“Ameller, (eylemler) ancak niyetlere göre değerlendirilir.” Kutlu Nebi’nin yüzyıllar öncesinden öğrettiği değişmez bir hakikat.
Amellerin bir görünen yönü var bir de içimizde yer alan ve genelde dışarıdan bilinmeyen yönü var.
Ameller, sadece görüntüye göre değerlendirilmeyecek. İçimizde hangi niyetle yaptığımıza göre değer kazanacak.
Bir çok kişinin alacağı karşılık, yaptığı amelden farklı olacaktır.
Görünüş, görüntü, imaj çok şaşalı ve şatafatlı olabilir fakat onun gerisindeki niyet sağlam değilse yapılan amelin çok fazla bir anlamı yoktur. Hatta boşa gezen zaman emek ve paradır.
Kalbimizin frekans ayarlarını iyi ayarlamalıyız. Sürekli kontrol gerekir. Kalp ismiyle müsemma sürekli döner ve değişir.
Bu noktada Peygamberimize kulak verelim mi: “Ey kalpleri evirip çeviren Allahım, Kalbimi dinin üzere sabit kıl.” Mesele hassas öyle ki kalbinizin din üzere kalabilmesi için Allah’ın yardımına ihtiyacınız var, O’ndan yardım dilemelisiniz.
Allah’a imanda samimi miyiz?
O’nun Rab olmasında samimi miyiz?
O’nun hayatımıza kurallar koymasında ve düzenlemeler yapmasında samimi miyiz?
Amellerimizi yapmada ne kadar samimiyiz?
Yaptıklarımızı sırf Allah rızası için yapabiliyor muyuz? Yoksa işin içine gösteriş, riya vb. hususlar giriyor mu?
Yaptığımız bir iyiliği hangi saikle yapıyoruz? % 100 Allah emretti diye mi? Yoksa reklam, geleceğe yatırım, gibi görünme vb. unsurlar yer alıyor mu?
SAMİMİYET ŞART!
Peygamberiniz buyuruyor ki: “Din Samimiyettir.
- Kim için Ya Rasulallah?
- Allah’a karşı samimiyet,
- Allah’ın kitabına karşı samimiyet,
- Allah’ın Rasûl’üne karşı samimiyet
- Müslümanların yöneticilerine karşı samimiyet
Efendimiz, samimiyeti, efradını cami’, ağyarini mani’ bir şekilde tarif etmiştir.
Amellerimizin geçerli olması için illa samimiyet, illa samimiyet.
Eylemlerimizi yaparken kabul merciinin kriterlerini dikkate almamız gerekiyor, çevremizdekilerin değil.
Mesela Rabbimizin kriterlerini Peygamberimiz şöyle haber veriyor: “Allah sizin görünüşlerinize ve mallarınıza bakmaz fakat sizin kalplerinize ve amellerinize bakar.”
İhlas ve samimiyet, dinin özü ve dindarlığın hulâsasıdır. Ayrılmaz bir ikilidir.
Bunlar olmazsa canınızı da verseniz, malınızı da verseniz, ilminizi de verseniz sonuçta elimize geçecek kocaman bir hiçtir. Bunu da Efendimizin bizi dehşete düşüren bir hadis-i şerifinden öğreniyoruz:
Kıyamet gününde 3 kişi ilk olarak sorguya çekilir:
Birincisi, cihad esnasında ölen kimsedir ki, Allah'ın huzuruna getirilir ve Allah, kendisine verilmiş olan nimetleri önüne serer. O da, bunlara nail olduğunu itiraf eder.
Bunun üzerine Allah kendisine:”Bu mazhar olduğun nimetler içerisinde ne yaptın?” diye sorar. O da:
“Senin yolunda şehîd oluncaya kadar savaştım,” cevabını verir.
Allahü Teâlâ: “Yalan söylüyorsun; sen yiğit desinler diye savaştın ve sana yiğit dediler de”, der.
Sonra meleklerin kendisini almalarını emreder ve yüz üstü sürüklenerek cehenneme atılır.
İkincisi, ilim tahsil edip başkasına da öğreten ve Kur'ân okuyan kimsedir ki, bu da Allah'ın huzuruna getirilir ve Allah kendisine verilmiş olan nimetleri bir bir sayar ve önüne serer.
O da bunları tasdik eder. Ve Allah kendisine: “Bu eriştiğin nimetler içerisinde ne yaptın?” diye sorar. O da:
İlim tahsil ettim, ilmi başkasına öğrettim ve senin rızan için Kur'ân okudum, diye karşılık verir.
Allah kendisine: ”Yalan söylüyorsun, sen ilmi, âlim desinler diye öğrendin. Kur'ân'ı da güzel Kur'ân okuyan kişi desinler diye okudun. Ve sana böyle dediler de,” der.
Sonra meleklere kendisini almalarını emreder ve yüz üstü sürüklendirilerek cehenneme atılır.
Üçüncüsü de, Allah'ın kendisine bolluk verdiği, malların her çeşidini ihsan ettiği kimsedir ki, Allah'ın huzuruna getirilir ve Allah kendisine verilen nimetleri karşısına çıkarır.
O da bütün bunların kendisine verildiğini kabul eder ve Allah sorar: Şu nail olduğun nimetlerle ne yaptın? der.
O da: “Verilmesini istediğin ne kadar yer varsa, hep o yerlerde ve o yolda dağıttım,” diye cevap verir,
Allahü Teâlâ: “Yalan söylüyorsun. Sen bütün bunları kendine ne cömerd adam! dedirtmek için yaptın. Ve sana böyle dediler de,” der.
Sonra meleklere onu almalarını emreder ve yüz üstü sürüklendirilerek cehenneme atılır.
(Hadis-i şerif:Müslim, Tirmizî, Nesai)
Allah bu duruma düşmekten hepimizi muhafaza eylesin.
Muhabbetlerimle
NURETTİN YILDIZ’DAN GÜZEL SÖZLER
-Zalim olmak için Firavun olmaya gerek yok. Zalim kimi zaman koca, kimi zaman hoca, kimi zaman da evlat olabilir.
-İlaç niyetine kitap okuyan bir ümmet olmalıyız. Bu ümmet kitap ümmetidir...
-Tesettür; görünmek için değil, korunmak içindir.
-Namazı kaybedenin kaybedecek bir şeyi kalmamıştır.
-Anne, çocuğuna süt emzirir gibi iman ve ahlak da emzirmeli.
-Elleri, ayakları, gözleri ve kulakları iffetli çocuklar yetiştirmek cihattır.
HABERİNİZ OLSUN DİYE
-SOHBET – Prof. Dr. Ali AKPINAR Cuma akşamı yatsı namazından sonra- Sadrettin Konevi camii
– Fıkıh Dersleri - Rıfat ORAL – Nesefi- El-Menar– 10 Nisan Cuma Saat : 16.00 – Sırçalı Medrese
-Hanımlara Hadis Dersleri – Doç. Dr. Huriye MARTI – 11 Nisan Cumartesi saat 11.00 – İnce Minare
-Kutlu Doğum’a Naatlar – Vural KAYA – 11 Nisan Cumartesi – Aziziye Kültür Merkz. – TYB Konya Şubesi
-Mişkat-ül Mesabih Dersleri – Prof. Dr. Bilal SAKLAN – 11 Nisan Cumartesi saat 12.00 – İnce Minare
-Camlı köşk söyleşileri – 11 Nisan Cumartesi Saat 13.00 – Zafer camlı köşk
-Şehir Konferansları – Prof. Dr. Mehmet ÇELİK – 16 Nisan Perşembe Saat 20.30 – Mevlana Kültür Merkz.