Geçen haftaki köşe yazımda, “Neden Başkanlık” diye sorup cevap aramıştım. Birçok okurum bu yazıma istinaden başkanlık sistemi, eyalet sisteminin yolunu açmayacak mı diye soruyordu.
Bugün aynı konuyu detaylara takılmadan farklı bir pencereden bakarak yazmak ve okurlarımın sordukları sorulara da cevap vermek istiyorum.
Başkanlık sistemini anlamak için bu sistemin inceliklerini öğrenmemiz lazım
Başkanlık sistemi, Yasama, yürütme ve yargı organları arasında kesin bir ayrıma ve dengeye dayanan, yasama ve yargı organlarının demokratik denetimi içinde, yürütmenin iktidar imkânlarını genişleten bir hükümet sistemidir.
Başkanlık sistemi, Başkanlık hükümeti sistemi olarak da adlandırılmaktadır.
Bu tanım çerçevesinde dünyada hepsi birbirinden farklı, kendi tarihi, sosyolojik ve siyasal koşullarının ürünü olan başkanlık rejimleri mevcuttur.
Bütün bu rejimlerin içinde herkes tarafından en başarılı bulunan örnek, ABD başkanlık sistemidir, bu sistemde ülkemiz için uygun değildir.
Başkanlık sisteminin temel unsurlarını hatırlayarak konuya biraz daha açıklık getirmek istiyorum.
Başkan, halk tarafından doğrudan ve dolaylı olarak belirli bir süre için seçilir. Bu süre hiçbir biçimde parlamento tarafından kısaltılamaz ve fesh edilemez.
Kuvvetler ayrılığı kesin bir biçimde uygulanır. Devlet organlarının eşgüdüm içinde aksamadan çalışması için fren ve denge sistemiyle organların yetki ve güç suistimali engellenir..
Hükümet üyeleri başkan tarafından seçilir ve azledilir. Başkan hükümet üyelerinin düşüncelerine uymak zorunda değildir. Hükümet üyeleri yasama organı içinden Başkan tarafından seçilebilir ancak seçildikten sonra yasama organı üyeliklerini sürdüremezler.
Devlet başkanı, hükümet başkanı ayrımı yoktur.
Başkan görevi ile ilgili işlerden dolayı sorumsuzdur.
Başkanlık sisteminin iyi işlemesi için gerekli olduğu ileri sürülen koşullarda şunlardır;
Başkanın yasama organını feshetme yetkisi olmamalıdır.
Başkana yasaları veto edebilme hakkı tanınmalıdır. Başkanın vetosu da yasama organının özel çoğunluğu tarafından aşılabilmelidir.
Başkan yasama organının üyesi olmamalıdır.
Bu bilgilerden sonra tekrar soruyorum;
Neden başkanlık sistemi?
Türkiye Mustafa Kemalin öldüğü 10 Kasım 1938 den AK partinin iktidara geldiği tarihe kadar (2003”e kadar) yaşadığımız bütün sorunların temelinde tek bir gerçek var, “güçsüz hükümetler, kudretsiz Başbakanlar ve karşılarında seçilmemiş kendini ülkenin sahibi zanneden güçlü şer güçler”. Konuya bu gerçek eşliğinde bakınca başkanlık sistemi mutlaka gelmelidir.
Seçilen kim olursa olsun, % 51 ile başa gelecek ve sadece Türk Halkına karşı sorumlu olacak. Seçilen, halkın yarısından fazlasının doğrudan desteğini alacak ve “seçilmemiş şer güç” ne kadar güçlü olursa olsun, başkan daha güçlü olacak! Onun için başkanlık sistemi.
Bu noktada geçmişe dönün bakın; ortalama ömrü 1.5 yıl olan hükümetler ve güçsüz koalisyonların kudretsiz Başbakanlarına hükmeden “seçilmemiş şer güçlerin” olmaması için, başkanlık sistemi.
Gürünen bu gerçekler doğrultusunda Başkanlık Sistemi Türkiye’nin Kurtuluşu ve sistemin garantisi olarak görülmektedir
Eyalet, bölünme ve daha birçok yalan propaganda, bu geçişin-kurtuluşun yolunu kesmek için seçilmemiş şer güçlerin ve seçilmiş güdük muhalefetin son çırpınışıdır.
Cumartesinin sözü: Bazen hak ettiğimiz için bazen de gelecekte sahip olacağımız güzellikler için şimdiki zamanda kaybederiz.