Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 473 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, olay tarihinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı (HKK) Harekat Merkezi Amiri olan sanık eski kurmay albay Devrim Orhan savunma yaptı.
Suçlamaları kabul etmeyen Orhan, komutanlarının emirlerini yerine getirdiğini, darbe girişimine yönelik bir eylemde bulunmadığını öne sürdü.
Genelkurmay Başkanlığından hava sahasının kapatılması emri geldiğini, daha sonra kırmızı alarma geçildiğini belirten Orhan, bunun üzerine karargahtan ayrılmaktan vazgeçtiğini ifade etti.
Terör saldırısına karşı önlem alındığını düşündüğünü iddia eden Orhan, sanık eski Hava Savunma ve Komuta Kontrol Daire Başkanı tuğgeneral Kemal Mutlum'un, harekat merkezinin dış bağlantısının kesilmesi emrini verdiğini aktardı.
Terörle mücadele kapsamında bu emrin verildiğini, o an için darbeye yönelik bir girişim olabileceğine inanmadığını ifade eden sanık Orhan, "Bu emre saygı duydum." dedi.
Orhan, darbe girişiminin püskürtülmesinden sonra da harekat kontrol merkezinde kalmaya devam ettiğini ve suçsuz olduğunu iddia ederek tahliye talebinde bulundu.
- "Darbeci pozisyonuna koyamadım"
Savunmasının ardından sanık Orhan'ın çapraz sorgusuna geçildi.
Soru üzerine, ilerleyen saatlerde Tümgeneral Cevat Yazgılı'nın bir grup askerle harekat kontrol merkezinin kapısına ateş ettiğini, bu duruma anlam veremediğini dile getiren Orhan, Mutlum'un kontrolün kendisinde olduğunu söylemesi üzerine yaşanılanların üzerinde durmadığını ifade etti.
Mahkeme Başkanı Selfet Giray, sanığa "Yasağa rağmen uçaklar uçuyor, olağan dışı gelişmeler var. Bununla birlikte HKK mensubu askerler karargahta birbirine ateş ediyor. Bu durumda iki şey ortaya çıkıyor, ya ateş edenler ya da ateş edilenler darbecidir. Bunu sorgulamadınız mı?" sorusunu yöneltti.
Yazgılı'nın neden ateş ettiğini sorguladığını ancak ne yapmaya çalıştığı konusunda bir çıkarımda bulanamadığını belirten Orhan, "Bunu hep kendime sordum. Yazgılı ateş ediyor, ne yapmaya çalışıyor? Kemal Mutlum'u darbeci pozisyona koyamadım. Mutlum generalle Yazgılı'nın görüşüp konuyu halledeceklerini düşündüm." cevabını verdi.
Başkan Giray, sanığa, Genelkurmay Başkanlığınca hava sahasının uçuşlara yasaklanmasına rağmen saat 21.00'den sonra uçakların bu emri ihlal etmesi karşısında ne yaptığını sordu.
Orhan, söz konusu saatten sonra yapılan alçak uçuşlara ilişkin bilgi verdiği Mutlum'un konuyla ilgileneceğini söylediğini, Mutlum'un bu şekilde olayın sorumluluğu üstlendiğini ifade etti.
Mahkeme Başkanı Giray'ın, "Uçuş yasağı kapsamından terörle mücadele için Tunceli'ye operasyona giden uçaklar geri çağrılıyor. Mutlum'un da kırmızı alarm verdiğini söylüyorsunuz. 'Dışarıyla bağlantı olmayacak' diyor. Sonra uçuşlar başlıyor. Bir gariplik olduğunu da söylüyorsunuz. Buna rağmen bir durum tespiti yapmadınız mı Ankara üzerindeki uçaklar için?" sorusuna Orhan, "Tespit yapılacak bir durum olmadı." cevabını vermekle yetindi.
Bunun üzerine Giray, "HKK Hareket Kontrol Merkezinin bir varlık sebebi olması gerekiyor. Olağanüstü bir durumda iki general ve altındaki 11 amir hiçbir şey yapmayacak, kimseye bilgi vermeyecek. Bir terör saldırısı varsa, bir savaş olursa her yerden bilgi alması, arı gibi çalışması gerekmiyor mu? Kırmızı alarm verilmiş, çok önemli olaylar oluyor, ülkede de karışıklık var ama hiç kimse hiçbir şey yapmayacak, olacak iş değil." ifadelerini kullanarak sanığın cevabına tepki gösterdi.
Tuğgeneral Sami Özatak'ın karargaha gelerek sanık Mutlum ile görüştüğünü, bir kalkışma olduğunu ancak durumu tam olarak anlamaya çalıştıklarını iddia eden Orhan, darbe girişimini kimin yaptığına ilişkin aralarında değerlendirme yapmadıklarını söyledi.
- Sanık avukatı da tepki gösterdi
Sanık avukatlarından Serdar Öztürk'ün sorusu üzerine, sıkıyönetim emrini gördüğünü ancak yeteri kadar incelemediğini iddia eden Orhan, buna ilişkin amiri olduğu askerlere bilgilendirme yapmadığını açıkladı.
Bu cevap üzerine sanığa tepki gösteren avukat Öztürk, "Darbe girişimi oluyor, bir kurmay subay olarak amirinize buna ilişkin bir açıklama yapmanız gerekmiyor muydu? Kaldı ki onun da gırtlağına kadar darbenin içinde olduğunu düşünüyorum. Akademiyi bitiren bir subay, astlarını toplar 'Arkadaşlar darbe yapılıyor, biz bunun içinde değiliz' diye açıklama yapar." ifadelerini kullandı.
Sanık Orhan'ın avukatının müdahalesinin ardından sorularına devam eden Öztürk, "Personele mail ya da mesaj atılarak darbe girişimine karşı bilgi verilebileceğini söylediniz. Peki, siz personelinize bu şeklide bilgilendirme yaptınız mı?" diye sordu.
Personeline darbe girişimi olduğuna ilişkin bilgilendirme yapmadığını tekrarlayan Orhan, Mutlum'un dışarıyla irtibat kurulmayacağına dair verdiği emri yerine getirdiğini savundu.
Orhan, tutuksuz sanık Yarbay Recep Baykal'ın da "Sanık, 'Evimi dahi aramadım' diyor ancak o gece telefon görüşme kayıtlarına göre inişlerin koordinesini, kapıların açılmasını, nöbetçi personelin telefonlarının yasaklanmasına kadar birçok işi koordine etmişsiniz. Bu sizin göreviniz mi? O gece olağan dışı gelişmeler yaşandı, amir olarak dolaşıyordunuz ortalıkta, bizim saf dışı edilmemize neden izin verdiniz?" sorusuna, "Siz, o gece bunu bana sordunuz mu?" karşılığını verdi.
Tutuklu sanık, eski Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi ve Müşterek Kuvvet Hava Komutanı tuğgeneral Recep Ünal ise Orhan'ın bazı açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını belirterek, "Ben anlayamadım, daha önce kendisini güzelce ikaz ettim. Birleşmiş harekat merkezine yönelik neyin ahkamı kesiyor, oturduğu yerden? Eli kolu bağlanmış ama mesaj çekmiş. Sonra da kalkmış ahkam kesiyor. Elma ile armudu topluyor. Ünal, birilerine karşı personelini koruduysa sen niye personelini koruyamadın?" beyanında bulundu.
- "Generalin tabancasını aldım"
Savunma yapan sanık eski Hava Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sekreterliği İcra Astsubayı Gökmen Tarhan da olay günü birliğinden aranması üzerine görev yerine gittiğini söyledi.
Genelkurmaya saldırı yapıldığı bilgisini aldığını ileri süren Tarhan, Hava Kuvvetlerinde de güvenlik amaçlı tedbirlerin alınması emrinin verildiğini anlattı.
Tümgeneral Yazgılı'ya müdahale ettiği iddialarını kabul etmeyen Tarhan, Yazgılı'nın bu konuyu ilk ifadesinde söylemediğini ancak üçüncü ifadesinde dile getirdiğini belirtti.
Genel sekreterliğe silahla gelen Yazgılı'dan tabancasını aldığını anlatan Tarhan, kanunsuz bir eylemde bulunmadığını iddia etti.
Duruşma sırasında olay tarihindeki telefon görüşmeleri dinletilen Tarhan, darbe girişimi faaliyetlerine destek veren konuşmaların geçtiği görüşmedeki kişinin kendisi olmadığını savundu.