ANKARA (AA) - Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Var olan şehir hastanelerimizi yeni dönemde üniversitelerimize açmak istiyoruz. Bugüne kadar tek üniversite ile yapıldı, bundan sonraki süreçte birden fazla üniversite ile iş birliği, birliktelik protokolleri yapabilmenin önü açılacak." dedi.
Koca, düzenlediği basın toplantısında, "e-Nabız"ın veri sistemiyle ilgili bilgi vererek, herkesin tüm sağlıkla ilgili bilgilerinin burada yer aldığını söyledi.
Bunun daha da geliştirilmesini istediklerini dile getiren Koca, "Özellikle son dönemlerde MR ve tomografi özelinde, SGK ödemesi tahakkuk etmeden doğruluğunu teyit etmek üzere bir ay önce başladığımız bir uygulama oldu. Bu uygulamada görüntü paylaşımı yapılarak tekrarların önüne geçmek istedik. Sadece görüntü paylaşımıyla yüzde 20'ye yakın talebin azaldığını gördük." diye konuştu.
Koca, bu süreçte, MR'ın veya tomografinin hangi standartlarda çekilmesi gerektiği, bu standartlar doğrultusunda bunun uygun olup olmadığının kontrolüne daha geçilmediğini ifade ederek, ileriki günlerde ayrı bir kontrol mekanizmasının devreye gireceğini anlattı.
"e-Nabız sistemi, akılcı ilaç uygulamasında olduğu gibi benzer şekilde akılcı tetkik, görüntüleme, hatta tedavi ve ameliyat dahil olmak üzere bize önemli bir zemin oluşturucak." diyen Koca, şunları kaydetti:
"Hangi standartlarda, hangi durumlarda hangi tetkiklerin istenebileceği, hangi tedavi veya müdahalenin yapılabileceği noktasında da önümüzdeki dönemde e-Nabız üzerinden akılcı yaklaşımlarımız olacak. Özel, kamu ve üniversiteler dahil olmak üzere bize toplam yıllık maliyeti 1,7 milyar lira, gerisini siz hesaplayın."
- Şiddetin önlenmesine yönelik kanuni düzenleme
Koca, TBMM Genel Kurulunda kabul edilen "Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve KHK'lerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un ilk 22 maddesini kapsayan birinci bölümünde öne çıkan başlıklar hakkında da bilgi verdi.
Düzenlemede, kamuoyunda gündeme gelenler kadar gündeme gelmeyen ancak çok önem taşıyan maddeler de bulunduğuna dikkati çeken Koca, sağlık çalışanlarına yönelik şiddet konusunun çok fazla ele alındığını söyledi.
Şiddetin hiç kimse için kabul edilebilir bir durum olmadığının altını çizen Koca, bu noktada gelinen zeminin de düşünülerek hareket edilmesi gerektiğini ifade etti.
Koca, "Burada, güvenli bir hizmet ortamı ve özellikle güçlü hekim-hasta ilişkisi geliştirilmesini önemsiyoruz. Öncelikle hekimin veya sağlık çalışanlarının güvenli bir ortamda bu hizmeti verebilmelerini sağlamak, hasta boyutuyla da güvenilir sağlık hizmeti alabilirliğini sağlamak olmalıdır." dedi.
Düzenlemeyi değerlendiren Bakan Koca, "Bu çerçevede öncelikle şiddet olayında, şikayete gerek kalmadan, konunun kamu davası gibi görülerek failin mutlak yakalanabilir olmasını önemsiyoruz. Failin karakoldan serbest bırakılması değil cumhuriyet savcısı ve başsavcılığı tarafından dosyanın tekemmül etmesiyle işlemin neticelendirilmesini düzenledik." bilgisini aktardı.
Sağlık çalışanlarına şiddetin çok yoğun olduğunu vurgulayan Koca, sözlerine şöyle devam etti:
"Ortalama günde 10-11 fiziksel şiddetin, 3 katı kadar da tehdit ve benzeri sözel şiddetin yaşandığı bir kesimden bahsediyoruz. Bundan sonra sadece sağlık çalışanlarına değil genel şiddet, hırsızlık, gasp gibi suçlarla ilgili genel bir düzenlemenin de yapılması gerektiğini düşünüyoruz."
- "Terörden hüküm giymiş kişiler mesleğini icra edemez"
Bakan Koca, Mecliste kabul edilen düzenlemenin 5. maddesine ilişkin değerlendirmede bulunurken, yürürlükteki kanuna göre, temelde devlet hizmeti yükümlülüğü yapılmadan mesleğin icra edilemediğini anımsattı.
Devlet hizmeti yükümlülüğü sebebiyle kura çeken hekimlere, memuriyete atanmadan önce güvenlik soruşturması yapılmasının zorunlu olduğuna işaret eden Koca, şunları kaydetti:
"Bu güvenlik soruşturması sebebiyle sizin güvenlik açısından belirlenen komisyonun rahat görmediği, güvenlik açısından sorunlu olduğunu düşündüğünüz kişiler olmakta. O durumda diplomayı da veremediğiniz için mecburi hizmete de gönderemediğiniz için uygulamada bir yaklaşım gösterilmesi gerektiği ortadaydı. Bununla ilgili de ön planda şöyle bir düzenlemeye gidildi, güvenlik soruşturmaları olumlu neticelenmeyen kişiler, mecburi hizmet ortalama süresi olan 450 gün süresince bekleyecek. Bu süreçte mahkemeye de gidebilirler, burada hukukun yolu açık."
Bakan Koca, "ByLock veya terörden tek bir gün dahi hüküm giymiş kişiler mesleğini icra edemez. Bu onlarla ilgili bir düzenleme değil, bu güvenlik açısından gönderemediğimiz kişilerle ilgili bir durumdur." dedi.
Bunun dışında herhangi bir sağlık kuruluşunda çalışıp çalışamama durumuna ilişkin de açıklamada bulunan Koca, "Bu, zaten kanunla düzeltilmesi gereken bir durum değil, idari bir konu. Bu diplomaların ne zaman hangi şartlarda nasıl verilmesi gerektiğiyle ilgili bir yaklaşımdı, bundan öte bir durum da değildir." diye konuştu.
- "Eğitimi performansa bağlıyoruz"
Koca, üniversiteler ile yapılacak iş birliğine ilişkin düzenlemelerin çok önemli olduğunun altını çizerek Bakanlığın 21 üniversite ile iş birliği ve birlikte kullanım protokolü bulunduğunu hatırlattı.
Marmara ve Yıldırım Beyazıt gibi 21 üniversite ile iş birliği protokolü bulunduğuna değinen Koca, şunları söyledi:
"Bu 21 üniversitenin hastanesi, Sağlık Bakanlığının eğitim-araştırma hastaneleri aynı zamanda. Bundan böyle üniversiteler ile iş birliği olan eğitim araştırma hastanelerimizde, üniversitenin var olan kadrosuyla, personeliyle, ayrıca eğitim nitelikleri ve eğitim dahil olmak üzere, performansı belirleyip yeni dönemde sözleşmeye geçiyoruz. Bu düzenlemeyi en geç 3 ay içerisinde hayata geçiriyoruz. Yeni dönemde üniversiteler ile iş birliği protokolü olan eğitim araştırma hastanelerinde asgari yapılması gereken eğitim katkısını ve bunun üzerindeki patent, TÜBİTAK projesi gibi katkıları performansa bağlayan bir sözleşme dönemine girildi. Bundan böyle iş birliği içinde olduğumuz üniversitelerin öğretim üyelerini, öğretim elemanlarını eğitime katkısıyla performansa bağlayacağız. Yani yaptığı yayın, patenti, proje önemli olacak ve bu sözleşmeye bağlanacak."
Bakan Koca, bunun öğretim üyesinin akademik olarak yükselmesini de kolaylaştıracağının vurgulayarak, "Eğitimi performansa bağlıyoruz, ilave ücrete bağlıyoruz." diye konuştu.
Eğitimin dışında kalan durumlarda, bir performans değişikliğinin söz konusu olmadığını da belirten Koca, "Diğerlerinin etkileneceği bir uygulama yapmak istemiyoruz. Biz, eğitimi performansa uygulayan bir yaklaşım içinde olacağız." dedi.
Bakan Koca, performans uygulamasının da bazı kriterlere bağlı olacağını bildirdi.
- Şehir hastaneleri
Bundan böyle sadece bir üniversite ile iş birliği içinde olunmayacağına işaret eden Koca, şunları anlattı:
"Diyelim ki Bilkent Şehir Hastanesi devreye girdiğinde, 3 bin 800'e yakın yatağı olan bu yapının bir üniversite ile iş birliğiyle sürdürülebilirliği kolay olmayabilir. Bundan böyle birden fazla üniversiteyle hastanelerin iş birliği yapmasının da önü açılacak. Bu iş birliği, örneğin Yıldırım Beyazıt, Sağlık Bilimleri, Hacettepe, Ankara Tıp veya Gazi Tıp ile olabilir. Biz, var olan şehir hastanelerimizi yeni dönemde üniversitelerimize açmak isiyoruz. Bugüne kadar tek üniversite ile yapıldı, bundan sonraki süreçte birden fazla üniversite ile iş birliği, birliktelik protokolleri yapabilmenin önü açılacak."
Bu iş birliğinin ayrıntılarına değinen Koca, "Buralarda ameliyat yapabilirler veya beyin cerrahisi kliniği diyelim, Ankara Tıp'ın veya Hacettepe Tıp'ın iş birliği ile yürüyebilir anlamında söylüyorum. Birden çok üniversiteyi şehir hastanelerinde görmek mümkün olacak. Hangi üniversite hangi alanda daha ön planda ise o üniversite ile iş birliği protokolü yapıp birlikte kullanım sağlanabilir imkanı oluşturulacak." diye konuştu.
- "Toplu alıma geçtik"
Fahrettin Koca, piyasada bulunmayan ilaçlar konusunun çok gündem olduğunu anımsatarak, hiçbir hastanın ilaçsız bırakılmaması gerektiğinin altını çizdi.
Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar kapsamlı bir geri ödeme sisteminin söz konusu olmadığına dikkati çeken Koca, şöyle devam etti:
"İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumundan ruhsat almış olan her ilacın mutlak SGK tarafından ödenebilirliği sağlanıyor. Bunun dışında ruhsatlı olmayıp daha çok herhangi bir çalışma sonrası literatürde geçen kanıta dayalı denilen ama ruhsatı alınmamış olan fakat yurt dışında olup hala rutin kullanıma girmeyen ilaçları bile ilgili hekim 'fayda görebilir' diye yazdığında bunu da geri ödeme sistemi olan SGK ödüyor."
Ruhsatlı hiçbir ilacın geri ödemeden çıkarılmadığını, dolardaki dalgalanmayla bu durumu fırsata çevirmek isteyenler olduğunu anlatan Koca, şunları kaydetti:
"Bugüne kadar kamu olarak yapılan ihalelerde birtakım ilaç ve malzemeleri ihalede SUT fiyatının üzerinde olma durumunda bile satın alır olduk. Bu 'SUT fiyatının üzerinde, biz bunu ödemiyoruz, almıyoruz' yapmadık. Üniversitelerin bütçeleri bizden ayrı, kendi özel bütçeleri var. Bu anlamda yer yer sorunlar olduğunu gördük. Bu çerçevede, o üniversitelerimizi bizzat arayarak ve hatta yeni dönemde SGK ile protokol imzalayarak üniversitelerimizin satın almakta güçlük çektiği veya kendi ölçeklerinde daha az aldıkları için uygun rakamın tespit edilemediği ama bizim bütün kamu olarak toplu alımla daha uygun temin edebildiğimizi bilerek, bu anlamda talepleri olursa bu taleplerin Sağlık Bakanlığınca karşılanacağını belirttik. Bunun örneklerinden birini de geçen hafta sağlamış olduk."
(Bitti)