7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinde HDP'ye oy veren seçmenlerin üç ana saikle oy verme davranışını yapılandırdığını değerlendiriyorum.
1. Etnik temelde bir kimliğin izharı,
2. Güvenlik sorunu ve dolayısı ile PKK-HDP özdeşliğinin yarattığı sinerji,
3. AKP karşıtlığı ortak paydasında AKP'ye parlamento çoğunluğunu kaybettirecek en düşük maliyetli seçeneğin HDP olduğu değerlendirmesi ile cemaat, Beyaz Türk, CHP arasında kurulan konsorsiyum,
Bu üç saikin hangi düzeyde etkili olduğu iyi bir alan araştırması ile mümkün. Benim gözlemlerim şu mihvalde;
HDP’nin aldığı %13’ün,
%5-6’sı etnik kimlik izharı nedeni ile HDP’ye oy vermekte,
% 5-6’sı güvenlik sorunu ve PKK-HDP özdeşliğinin ürettiği sinerji nedeni ile HDP'ye oy vermekte, (güvenlik sorununun seçmen davranışına etkileri ile ilgili alan
araştırmalarına dayalı iyi akademik çalışmalar var.)
% 2-3 Cemaat, Beyaz Türk, CHP konsorsiyumuna mensubiyet nedeni ile HDP'ye oy vermektedir.
%2-3 stratejik oy verme yeteneği olan bu konsorsiyum her seçimde farklı bir yüzle karşımıza çıkmaktadır. Nitekim 7 Haziran seçimlerinde de bu konsorsiyum stratejik oy kullanma becerisindeki başarısı ile yönetemeyen demokrasiyi, hükümet çıkaramayan parlamentoyu siyasal sistemimize hediye etmiştir. Stratejik oy kullanma becerisine sahip bu kitle, temsilde adalet ilkesini katlederek sahip olduğu oy gücü ile orantısız abartılı bir güce sahip olmaktadır.
Bu gücün etkinliğini sınırlandırmak ve asgari standartlarını oluşturma çabası içindeki demokrasimizin başına bela olmaktan çıkarmak için Türkiye dar bölge seçim sistemini, parlamentarizmi, hükümet etme biçimlerini, başkanlık sistemini tartışmalı ve kararını bir an önce vermelidir.
Unutmayalım demokrasinin en önemli kuralı her bir oyun eşit değerde olmasıdır ve bu eşitlik yoksa demokrasi de yoktur.