Şehitler bizden ne bekler?
Son yıllarda, köklerimizle irtibat kuma adına Çanakkale, Sarıkamış, Yemen ve diğer şehitlerimiz sıkça anılır oldu. Bu son derece güzel ve anlamlı bir şeydir. Ancak bu vesileyle yapılan programların içeriğini konuşmak, masaya yatırıp, akl-i selîm süzgecinden geçirmek zorundayız.
Şöyle ki: Şehitler haftası adına yapılan konserler, oyun ve eğlenceler başta olmak üzere diğer etkinlikler yapılmakta, bu etkinliklerde şehadet ruhu ile bağdaşmayan şarkı, türkü ve diğer folklorik etkinliklere rastlanabilmektedir.
Doğru tespitler yapabilmek için önce şu soruya cevap aramamız gerekir?
Şehitler bizden ne bekler?
Her şeyden önce şu gerçeğin altını çizmemiz gerekir: Şehitlik, dinî bir kavramdır. Şehidin tanımını din belirler. Herkese göre değil, dine göre şehit tanımı yapılmalıdır. Dine göre, şehit, Allah yolunda, değerleri uğruna canını veren ve bu şekilde ölmemenin çaresini bulan kimsedir. Bir kere inanmayan kimseler için şehitlik söz konusu olamaz. Peygamberimiz, kahramanlık gösterisi için, gösteriş için, ganimet/dünyalık kazanma uğruna can verenlerin şehit olamayacağını açıkça beyan etmiştir. O halde önce şehit ruhunu kavramak gerekir.
İkinci olarak o ruhu yaşamak ve yaşatmak gerekir. Bu konuda bir hadiste şöyle buyurulur: Allah’tan içtenlikle şehit olmayı isteyen kimse, yatağında ölse bile şehitlik makamına erişir. Bu hadis, şehadet ruhunu yaşama adına çok önemli bir beyandır. Buna göre Müslüman, her zaman Allah yolunda olan ve o yolda gerektiğinde malından ve canından geçebilen kimsedir.
Şehadet ruhunu yaşatmak ise, şehitlerin uğruna can verdikleri değerleri yaşatmakla mümkündür. Şehitlerin o mübarek değerlerini müze vitrinlerine koymakla, o değerleri yürürlükten kaldırmakla, o değerleri yaşatmak isteyenlere hayat hakkı tanımamakla, o değerlere düşman olmakla, onlara kin duymakla şehadet ruhu yaşatılamaz. Bu anlayışlardan kurtulamayanların şehitleri anması, rol yapmaktan öteye geçmeyecektir.
Son olarak şehitler bizden dua beklerler. Şehadet programları Kur’ân sedaları ve şehitlere edilen dualarla taçlanmıyorsa bu etkinliklerde çok önemli bir eksiklik var demektir. Tabi ki bu durum bizleri, şehitlik etkinliklerinin Kur’ân ve dua ruhuna aykırı şekilde yapılmaması sonucuna götürecektir.
Şimdi tekrar soralım:
Biz şehitlerin nesi oluyoruz ve onlara ne kadar benziyor, onların ruhunu ne kadar yaşatıyoruz? Sahi şehitler bizden ne bekliyor?