Saygı değer okuyucularım, bugün köşemde otuz bir yıllık görev sürem boyunca derslerine girdiğim öğrencilerimden birine ait muazzam bir yazı var. Bir eğitimciye verilecek en güzel hediye bu olsa gerek.
Ne mutlu bana ki, kendilerine gıpta ettiğim, hayran olduğum ve beni fersah fersah geçtiklerine inandığım öğrencilerim var.
Her biri benim için pırlanta değerinde olan sevgili öğrencilerim; yüreğinize, elinize, kaleminize sağlık...
Okan Dalkıran
NEÜ Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi
Matematik Öğretmenliği
Emanet
Millet olma sebebimiz Türkçe. Engizisyon mahkemelerinde yargılanmış, giyotinlerle sarsılan, sendeleyen bir dil. Millet olma bilincimizin yegâne varlık kaynağı Türkçe.
Etiyle, kemiğiyle dil denen uzuvda can bulan Türkçe. Orhun’dan, Altaylardan ve Tuna’dan beslenen, hayat bulan Türkçe.
Unutmamalı! Seni konuşmaktan utananlara inat, ağızlarda ıslatılan iki hece: Türkçe. Unutmamalı! İlk aşk, ağabeyimin şehit oluşu üzerine yakılan ağıt, dünyaya ilk haykırış: Türkçe.
Türkçe: Karacaoğlan’da aşk… Veysel’de göz… Dadaloğlu’nda isyan… Köroğlu’nda destan… Hoca Nasrettin’de keskin zekâ… Korkut Ata’da öğüt… Ses bayraktarları, heybenizde Türkçeye de yer var mı?
Türkçe, zemzem misali yudum yudum kanılmalı. Yunus’un terkisindeki katıksız aş gibi olmalı. İnsan, önce sevmeli.
Dil hassasiyeti ailede başlar. Dedim ya, ağızdan çıkan ilk söz: Türkçe. Bu dili; Allah’ın emri, O’nun peygamberinin kavli gibi helâl bilmeli. Irz, namus gibi gözetmeli, kollamalı.
Gurbette sıla, tabiatta böcek ve hayatta gözümüz, kulağımız görmeli. Onu atalarımızın, ulularımızın emaneti bilmeli, yarınların mirası saymalı.
Dağıstan’da acı, Karabağ’da ıstırabın sesi ve gönül ateşi… Hatırlamalı! Tüm bunları hatırlamalı. Biz Türkçe sevdalıları, onu ağızlarda sakız olsun diye sevmedik. Gazeteler, onun ölüm haberini yazmamalı.
İnsanlarımız, onu hor görmemeli. O garip, o yetim, biz onsuz öksüzüz. Durmak zamanı değil, dört elle umuda sarılma ve yaşayan Türkçeye kanat çırpma zamanı.
Hangi dilde var, “ana” kelimesinin sıcaklığı? Anamız bilmeli. Karlı dağlar aşmalı, koşmalı, yorulmalı onun yolunda. Kurtuluş: Büyük ve güçlü Türkiye’nin hayali onda.
Sırası değil, onu başka dillerin boyunduruğuna almanın. Sırası değil, taklitvari tavırların… Onu rahmet bilmeli. Kıskanmayacağım, onu herkes sevsin. O, hepimize yeter kuşkusuz…
Sırasıdır, onu diriltmenin ve yüceltmenin. Sıradır, onun sancağını ağızlarda gururla taşımanın. Artık; bülbül koksun, burcu koksun Türkçemiz. Sevilmeli, çünkü o sevilmeye değer. Her şeyi başaracak fikir hareketi onda. Her şeyimiz Türkçe… Selâm olsun ses bayraktarlarına… “Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir. / Gün doğmuş, gün batmış ebed bizimdir.”