Kasımpaşa maçından sonra bende öyle bir rehavet oluştu ki, yazı falan yazmak gelmiyordu içimden. Sonra dedim ki ben gazeteci olarak rehavete kapıldıysam bu futbolcular, teknik direktör ve yöneticiler çoktan rehavete kapılmıştır. Hemen geçtim bilgisayarın başına hem taraftarı hem de okurlarsa ilgilileri uyaracak bir yazı yazayım dedim. Anlayacağınız ben üzerimdeki uyuşukluğu atıp Konyaspor’u düşünmeye başladım. Onların da milyonlara oynayan profesyoneller olarak silkelenmelerini istemek herkesin hakkı.
Rakip için olmazsa olmaz, mutlaka üç puanla bitmesi gereken bir maç. Torku Konyaspor içinse “kaybedildiğinde çok şey kaybedilmeyecek” bir karşılaşma. Ama asıl bu maçlar çok kritik. Hep böyle maçlar yaktı Konyaspor’u. Balıkesir’i yendiler, gelip Sivas karşısında yan yattılar. Sonra gidip Erciyes’ten fark yediler.
Karabük maçının Erciyes maçından hiçbir farkı yok. Erciyes’in çok ihtiyacı vardı. Karabük de ligin son 10 haftasına girilirken kader maçlarından birine çıkacak. Erciyes’in yaptığı gibi Konyaspor’u harcamak için ellerinden geleni yapacaklar. Konyaspor, Kayseri’ye düşüşteyken gitmişti, şimdi ise Fenerbahçe maçından bu yana belirgin bir düzelme var.
İçimde bir korku var. Genelde Türk futbolcusu ve takımları, kendileri puana ihtiyaç duyunca on numara mücadele ediyor, rakibin ihtiyacı olduğunda da yeterince konsantre olamayıp yeniliyor. Erciyes maçında olduğu gibi “rakip çok istedi” deyip Karabük’ten üç gol yiyip gelirlerse Aykut Kocaman’ın devre arasına girmeden söylediği “üst sıralara yükseleceğiz” sözü çöpe gider.
Rehavet olmaz ve Karabük’ten puan alınırsa Konyaspor kendini üst sıralara rakibini alt kümeye yaklaştırdığını cümle aleme gösterecek bir sonuç almış olur.
Gözünü seveyim gevşemeyin!
Twitter: @selmansel / Facebook: selman.akyuz