Seçimlerde Esameleri Okunmayanlar...

yazar-45

Malum. 22 Temmuz’da Türkiye’de milletvekili seçimleri yapılacak. Ankara hatta tüm Türkiye seçimlere kilitlenmiş durumda. Siyasi partiler arasında müthiş bir yarış başladı. Peki seçimlere kilitlenen sadece Türkiye’deki Türkler mi? Elbette hayır. Türkiye’deki seçimlere kilitlenmese bile yoğun ilgi gösteren bir kitle de, Avrupa’nın değişik ülkelerinde yaşayan Türklerdir.

Ankara tarafından ihmal edilseler de, unutulsalar da, hesaba katılmasalar da bu insanların Ankara ilgileri, Türkiye’deki seçimlere olan alakaları devam ediyor.

İşte size bir tatil günü Amsterdam’ı ikiye ayıran Noord kanalının kenarındaki Wilhelmina Dok kahvehanesinde iki Türk’ün arasında geçen Türkiye seçimleri konuşmasından örnekler...

Hava yağmurlu. Cam kenarına oturduğum zaman sanki İstanbul boğazında oturuyormuş havasını veren Wihelmina Dok kahvehanesindeyim. Sütlü kahvemi yudumlarken, elimdeki gazeteleri karıştırdığım bir esnada benden iki masa ileride oturanların konuşmalarına ister istemez kulak veriyorum. Sırtı bana dönük olanın Ankaralı olduğunu konuşmalarından anlıyorum. Diğeri de ya Karamanlı ya da Konyalı veya İç Anadolu’dan...

Aralarındaki diyalog oldukca ilginç.

Ankaralı olmayan diyorki: “22 Temmuz seçimlerinde AK Parti tekrar ezici çoğunlukla birinci parti olacak. Őyle gözüküyor ki, halkımız seçimlerde AK Parti’ye yoğun destek vererek demokrasisine biz kez daha sahip çıkacak”.

Ankaralı olana sıra geliyor. “Türkiye’deki son gelişmeleri hüzünle takip ediyoruz. Resmen oyun içinde oyun oynanıyor. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Ayrıca bir başka mesele var. O da bizimle ilgili. Düşünebiliyor musun abi? Herkesin Ankara’da cirit attığı şu günlerde bizim,  yani yurt dışındakilerin hiç bir şekilde gündemde olmaması maalesef beni derinden üzüyor. Gönül isterdi ki AK Parti, diğer siyasi partilere nazaran, Avrupa’dakileri de düşünüp, onların hayallerine kulak verseydi.”

Ankaralı olmayan arkadaşının sözü bitmeden araya giriyor ve şunları söylüyor: “Abi, sen de bilirsin ki, uzun zamandır yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının bulundukları ülkelerde Türkiye’deki seçimlerde artık oy kullanabilecekleri ümidi yaygındı. Bu maalesef bizim bilmediğimiz sebeplerle gerçekleştirilemedi. Sayıları 5 milyona yakın yurt dışında yaşayan Türklerin, artık vatandaş olduklarının şuuruna konsolosluklardaki resmi ilişkilerin dışında da varmak istedikleri apaçık belliydi”.

Ankaralı bu sefer diğerini beklemeden sözü kapıyor ve devam ediyor: “Abi affedersin ama, tabiri caizse adam yerine bile konmadık. 5 milyon vatandaşın temsilcilerinin Ankara’da olmaması ne demek abi? Kaldı ki bizler de, yani Avrupalı Türkler de gerekli altyapı mevcut. Tecrübe, bilgi, Avrupa Birliği ile müzakere sürecinde oynayacağımız önemli rol, bütün bunlar bizde mevcut. Gel gör ki bunları Ankara bir türlü görmüyor. Diğer taraftan Avrupa ülkeleri parlementolarıyla doğrudan ilişkiye geçebilmek için gereken networkümüz de mevcut...”.

Ankaralı olmayan bu sefer sözü alıyor: Bizler yaşadığımız ülkelerde siyasi katılım mücadelesinde bir hayli yol aldık. Son Hollanda milletvekili seçimlerinde Türklerin oyları neredeyse başbakanın hangi partiden olmasını belirler duruma geldi. Desteklediğimiz siyasi parti meclise beklenmedik sandalye ile girdi. Artık Avrupa ülkelerindeki siyasi partiler Türkleri seçimler esnasında ve sonrasında hesaba katmaktalar. Aynı jesti Ankara’dan görememek ne acı, değil mi abi?...”.

Artık kaç kahve içtiğimi bile hatırlamaz oldum. Pür dikkat bu iki vatandaşımızın arasında geçen siyasi yorumları dinliyorum. İkinci ve üçüncü kahveleri içerken yan masadaki vatandaşlarımızın konuşmaları devam etti. Aklımda kalan bir kaç satır aynen şöyleydi...

Sırtı benden tarafta olan vatandaşımız diyordu ki: Abi bir diğer önemli nokta da 22 Temmuz’un, yani seçim gününün tatil dönemine denk geliyor olmasıdır. Bu ne demek? Çok büyük bir seçmen kitlesinin Türkiye’ye gelmesi ve sınırlarda oy kullanması demektir. Siyasi partiler bu şansı neden kullanmıyorlar anlamak zor. Hele hele seçimlerde Avrupa’daki Türk vatandaşlarının arasından aday göstermeleri tatilcilerin dikkatini ve beğenisini kazanırdı. Onlara bu bir jest olurdu. Hangi parti bu jesti yapsaydı emin ol abi, kazanırdı...”.

Diğeri hem sigarasını yaktı hem de önündeki çaydan bir yudum aldı. Herhalde benim aralarında geçen konuşmaya kulak verdiğimin biraz farkına vardı.

“Abi sen ne adayından bahsediyorsun? Ne jestinden bahsediyorsun? Adamların böyle bir dertleri yok. Sen, yurt dışındaki Türkler olarak Ankara’nın gündeminde bile yoksun. Senin ve bizlerin oralarda esamesi bile okunmuyor. Kalkmışsın şu parti kazanırdı bu parti kazanırdı diyorsun...”

Amsterdam Noord kanalının kenarında yapılan bu diyolog her ne kadar sessiz olsa da, bir gün Ankara’nın bu konuşmaya kulak vereceğini düşünüyorum. Seçimlerin ülkemize hayırlar getirmesini temenni ederken bugün esameleri okunmayanların, yarınlarda gündeme nasıl geleceklerini kendilerinin tayin etmesini dilerim...

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.