Ateş düştüğü yeri yakıyor... Dayım elli yıl önce şehit olmuştu. Büyüklerim elli yıl her gün ağladılar. Rahmetli anneannem, Ölüm döşeğinde;‘şehidim, şehidim’ diyerek son nefesini vermişti
Eledim Eledim Höllük Eledim
Aynalı Beşikte Canan Bebek Beledim.
Büyüttüm Besledim Asker Eyledim,
Gitti De Gelmedi Canan Buna Ne Çare,
Yandı Ciğerim De Canan Buna Ne Çare.
Bir Güzel Simâdır Aklımı Alan,
Aşkın Sevdasını Canan Sineme Saran.
Bizi Kınamasın Ehl-i Dil Olan.
Gitti De Gelmedi Canan Buna Ne Çare,
Yandı Ciğerim De Canan Buna Ne Çare. (Erzurum-Muharrem Akkuş-Yücel Paşmakçı)
HÖLLÜK: Anadolu'da eskiden alüvyonların getirdiği sedimanter bir çeşit toprak olan höllük, sadece alt bezi tutmak amacıyla kullanılmaz, ısıtılarak kullanıldığından çocuğu sıcak tutmaya da yarardı.
Ehl-i dil: (Ehl-i kalb) Kalbi uyanık, basireti ziyade olan. Gönül ehli. Maneviyata çok kıymet veren, kalben Cenab-ı Hakk'a çok yakınlık hissedip çok hikmetlerden anlayan zat.
Allah (cc) yolunda hayatını feda eden kimseye şehit denir. Bu kimselere şehit denmesi ya cennete gideceklerine şehadet edildiği, yahut vefat anında bir kısım rahmet meleklerinin hazır bulunup şehadet ettiği, yahut da o kişi kendisi Cenab-ı Hakk’ın huzurunda olduğu halde rızıklandırılacağı içindir.(Müslim)
Bu topraklar için, 1.Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı, Çanakkale Savaşı’nda yüzbinlerce şehit verdik. Bu savaşlarda şehit i olmayan aile yoktur.
1960-80 arası sağ-sol teröründe, 1983’den bugüne kadar PKK ile yapılan mücadelede, vatanın bölünmezliği, halkının güvenliği için onbinlerce asker ve polisimizi şehit verdik. Son altı ay içerisinde binlerce güvenlik görevlisi de yaralandı.
PKK ile yapılan çatışmalar sonucu şehit olan kardeşlerimiz, düzenlenen devlet töreniyle ebediyete uğurlanmaktadır. Bu törenlerde, Devlet yetkililerimiz, TSK, Emniyet, kurumlar, siyasi partiler ve halkımız üzerine düşen görevi yapmaktadır. Ya sonra.
Ateş düştüğü yeri yakıyor. Acılar paylaştıkça azalır, sevinçler paylaştıkça artar. Şehit ailelerini, yaralanmış görevlilerimizin ailelerini ve yakınlarını unutmamak ve onları yalnız bırakmamak gerekir. Onlar şehitlerini hiç unutmazlar. Halk olarak, mahalle halkı, komşuları, çevresi ve akrabaları olarak onları sık ziyaret etmeliyiz.
Geçenlerde, Güneydoğu da yaralanmış iki polisimizin ailesini ziyarete gitmiştim. Dış kapısından girdiğim sitede oturanlardan bir kaçının zilini çaldım ve yaralı polisimizin kaldığı daireyi sordum, bilen çıkmadı. Biz duymadık dediler. Bu durum, komşularınca ziyaret edilmeyen, vatanı için yaralanmış kardeşimizi ve ailesini üzmez mi?
Yitik şehirlerin yitik insanları olduk. Hassasiyetimiz azaldı, duygularımız körertildi. Gereksiz işlerle meşgul olurken, önemli görevlerimizi ihmal eder duruma geldik. Kafalarımız, beynimiz, aklımız, kalbimiz, uzuvlarımız uyuşturulmuş, bağlanmış, hapsedilmiş.
Ateş düştüğü yeri yakıyor. Şehitlerimizin, yaralılarımızın, annesi, babası, kardeşlerini, evlatlarını, yakınlarını hiç aklımızdan çıkarmayalım, empati yapalım. Onlar, halkımızın kendilerinin ziyaret etmesini, hatırlarının sorulması, acılarının paylaşılmasını her zaman umar ve beklerler. Bu görevimizi ihmal etmemeliyiz.
Ateş düştüğü yeri yakıyor...Tüm şehitlerimize rahmet, yaralılarımıza acil şifalar dilerim. Yakınlarına sabır ve metanet dilerim. Başımız ve Vatan sağ olsun.
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın.