Dini bayramlarımızdan Ramazan bayramını hep birlikte idrak etmenin mutluluğunu yaşadık. Kimine göre tatil kimine göre şeker bayramı. Kim ne derse desin her yönüyle güzeldir bayramlar.
Hani derler ya “Nerde eski bayramlar”.Hakikaten de öyle. Şimdi, çeşitli yaş grupları hep kendi zamanındaki bayramları arar durur.
Günümüz çocuklarına sorduğumuzda onlar içinde bayram çok farklı şeyler ifade eder. Özellikle Büyükşehirler de apartman hayatı bayramları daha monoton kılar.
Bayram sabahı her şey çok güzeldir. Bayram namazına kalkmanın tatlı telaşı, yepyeni elbisenin özenle giyilmesi hep alışık olduğumuz manzaralardır. Yaşanan ve yaşanacak olan tatlı telaşlardandır. Bayramda, yıllardır görüşmeyenler sıkı sıkıya sarılıp hasret giderdiler. Çocukluk yıllarındaki anılarını tazelediler. Nasıl şeker topladıklarını, el öpüp aldıkları birkaç kuruşu nasıl harcadıklarını anlattılar.
Artık bizde orta yaş gurubuna dahil olduk. Çocukluğumda, bayramları doyasıya yaşayanlardanım. Arife günü aldığım yeni ayakkabılarım ile sabaha kadar uyuduğumu hiç unutmam.
Sabah erkenden kalkar yeni elbiselerimi giyer, mahallede şeker toplamaya çıkardık. Bu arada sık sık eve gelir rahmetli dedemi ziyarete gelenlerin elini öpüp, harçlık kopartmanın yolunu arardım. Daha sonra bir kaç arkadaş ile o sokak senin bu sokak benim elimizdeki naylon poşetleri şeker ile doldurup eve boşaltır tekrar yola koyulurduk.
Hiç unutmam rahmetli Kamile ninemiz vardı. Evi, evimizin hemen yanındaydı. Bir gün bayram şekeri almaya vardım. “Elini öpeyim” diye bağırmama rağmen bir türlü çıkmadı. Çocuk olmama rağmen kızmaya başladım. O anda odadan çıkıp bize şekerlerimizi verdi. Tam ayrılacakken Kamile ninenin elindeki şeker tabağına vurup, tabak ve şekerler havada uçuşmuştu. O andan çocuk olmam nedeniyle büyük mutluluk hissettim. Kamile ninenin bağırmalarına aldırış etmeden havada uçan şekerleri kapıp yola devam etmiştim.
Sözün özü her geçen gün geride bıraktığımız bayramları özlüyor ve arıyoruz. Türk milleti olarak barış ve huzur içersinde nice bayramlar diliyorum.
HADİ ORDAN
Bayram öncesi 15 askerimizin “Onun bunun çocukları” tarafından şehit edilmesi hepimizin sinirlerini bozdu, milyonları gözyaşına boğdu. Milyonlar “Bir kaç çapulcuya haddini neden bildirmiyoruz” diye sordu kendi kendine. Sonra “Ermeni soykırımı” iddiası atıldı. Kafalarımız iyice allak bullak oldu.
Bize çamur atanlar şöyle yüzkarası tarihlerine iyi bakmalılar.
ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi “Ermeni soykırımı”nı kabul etmekle acaba geçmişte yaşadıkları ve hala yaşattıkları insanlık dışı olayları ört bas mı edecekler?
1915 yıllarda yaşanan olaylarını bugün önümüze getiren ABD acaba kendi kirli geçmişini hiç düşünmüyor mu? Milyonlarca Kızılderililiyi katleden Amerika için fazla uzağa gitmeye gerek yok.”Demokrasi” getirme bahanesi ile 2003’te Irak’ı işgal edip 4 yılda 1 milyon 200 bin sivili öldüren bu Amerika’dır. Bu arakam 800 bin kişinin öldüğü raunda soykırımından çok daha fazla idi.
Amerikanın yaptıkları karşısında acaba soykırımı kim yaptı sorusu aklımıza geliyor?
Iraktaki Amerikan vahşeti, insan hakları savunucusu kesilen Amerikanın Ebu Garip cezaevinde yaptığı işkenceler hala hafızlarımızda.
1915’te büyük acılar yaşandı. O zaman Ermeni de Türk de bu vatanın evladıydı. Oysa Amerika kendi yurdundan binlerce kilometre uzaklıkta vahşetine devam ediyor. İnsanlara işkence ediyor, cesetlere bile yapmadığını bırakmıyor. Ve kalkıyor bize insanlık dersi vermeye kalkışıyorlar.
Bizler onlara ancak buradan “Hadi ordan” diyebiliyoruz.