleri bir sakız bulma mutluluğunu yaşamaya başlarken, iktidar bu sakızı ağızlarından alıverince şaşkına döndüler.
***
Türkiye, büyük bir devlet olarak Suriye’de operasyon yaparken Bbizim Muhalefet Meclis’te eylem yapıyordu.
"İç Güvenlik" paketinden rahatsızlar ve çıkartmamak için çaba sarfediyorlar.
HDP’yi anladık, CHP’yi ezelden beri anladık, peki MHP’ye ne demeli?
HDP ile MHP’yi aynı çizgide buluşturan şey ne?
Hem çözüm sürecine karşı çıkacaksınız, hem çözüm sürecinin sokakları kan gölüne çevirdiğinden, teröristleri şımarttığından yakınacaksınız, hem de Molotof atıp, yüzünü kapatan teröristlerin ya da provokatörlerin yakalanmasından, hapse atılmasından rahatsız olacaksınız!
***
Tabloya bakınız;
Bir yanda kendi iradesiyle karar alıp komşu ülkede operasyon yapan ve Türk bayrağını yeri gönderine çeken Türkiye…
Diğer yanda;
TBMM’de kürsünün önüne yayılmış milletvekilleri, kim sırtını kürsüye dayamış, kimisi bağdaş kurmuş, kimi ayaklarını uzatmış, kimi bağırıyor, kimi sıraları yumrukluyor, birisi kürsüye çıkmış bir şeyi 500 kere deyince olacağını sanıp “faşist hükümet” diye tekrarlayıp duruyor, birisi oturumu yöneten başkana “diktatör” diyor, birisi katip üyenini önünden okuduğu kağıdı alıp kaçıyor, kimileri yüzlerini maskeyle kapatmış, “hepimiz molotofçuyuz” mesajı veriyor. Bu esnada kimi, damardan girip “Küçük Emrah” pozu verirken kimileri birbirlerinin maskelerine bakıp gülüyor, çevreden su takviyeleri falan oturanlara…
Akl-ı selim muhalefet milletvekilleri oturdukları sıralarından gülüyor arkadaşlarının haline…
İktidar milletvekilleri de ibretle izliyor!
**
Benim tavsiyem bu eylemlerini ileriye taşısınlar…
Gezi eylemlerinden ilham alsınlar…
Genel Kurul’u Gezi Parkı’na çevirip, çadır kursunlar…
Yataklarını, döşeklerini, getirip genel kurulda yatıp kalksınlar!
Su servislerinin yanında sandviç, ekmek arası döner servisleri falan da yapılsın...
Yakışır benim Muhalefetime!