ABD anlık istihbarat verdi mi?
Terör örgütü PKK'nın şiddeti giderek artan kanlı eylem planı, ABD ve İsrail ilişkilerini tartışma gündeminin odağına yerleştirdi. Bu noktada cevabı aranan 3 temel soru var: 1-ABD ile anlık istihbarat paylaşımı konusunda sorun mu var? 2-Ankara'da ağırlanan Mesut Barzani, PKK'ya karşı nasıl bir tavır izliyor? 3-Terörün tırmanmasında bu iki ülkenin parmağı olabilir mi?
Dün Kazakistan'a uçarken Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile hem bu sorulara cevap arama imkanım oldu hem dış politikadaki diğer tartışma alanlarına ilişkin değerlendirme fırsatım oldu. GAP uçağındaki tek gazeteci olmam, ayrı bir fırsattı.
Bakan Davutoğlu, güvenlik birimlerinin hükümete verdiği bilgilere göre, ABD ile anlık istihbarat paylaşımında bir zaaf olmadığını söyledi. Ancak, kamuoyundaki algının farklı olduğunu hatırlattığımda Davutoğlu şöyle dedi: “Bize iletilen bu yönde bir bilgi yok. Eğer olursa araştırırız, gereği yapılır.”
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hükümete anlık istihbarat paylaşımında herhangi bir sıkıntının olmadığını söylemesi ilginçtir. Öyle ya, 250 civarında teröristin Kuzey Irak'tan elini kolunu sallayarak sınır bölüğüne saldırırken yüksek teknolojiye sahip ABD tarafından fark edilmemesi dikkat çekicidir.
Ya da problem, bizde... Kaldı ki, Genelkurmay'ın terör eylemlerinin artacağı yönündeki açıklamasından 24 saat bile geçmeden Hakkari'nin kan gölüne dönmesinin mantıklı bir izahı olmalı...
Ya Barzani?
Barzani'nin Türkiye ziyaretine en büyük tepkiyi PKK'nın gösterdiğine dikkat çeken Davutoğlu, bu ziyaretin PKK'yı bölgede izole etme politikasının önemli bir parçası olduğunu belirterek, “Bizim politikamız, Kuzey Irak'taki ve kendi topraklarımızdaki Kürt kökenli kardeşlerimiz, vatandaşlarımıza karşı değildir, tümüyle terör örgütüne karşıdır” dedi.
Davutoğlu, Barzani'nin PKK'ya karşı gerekli mücadele içinde olmadığı yönündeki tepkileri hatırlattığımda, “Önemli gelişmeler var ama yeterli değildir. Sayın Barzani'den daha aktif tedbirler almasını bekliyoruz” diye konuştu. Aktif tedbirleri açmasını istediğimde ise Davutoğlu, şöyle konuştu: “Mesela etkin kontrol tedbirleri alabilirler, terör örgütün lojistik kaynaklarını kesebilirler. Sayın İçişleri Bakanımızın Irak ziyaretinde imzalanan anlaşmalar var, kendilerinden neleri beklediğimizi iyi biliyorlar.”
Bakan, Barzani'nin Ankara ziyareti sırasında “Kak Mesut” şeklindeki hitabına eleştiriler karşısında ise “Misafirimizdi, bir saygı ifadesi olarak kullandım” dedi.
PKK'nın Türkiye-Kuzey Irak ilişkilerine tepkili olduğu biliniyor. Artan terör eylemlerinin birçok nedeninden birinin bu ilişkileri koparmaya yönelik olduğu aşikar. O nedenle gelişmelerin iyi okun
ması gerekir, aksi halde PKK'nın tuzağına düşmüş olursunuz.
Kimin taşeronu?
Davutoğlu, ABD ve İsrail'in doğrudan ya da dolaylı olarak PKK'yı cesaretlendirdiği iddialarını hatırlatınca, böyle bir tartışmaya girmek istemedi ancak şu genel yorumu yaptı: “Şimdiye kadar PKK Ortadoğu'da kullanılmış olabilir, Ortadoğu'da barışın ihdas edilmesini uygun görmeyenler PKK'yı yeniden kullanmak isteyebilir.”
PKK'nın ve Ortadoğu'daki barış ortamından rahatsız iradenin bu oyununu bozmak için bölgedeki barıştan yana tüm ülkelerin ortak vizyonla hareket etmesi gerektiğini belirten Davutoğlu, içeride de herkesin birlik ve beraberlik içinde hareket etmesinin zorunlu olduğunu söyledi.
Burada kritik olan bir başka nokta, artan terör olayları karşısında demokratik açılım sürecinin devam edip etmeyeceği konusudur. Davutoğlu, terörle mücadele ederken özgürlükleri kısıtlamanın doğru olmayacağına işaret ederek, “Demokratik açılım, Türkiye'nin her alanda ihtiyaç duyduğu bir kardeşlik projesidir. Terörle mücadele kapsamında güvenlik alanındakgi zaafları ortadan kaldırırken özgürlük alanını daraltmamak gerekir. Bu konuda kararlıyız”
ABD ve İsrail ilişkilerinde son duruma gelince...
Davutoğlu, ABD ile yaşanan sorunlarla İsrail krizinin birbirinden ayrılması gerektiğini belirterek, ABD'ye giden Türk heyetinin başarılı bir ziyaret gerçekleştirdiğini anlattı ve Türkiye'nin ilişkilerde dürüstlüğe önem verdiğini söyledi.
Türk Dünyası
Son olarak Kazakistan gezisinin sebebi üzerinde durduk. Malum, Kırgızistan'da yaşanan katliamın olumsuz etkileri sürüyor. Kırgızistan'da bir darbe hükümeti işbaşında olduğu için Türkiye, 27 Haziran'daki referandumdan sonra resmi temaslara başlama niyetinde. Özbekistan ise Rusya dışında neredeyse dış dünyaya tümüyle kapalı...
Davutoğlu, bölgenin ağabeyi konumundaki Kazakistan üzerinden ilişkileri koordine etmek üzere Astana'ya geldi. Bakan, Kırgızistan'da Türk vatandaşı 302 kişinin hemen tahliye edildiğini, kademeli olarak bölgeye 33 ton gıda yardımı yapıldığını söyledi.
Kardeş ülkelerdeki ihtilaflarda taraf olmak istemediklerine dikkat çeken Davutoğlu, “Kardeş ülkelerin siyasi, ekonomik, toplumsal ve kültürel yönden güçlenmeleri, bölgesel ve Türk dünyasına entegrasyonu, uluslar arası platformlarda etkinliklerinin arttırılması için çalışıyoruz. Eylül'de Türk Dünyası Konseyi'ni Türkiye'de topluyoruz” dedi. Özetle, bu bölgeye de kayıtsız olmadıklarının altını çizdi.
Davutoğlu, şahsını hedef alan yazılar hakkında ise tek cümle yorum yapmadı. “Ben işimi layıkıyla yapmaya çalışıyorum” demekle yetindi.
İlgililere duyurulur...
ŞAMİL TAYYAR - STAR