Hiç düşündünüz mü gözlerinizin görmediğini, doğadaki bin bir rengi keşfedemediğinizi ya da hiç yürüyemediğinizi, koşamadığınızı?
Hiç düşündünüz mü gönlünüzce, fikirlerinizi ifade edemediğinizi, tek başına yemek yiyemediğinizi; birbirinden güzel türküleri, şarkıları dinleyemediğinizi, sevdiklerinizin sesini duyamadığınızı?
İyi bilin ki engelliler bu sorunları 24 saat, 4 mevsim, 365 gün yaşıyorlar, tüm bu zorluklar yetmezmiş gibi bir de toplumda ikinci plana atılıyorlar, yıllarca yeni tasarılar çıkıyor, düzelecek deniyor, ancak engelli vatandaşlarımız için ne yazık ki sorunlar devam ediyor.
Bu hükümet, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Engelliler Yasası'nı çıkartarak bir ilke imza attı. Ama, hala yasanın uygulama talimatları niteliğindeki yönetmelikler hazırlanmadı. Yıllardır engelli dostları, kalem erbabı yazar çizer. Önce bürokratların kafalarındaki engeller düzelmeli diye. Tablo ortada... Eski hamam, eski tas. Vurdumduymazlık devam ediyor. Halbuki herkes bir gün engelli olabiliriz diye düşünse, nasıl da kolay çözülür tüm sorunlar...
Önümüzde 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü geliyor. Bu günde, herkes ülke genelindeki sayıları 7 milyona yaklaşan engellilere şirin gözükebilmek için yazılı ve görsel medyayı parsellemeye çalışacak. Yapay nutuklar atacak. Engellilere ve yakınlarına vıcık vıcık yağ çekilecek. Sonra, sorunlar, çileler, ahlar ve acılar yine unutulacak. Bir sonraki 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü'ne kadar.
Aralarında benim de bulunduğum özürlüler kimseden sadaka istemiyoruz. Sadece ve sadece Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'ndan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Ana Muhalefet Lideri Deniz Baykal'ın ve TBMM'yi oluşturan tüm milletvekillerinin desteğiyle çıkan Engelliler Yasası'ndan, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nden ve yasa hükmündeki uluslararası sözleşmelerden doğan haklarımızın hayata geçirilmesini istiyoruz.
Ak ve aydınlık günler oluşturabilmek için gece gündüz çalışan sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatlarıyla 2005 yılı, "Engelliler İstihdam Yılı" ilan edilmişti. Bu proje bir genelgeyle tüm devlet kurumlarına bildirilmişti. Projenin özetinde engelli istihdamı için kadrolar genişletilecek, dereceler değiştirelecek ve yeni engellilere istihdam olanakları sağlanacaktı? Acaba kaç engelli insanca yaşayabileceği bir işe, ekmeğe kavuşturuldu? Biz sonucun nasıl olduğunu iyi biliyoruz. Ama, kamuoyu bilmiyor. Bürokrasideki hantallık iyice dibe vurdu.
"Şehr-i Konya"yı yönetenler, özellikle seçilmişler, sorumluk belgelerini ve seçim beyannamelerini bir kez daha gözden geçirmeli. Meram Belediye Başkanı Refik Tuzcuoğlu'nun hizmete açtığı "Engelsiz Parkı" için kendisine şükran borcumuz var. Bu duygumuzu kayıtlara geçirmezsek rahatsız oluruz. Ya Selçuklu Belediyesi ne yaptı? Kendi hizmet binasına bir engelli rahat çıkabiliyor mu? Sayın Adem Esen (gözlük kullandığı için kendisi de engelliler arasında sayılır. Merak ederse yönetmelikleri tarar, bilgilenir) belediye meclisinde engellileri temsil eden sayın Hasan Basri Sayı'ya Sille'de bir sohbette hakarete varan cümleleri niye kullandı? Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Tahir Akyürek'in yapacağı hizmetler çoğu projede olduğu gibi plancı brütüsleri (!) tarafından yine engelleniyor. Karatay Belediye Başkanı sayın Mehmet Hançerli'den de duyarlılığını hizmetlerinde görmek istiyoruz. Selçuklu Belediyesi hizmet mahalli için yaptığımız eleştiri Karatay'ı da kapsıyor.
Zaman zaman yazdık. Unutanlar için yine tekrarlamak istiyoruz. Bu şehrin nüfusunun yüzde 13.4'ü engelli. Yazı tasarrufu için tam sayıyı yazmıyoruz. İster çarpın, ister bölün veya çıkarın, sonucu siz bulun... Ve, unutmayın. Engelliler vaatlerinizi biliyor, hizmetlerinizi izliyor (!), takip ediyor. Sayılı günler bittiği zaman sandıklarda hizmet üretenlerle ve üretmeyenlerle hesaplaşmaya hazırlanıyor. AK Parti kadrolarında kimse engellilere yapılacak hizmete karşı çıkmıyor. "Şehr-i Konya"nın kaldırımlarındaki beton engellerin acılarından bihaber olan yüksek rütbeli plancılar (!), güzellik adına metal engellerle çileli insanları inletmeye devam ediyor. Neymiş efendim, kaldırımlar park yerine dönmüşmüş. Sahi, zabıtalarınız ne iş yapıyor? Yazsınlar cezayı, meclislerde bu cezalara rücu yolunu kapatın, bakalım böyle fotoğraflar kalır mı? Kalmaz. Bir iki hafta içerisinde "Şehr-i Konya"nın güzellikleri doktora tezlerine konu olur. Ama, amaç üzüm yemek olmalı, bağcıyı, pardon engelliyi dövmek olmamalı.
HAMİŞ: Bu yazıyı okuyacak bürokrat ve meslektaşlarımızdan (!) bazıları ekmek teknemizle ilgili sert önlemler aldırtmak isteyebilir. Şahsımızı tanıyanlar iyi bilir ki, yaşam boyu hesabını veremeyeceğim hiç bir işe imza atmadım. Hattımı da, haddimi de iyi bilirim. Zaten yazarlıktan sıkıldım. Sağlık sorunları ve hırsız kalemşorlar yüzünden hızlı hareket edemiyorum. Ama yine de tavsiyelerini emir kabul ettiğim bazı büyüklerim sayesinde ayakta duruyorum. Benim tanıdığım, beni tanıyan malum kişiler (!) fakiri, matbuatta ve muhaberatta aktifleştirecek eylemlerden ve söylemlerden uzak dursun... Kalbimin çalışan yüzde 45'lik bölümüyle (yüzde 55'i çalışmıyor) hepinize selamlarımı ve saygılarımı sunarım. 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü, lütfen siz de çevrenizdeki engellilere yardım elinizi uzatın, balık tutmayı öğretin. Unutmayın bir gün sizin ya da bir yakınınızın da engelli olmayacağının garantisi yok. Sorunların sizden uzak olması, sizi tepkisiz yapmasın. Bakın, görün ve yardım edin.