37 yıl olmuş Selçuk Üniversitesi kurulalı…
Öyle zannediyorum ilk defa bu yıl, farklı etkinliklerle kutlanılıyor…
Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hakkı Gökbel, ‘kıvamında’ bir rektörlük yapacağının intibaını eski rektörlere vefa göstererek hissettirdi.
Önceki akşam, eski rektörler için verilen akşam yemeğindeydik…
Hakkı Bey, her zamanki ‘beyefendiliği’ ile masaları tek tek dolaşarak ‘hoş geldiniz’ dedi, bizlerin de kutlama dileklerini ve temennilerini dinledi.
Selçuklu Tıp Fakültesi Dekanı dostumuz Prof. Dr. Oktay Sarı ile de salona girişimizde hasret giderme imkânı bulduk…
Seyit Küçükbezirci ağabeyle yan yana oturduğum için onun hafızasından da ziyadesiyle istifade ettim…
Yemeğin de ikram edildiği Selçuk Üniversitesi Rektörlük binasının zamanında Konya Kız Öğretmen Okulu olarak Türkiye’deki 4 öğretmen okulundan biri olduğunu anlattı.
“Burası benim de okulum” dedi…
Şaşkınlığımı ise “Fark derslerini buradan aldım” diyerek giderdi.
Yemek salonundaki zemini göstererek kıymetinden bahsetti, üstünün örtülüp yenilenmemiş olmasının da memnuniyet verici olduğunu anlattı…
Çok değerliymiş.
***
Rektör Prof. Dr. Hakkı Gökbel, geçmişe vefa hissi uyandıran konuşmasında “37 yıldır bu gelişime ortak olan ve üniversiteye önemli katkılarda bulunan başta rektörlerimiz, akademik ve idari personelimiz, öğrencilerimiz ve Konya halkına teşekkürü bir borç biliyoruz” dedi. Hakkı Bey’den sonra plaket ve ‘köstekli saati’ni almak için davet edilen kurucu rektörlerden Prof. Dr. Mümin Köksoy, kısa bir konuşma yaptı.
Konya’nın da ismini unutmadığı Prof. Dr. Halil Cin’in konuşması ise tam anlamıyla ‘rektörler atışıyor’a çevirdi işi.
Cin, tatlı tatlı eleştirdi… “Hakkı sen bu vefayı gösterdin, ama Süleyman neden böyle bir şey yapmadı” diyerek beklentisini uzun uzun hikâye etti.
Kur’an’dan, Mesnevi’den alıntılar yaptı…
Bu esnada kulağıma eğilen Seyit ağabey, “Burası şark, şarkın vefası olmaz” diyecekti.
***
Halil Cin’in konuşmaları ve eleştiri okları Süleyman Okudan’a yönelik olunca pek tabi ona da cevap hakkı düştü.
Süleyman Hoca da “Dilimiz şişmiş” diyerek televizyon programcılarını aratmayacak özgünlükte hitabetti. “Az olur sayı diye öteledim, böyle bir programı yapmak Hakkı’ya nasipmiş” dedi.
Doğrusu Süleyman Okudan Hoca, kendisi vefaya ihtiyaç duyulacak bir dönem yaşadı…
Onun başına gelenler ‘pişmiş tavuğun’ başına gelmemiştir.
Bunca yaşanmışlığın içinde, eski rektörleri hatırlayamaması, bu programın ona nasip olmaması normal.
Ayrıca Selçuk’u ‘normalleştirme’ süreci de ona nasip oldu.
***
Süleyman Hoca’nın “10 gündür Selçuk Üniversiteliyim” sözlerinden de anladık ki, 10 gün önce Necmettin Erbakan Üniversitesi’nden ayrılarak Selçuk Üniversitesi Selçuklu Tıp Fakültesi Göz Polikliği’ne dâhil olmuş.
Hoca geldikten sonra poliklinik büyümüş, hasta sayısı da artmış…
Bunları duymak gerçekten hoş…
İnşallah Hoca bundan sonra ‘göze gelmez’…