ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Sahil Güvenlik Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davanın sanıklarından Komutanlığın eski Harekat Başkanı Süleyman Yarayan, darbe girişimini kimin gerçekleştirdiğine ilişkin, "Bu konuda yorum yapmamın uygun olmayacağını düşünüyorum. Televizyonlarda gazetelerde açık açık yazıyor. Yargılamalar yapılıyor. Yargılamalar sonucu açık şekilde ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum." dedi.
Darbe girişimine ilişkin eski Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hakan Üstem'in de arasında bulunduğu 28 kişi hakkında açılan davaya Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde devam ediliyor. Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada bugün önce, olay tarihinde albay rütbesiyle Sahil Güvenlik Komutanlığı Harekat Başkanı olan Süleyman Yarayan savunmasını yaptı.
Yarayan, savunmasında, FETÖ/PDY yöneticiliği suçlamasını reddederek, hiçbir zaman bu örgütle ilişki veya örgüte sempatisinin olmadığını savundu ve "O dönemde yaşadıklarım hayatımın en büyük travması oldu. Halen o travmayı atlatamadım. Bu hain kalkışmaya katılan herkesin cezalandırılmasını ben de istiyorum." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris Okluk Koyu'na gidip gitmediği ve buradaki tedbirlere ilişkin bilgi almaya çalıştığı suçlamasını kabul etmeyen Yarayan, darbe girişimi öncesinde, 11 Temmuz'da kendisinin Muğla'daki Marmaris Sahil Güvenlik Grup Komutanı Albay Mete Çağlar'ı değil, Çağlar'ın kendisini aradığını savundu.
Çağlar'ın kendisine "Okluk Koyu'ndaki Cumhurbaşkanlığı köşküne önemli bir konuk gelecek. Vali denizden güvenliğin sağlanmasını istiyor" dediğini öne süren Yarayan, Çağlar'a gereğin yapılması emri verdiğini, durumu kurmay başkanına ileteceğini söylediğini anlattı.
Çağlar'ın, sonraki günlerde de kendisini arayarak, gelişmelere ilişkin bilgi verdiğini anlatan Yarayan, "Bu bilgilerin tamamı görevin etkin yapılmasına ilişkindi. Cumhurbaşkanının nerede kaldığına ilişkin bilgi sorulmamıştır." dedi.
Yarayan, Çağlar'dan aldığı bilgileri amirlerine ilettiğini ifade ederek, "Mete Çağlar ile her gün bir defa görüştüm. Çoğunu Çağlar aramıştır. O bana ulaşamayınca ben onu aramışımdır." diye konuştu.
- "Acil bir durum var, karargaha gel"
Yarayan, darbe girişimi gecesi saat 19.00 sıralarında ikametine gittiğini, yarım saat sonra sanıklardan Hareket Merkezi Vardiya Amiri Yüzbaşı Temur Yılmaz'ın kendisini arayarak, ikinci bir emre kadar tüm uçuşların iptal edildiğini, bunun Genelkurmay Başkanının emri olduğunu ifade ettiğini anlattı.
Yılmaz'dan, Komutanlığın Kurmay Başkanlığı yapan, halen Sahil Güvenlik Komutanı olan Tuğamiral Bülent Olcay'a bu durumu izah etmesini istediğini kaydeden Yarayan, ardından sanıklardan eski Sahil Güvenlik Komutanı Hakan Üstem'i telefonla arayarak, bildiklerini arz ettiğini söyledi.
Ardından Bülent Olcay'ın kendisini aradığını, aynı şeyleri ona da aktardığını kaydeden Yarayan, ilerleyen dakikalarda Üstem'in telefon açarak, "Acil bir durum var, karargaha gel. Ben de geleceğim." dediğini aktardı.
Birliğe gelince Harekat Merkezine geçerek, buradaki personele, "Acil bir durum varmış. Ne olduğunu bilmiyorum. Durum netleşinceye kadar, kimse nöbet mahallinden ayrılmasın. Durum netleşmeden kimseye bilgi verilmesin" dediğini anlatan Yarayan, birlikte bulunduğu sırada Genelkurmay Başkanlığı tarafından silah, helikopter ve uçak sesleri geldiğini, pencereden izlemeye başladığını, bu sıralarda Uzman Çavuş Cihat Uyguner'in 2 buçuk sayfa olan, çok fazla eki bulunan bir mesaj getirdiğini kaydetti.
Mesajın "Türk Silahlı Kuvvetlerinin sıkıyönetim ilan ettiğine" ilişkin olduğunu bildiren Yarayan, şunları söyledi:
"Bu mesajla, kalkışma yapmaya çalışıldığı anlaşılıyordu. Bu mesajı inceleyince ilk dikkatimi çeken, başlık kısmının sonunun Yurtta Sulh Konseyi diye bittiği ve tuğgeneral seviyesinde, personelde çalışan, yetkisiz biri tarafından imzalandığıydı. Mesajda Sahil Güvenlik Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı emrine veriliyordu. Kendi ismimi eklerde 'göreve devam' şeklinde gördüm. Yaklaşık 10-15 dakika ne yapacağımı şaşırdım. Bir müddet pencereden olayları izledim. Sonra Harekat Merkezindekilere 'TSK sıkıyönetim ilan etmiş. Bu gelen mesaj onunla ilgiliydi' dedim. Herkes şaşırdı, olayları pencereden ve televizyonlardaki haber kanallarından izlemeye başladık. Bu sırada Sezgin Şakrucu mesajı görmek istedi, verdim."
Yarayan, daha önce savunma yapan sanıkların bir kısmının "işi dejenere ettiklerini" söyleyerek, "Mesajı görmediğini iddia eden tüm arkadaşlar veya görmek isteyen tüm arkadaşlar, gayri resmi olarak gelen tüm mesajları görmüşlerdir." ifadesini kullandı.
- "Ordu sonunda yönetime el koydu" ifadesini reddetti
Yarayan, saat 23.35'te Hakan Üstem'in kendisini çağırdığının söylendiğini, bunun üzerine odasına gittiğini belirterek, içeride Mustafa Gümüşiğne'nin de bulunduğunu, bir süre sonra Sezgin Şakrucu'nun da geldiğini kaydetti.
Üstem'in gelen mesajları incelediğini aktaran Yarayan, "Üstem ile o gece kısa şekilde üç görüşmem olmuştur, tamamı 20 dakikayı geçmez. Benim, 'Ordu sonunda yönetime el koydu' şeklinde bir ifadem kesinlikle olmamıştır. Bu ifadeyi veren tanığın beni başka biriyle karıştırmış olabileceğini düşünüyorum." diye konuştu.
Üstem'in kendisinden, deniz hudut kapılarının kontrolüne ilişkin mesaj hazırlamasını istediğini, bazı hususları not ettirdiğini anlatan Yarayan, notlara göre Harekat Merkezinde mesajı hazırlattığını kaydetti. Personelin, mesajda imzanın kime açılacağını sorduklarını ifade eden Yarayan, prosedüre uygun olarak Hakan Üstem ve vardiya subayına açılmasını söylediğini bildirdi.
Mesajın birkaç kez Üstem ve Harekat Merkezi arasında gidip geldiğini, düzeltmeler yapıldığını anlatan Yarayan, bu sırada bir süre odasında istirahat ettiğini, en sonunda personelin, Üstem'e imzalattıktan sonra kendisine emri getirdiğini, Üstem'in imzalamasının ardından mesajda düzeltme yapamayacağı için personele kızarak, mesajı okumadan imzaladığını savundu.
Yarayan, gecenin ilerleyen saatlerinde Harekat Merkezine gelen Hakan Üstem'in televizyona bakarak bir şeyler anlattığını, onun emrini botlara ilettiklerini kaydetti.
Emirde, "botlara yönelik herhangi bir olay olursa, uyarı amacıyla havaya veya emniyetli sahaya atış yapabileceklerinin, cephanenin yüzde 10'una kadar kullanabileceklerinin belirtildiğini" aktaran Yarayan, bu emrin, darbe girişimi kapsamında olmadığını iddia etti.
Yarayan, bu emirlerin gönderildiği sabah 04.00-05.00 sıralarında kalkışmanın bastırıldığını söyleyerek, şöyle devam etti:
"Darbenin içerisinde lider pozisyonda yer aldığım iddiasını reddediyorum. Sıkıyönetim direktifine uygun sözlü ya da yazılı emir vermedim. Sahil Güvenlik Komutanlığının hiçbir gemisini telefonla dahi aramadım. Sadece Harekat Merkezini arayanlara, birlik ve bekalarını sağlamalarını, hiçbir şeye karışmamalarını tavsiye ettim. Çünkü doğrudan emir verme yetkim yoktur. Sahil Güvenlik Komutanlığı, personel açısından çok küçüktür. Ama gemilerin değerleri çok yüksektir. Ben de bu gemileri koruyacak şekilde hareket ettim. Görev başına gelerek, buna katkı sağladığımı düşünüyorum. Kasıtlı veya kasıtsız suç işlediğime dair bir tane veri yoktur."
- "Şahsi tabancamla havaya bir el ateş ettim"
Yarayan, sabah saatlerinde Merkez Komutanlığından arandığını, görüşmede Sahil Güvenlik Komutanlığında olağandışı hiçbir şey olmadığını söylediğini bildirerek, ardından odasında istirahate geçtiğini kaydetti.
Bir süre sonra kendisine söylenmesi üzerine Hakan Üstem'i aradığını, Üstem'in girişe bir albay geldiğini bildirdiğini ve izni olmadan birliğe hiç kimsenin içeri alınmamasını emrettiğini kaydeden Yarayan, şunları söyledi:
"Girişte Mustafa Gümüşiğne karacı bir albay ile konuşuyordu. Bu albay Uğur Esentur'du. Esentur, ellerinde yakalama kararı olduğunu, bazı kişileri teslim alması gerektiğini söyledi. Hakan Üstem'in içeri kimseyi alınmaması talimatı verdiğini söyledim. Elindeki fotokopi kağıtlarını söyledi. Kendilerini tanımadığımızı, kimlikleri olmadığını, ellerindeki kağıtların fotokopi olduğunu, yanlarında sivillerin olmasının bu şüphemizi artırdığını belirttim. Esentur'u gitmesi için ikna etmeye çalıştım. Gitmezse uyarı atışı yapılacağını söyledim. 10-15 dakika gitmeyince, en yakınımdaki hazır kıta erine havaya bir el ateş emri verdim. Er çok heyecanlandı, eli ayağı titredi. Acemi bir savunmamız olduğunun anlaşılmaması için şahsi tabancamla havaya bir el ateş ettim. Uğur Esentur'u hedefe alacak şekilde silah doğrultulmamıştır. Buna rağmen bulunduğu yerden 2-3 dakika ayrılmadı."
Esentur gidince, kendisine en yakın erden silah aldığını ve miğferini giydiğini, girişte bulunan, birisi eski komutanı olan üç-dört kişiye, "Burada herhangi bir olay yok. Arkadaşlarınız ile uzaklaşın" dediğini ifade eden Yarayan, daha sonra Hakan Üstem'in gelerek, "Galiba ikimize yakalama kararı çıkarmışlar" dediğini bildirdi.
Yarayan, "O zaman şoka girdim ve ilk defa korktum. Deniz Kuvvetleri Komutanlığına geçerek, durumu anlamaya ve varsa askeri savcıya teslim olmaya karar verdim. Parmaklıklardan atlayarak Deniz Kuvvetleri Komutanlığına gittim. Askeri savcının elinde liste vardı, gözaltına alındım."
Kalkışmayla ilgili hiçbir eylemi olmadığını iddia eden Yarayan, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
- ByLock kullandığını reddetti
Emniyet ve savcılıktaki ifadeleri hatırlatılan Süleyman Yarayan, bu ifadeleri kabul etmediğini, mahkeme huzurundaki ifadesinin dikkate alınmasını istediğini söyledi.
ByLock kullandığının tespit edildiği belirtilen Yarayan, görev ve şahsi telefonu olmak üzere iki telefonu bulunduğunu, görev telefonunun numarasını hatırlamadığını, adına kayıtlı olduğu ve ByLock yüklendiği öne sürülen numarayı hiç kullanmadığını öne sürdü.
Sahil Güvenlik Komutanlığında güvenlik kameralarından elde edilip iddianameye konulan fotoğrafların gösterildiği Yarayan, fotoğraflardaki kişinin kendisi olduğunu kabul etti.
Harekat Merkezindeki askerleri tehdit ettiği suçlamasını reddeden Yarayan, "Bot komutanlıklarıyla görüştün mü?" sorusuna silah kullanımıyla ilgili görüşmedikleri karşılığını verdi.
Yarayan, sıkıyönetim mesajları gelmeye başladıktan sonra hem Genelkurmay Başkanlığı hem de Deniz Kuvvetleri Komutanlığını aradıklarını, ancak kimseye ulaşamadıklarını öne sürdü.
Süleyman Yarayan, bir soru üzerine, Marmaris Sahil Güvenlik Grup Komutanı Mete Çağlar ile görüştüklerini belirterek, "Harekat Merkezini aradı, ben açtım, görüştük. İki botla denize açılmış ama bundan bizim haberimiz yoktu. 'Burada bir Skorsky otele ateş ediyor. Bunu yapan insan değil' gibi şeyler söyledi. Bu konuşmalarına katılıyorum ama araması gereken kişi bölge komutanı veya Sahil Güvenlik Komutanıydı, ben değildim. 'Ateş et' demedim. Zaten menzili yetmeyecekti. 'Ateş et' desem, şehre doğru ateş edecekti. İyi ki de ateş et dememişim." diye konuştu.
Yarayan, mahkeme başkanının, "Seni bu duruma kim düşürdü? Bu darbeyi kim yaptı?" sorusuna karşılık, "Bu konuda yorum yapmamın uygun olmayacağını düşünüyorum. Televizyonlarda gazetelerde açık açık yazıyor. Yargılamalar yapılıyor. Yargılamalar sonucu açık şekilde ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum." dedi.
Süleyman Yarayan, başka bir soru üzerine, Genelkurmay'dan gelen mesajları Harekat Merkezinde bilmesi gereken kişilerle paylaştığını, kendisi de dahil herkesin mesajlara şaşırdığını ve değişik tepkiler verdiğini öne sürdü.
Yarayan'ın çapraz sorgusunun ardından duruşmaya öğle arası verildi.
- İddianamede Yarayan'ın eylemleri
İddianamede Yarayan'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kaldığı yeri önceden öğrenebilmek için Marmaris Bot Komutanını son bir haftada günde birden çok kez arayarak gelişmeleri, önlemleri, Erdoğan'ın orada olup olmadığını, gelip gelmediğini, nerede, hangi otelde kaldığını sorduğu belirtiliyor.
Yarayan'ın, darbe girişimi gecesi birliklere iletilen "sıkıyönetim direktiflerini" parafladığına yer verilen iddianamede, "Bu şekilde Sahil Güvenlik Komutanı Üstem ile Hareket Başkanı Yarayan'ın tüm ülkede görevli Sahil Güvenlik Bot Komutanlıklarına sıkıyönetim emri gereğince emir ve talimat vererek, darbenin içerisinde lider pozisyonunda yer aldıkları anlaşılmıştır" ifadeleri yer alıyor.
İddianamede Yarayan'ın, Merkez Komutanlığından gelen görevlilere teslim olmamak için "Size teslim edecek hiç kimse yok. Terk edin burayı" dediği, dışarıdan ikna etme çabaları sırasında "Yaklaşmayın, vururum" diyerek silahıyla havaya ve Merkez Komutanlığından gelen kişilerin yakınına şarjöründeki mermi bitinceye kadar ateş açtığı belirtiliyor.
AA