Köpüklü kahvemizi yudumlarken Gramafon çalışmaya başlar başlamaz Hafız Burhan Hoca’nın o gür Lahuti sesi ortalığı çınlattı.
EVVELCE HÜDAYI TANIMIŞ OLMASAYDI GÖNDÜM
VALLAHI GÜZELİM SEN BENİM ALLAHIM OLURDUN
MEDET Heyyyyyyyyyyyy
Sözcükleriyle devam eden eser Rast makamından başlayıp, uşşak, Hicaz, Hüzzam makamlarını dolaşarak, yine Rast makamında karar kıldı.
O sıralarda Selçuk ağabey bu eserleri için bir arayış içinde idi. Külliyatını değerlendirecek bir kütüphane araştırıyordu. Fakat niyeti İzzet Koyunoğlu Müzesi idi.
Bu külliyat ölümünden sonra da varisleri ve yakın arkadaşlarından Sayın İhsan Kayseri beyefendinin de iştiraki ile varılan karara uyularak Külliyatın tamamı Koyunoğlu Müzesi’ne teslim edilmiştir.
Teslim edilen plaklar arasında o devrin popüler sanatçılarının okuduğu plaklar da vardı. Hatırlayabildiğime göre Münir Nurettin Selçuk, Müzeyyen Senar, Safiye Ayla, Nebahat Özdenses, Tahsin Karakuş, Muzaffer Sarısözen, Konyalı Ahmet Özdemir, Sakyatanlı İsmail Çakmak, Neriman Altındağ, Behiye Aksoy, Zeki Müren, Konyalı Kemani Tahir’in Keman taksimi, Udi Hırant’ın Ud taksimi gibi…
Selçuk ağabeyimizin Hafız Burhan Hoca’nın bir başka yönünden de aşınası olduğunu söylebiliriz. Hafız Burhan aynı zamanda profesyonel Mevlüt Han idi. Sesi ve yorumunun hayranı idi rahmetli. Sırası gelmişken kısa bir anısından da bahsetmek istiyorum.
Yıl 1939… Ramazanın 27’si. İstanbul’da Kumkapı’da oturan ablamın evinde misafireten kalıyorum. Bu seyahatimden Selçuk ağabeyin haberi var. Gazeteden okumuş. Yirmi yedinci gece Mevlüt okunacak. Sultan Ahmet Camii’ne mutlaka git, benim aşkım için dinle’ dedi.
İstanbul’a gelen bir ahbabı vasıtası ile yazdığı pusula bana ulaştı. Gittim, cemaat arasındayım. Yatsı namazından sonra cümle şehitlerin ve Atatürk’ün aziz ruhuna ithaf edilmek üzere Mevlüde başlandı. Mevlüthanlar sıra sıra camii tıklım tıklım dolu. Bir üst kattaki balkonlarda hanımlarla dolu. Sıra ünlü Hafız Burhan Hoca’ya geldi. O gün ve lahuti sesi ile merhaba haşine öyle bir giriş yaptı ki… semaattan çıt yok.
Merhaba ey Mahu Hurşid-i Hüda
Merhaba ey Hakdan olmayan Hüda.
Lafzı daha gırtlaktan çıkar çıkmaz o tatlı seda Kubbelerden yankılanırken balkondaki kadın cemaatin arasından bu iştiyaka, bu özleme, bu tahassüre, bu çağrıya kalbi dayanamayıp galeyana gelip kendisini kaybeden bir kadın, ayağa kalkıp ALLAH ÇIĞLIĞI İLE kendini balkondan aşağıya atsın mı?
Devam edecek….