“Gece güvercini kanat çırpıyor, koyu mor, koyu lâcivert, Loras’a ve Takkeli’ye doğru, bir doruktan, bir yarı açık pencereden ve tekmil uykusuzluktan…Dolun’ca güvercinim şimdi uyanık uykularda, su fıskiyelerinde. İpek geceliğinde beyaz, aşk sebilinde niyaz içredir. O güzelim kestane, o lâcivertte nakış vuran göz bebekleriyle seni birazdan teselli edecek. Ürkek ve çekingenliğine yalnızlığını eklemen, havanda ıstırabı erce zaman tokmağıyla vuruşun boşuna, diyecek. Sen bir civa’nın peşin hararetinde her zamanki gibi bir usanç, bir tasa salkımında nota olduğunu bağıracaksın. Bilmeyeceksin ki o öyle istemezdi. O beklerdi senden, o güzelim güvercin, biraz musikî, biraz özlem ve ateşli mısralar…Acıkması güvercinin, ekmeğe gitmesi o yüzden…”
Yukarıdaki duygu yüklü sesleniş Feyzi Halıcı diğer adıyla Aşık Fezâi’nin mensure tarzında kaleme aldığı Selçukya Güzellemesi Adlı eserindeki “Beyaz Güvercin” ‘den bir bölüm.
Feyzi Halıcı, çeşitli başlıklar altında kısa fakat çarpıcı, insanı farklı mecralara sürükleyen kimi zaman coşkulu kimi zaman da dingin bir ruh haline büründürecek şekilde kaleme almış duygu ve düşüncelerini. Düzyazı ama şiir tadında.
Önceki yazılarımda da belirttiğim gibi bir ömre birkaç kişilik ömrü sığdırmaya başarmış olan Feyzi Halıcı’ nın edebiyat dünyasına kazandırdığı eşsiz lezzette bir eser bu da.
“Dünya üzerinde köy ve mezralar dâhil 1 milyon yerleşke var ve bunlardan 18 bini turizm varış noktası... Gezegende 100 yıldan yaşlı 1000 kent ve 1000 yıldan yaşlı 100 kent var.Konya bunlardan biri ve çok az insan Feyzi Halıcı kadar Konya'yı marka şehir yapma gayreti gösterebilmiştir.
Şair yazar Feyzi Halıcı'dan söz ediyorum. Hani Konya Mevlânâ ihtifallerini tanıtan, festivallere katan, yetiştirdiği şair, himaye ettiği ozanlar ve Yavuz Bülent Bakiler'in ifadesiyle, "kültür bakanı değil, tek başına kültür bakanlığı gibi çalışan" insan...
Fakat Feyzi Halıcı'nın bana göre bir diğer özelliği, kendisinin "Selçukya" diye nitelendirdiği Konya'ya verdiği markalaşma değeridir. Selçuklu başkenti Konya gibi şehirlerin varlığı, 3 temel dinamik üzerinedir.Birincisi, tarihi kültürel mirastır ve Konya, Mevlana'sı, Selçuklusu ile var olageldi. İkincisidoğal kaynaklardır ki bugün Konya, ovası, tarımı ile ülkenin buğday ambarıdır. Üçüncüsü de kentin yerel kabiliyetleridir.
Bugün Konya, yerel kabiliyetlerin başında gelen Feyzi Halıcı ile bunu da başarmış, tarih sahnesinde daha binlerce yıl kalıcı olacağını göstermiştir. Diğer kentlerimize de birer Feyzi Halıcı nasip olur duasıyla aziz dostuma nice uzun ömür dilerim.”diyor Şeref Oğuz 26 Ekim 2015 tarihli Sabah Gazetesi’ndeki köşesinde.
Yılların usta gazetecisi Seyit Küçükbezirci de “Bir insan Konya’yı ancak Feyzi Halıcı kadar sevebilir” demişti bir yazısında.
“Konya’nın usanmaz bir ozanı” olarak Konya’nın her şeyini sever, her şeyine âşık, her şeyine güzellemeler yakar… Tutup Beli’nde, iki yüz yıl, kuraklığa, keçiye, baltaya dayanan “Yalnız Ağaç”a madalyalar takar... Dimnit üzümü, çarşı helvası, İstanbul Caddesi, toyga çorbası, tandır ekmeği, Selçuklu güvercinleri, etliekmek, ney, niyaz, Yavuz Sultan Selim Han’ın Çeşmesi, Aslanlı Kışla, Kayalı Park, ziller, tefler, neyler... Konya’ya dair binbir renk, binbir tad, binbir zenginlik; kısacası, Konya’ya dair binbir madde ve manâ…
BENİM KANAATİM ŞU; “DîVAN”DA GİBİ SÖYLÜYORUM
- Feyzi Halıcı Selçuklu Konya’sının, O’nun tanımı ile “ Selçukya”nın; Osmanlı Konya’sının, Cumhuriyet Konya’sının edebiyatta, kültürde mütemmim bir cüzü... Konya’nın olmazsa olmazı... Feyzi Halıcı’sız Konya eksik olur...” diyordu.
İşte böyle birinin elinden çıkmış Selçukya Güzellemesi. Akşam evinize gittiğinizde elinize bir fincan sıcak çayınızı alarak sessiz bir köşeye çekilip okumanız gereken tarzda bir eser. Şiir lezzetinde altmış altı kısa düzyazıdan oluşuyor. Esere ismini veren yazı ise otuz dokuzuncu sırada ve 59. Sayfada yer alıyor.
“Bak güzelliğine dokunuyorum gül yaprakları gibi rüzgâr dilince. Bak yalnızlığını giyiniyorum kırk-ikindilerde şemsiye şemsiye. Seni yaşıyorum Selçukya güzellemesinde bir uçtan bir uca. Oysa yanıbaşımdasın satır satır. Duygularımda cansın, heyecansın, arzulanan her şeysin, yalınayak. İşte üzüm salkımları, işte ilkbaharı ve seni muştulayan çiğ taneleri. O kadarsın ki, harflere ve rakamlara sığmıyorsun. Özlemli türkülerden taşıyorsun. Bir yanın Selçukya, bir yanın kırkikindi, bir yanın istanbul…Nar çiçeklerinden bir yarı gece çağrısı başlıyor, bir esrik, bir buruk gönül ağrısı başlıyor usulca, ipince, delişmen…”
Teşekkürler gönül insanı koca yürekli Feyzi Halıcı…
Selametle, ihsanla kalınız.
Kitap ve Yazar Hakkında Bilgiler
Yayın Tarihi: 1998
Yayınevi: Aşık Ofset
Baskı Sayısı: 1.Baskı
Sayfa Sayısı: 95
Yazar Hakkında
Feyzi Halıcı
1924 yılında Konya’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Konya’da yaptı. İstanbul Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünden 1952 yılında mezun oldu.
Konya'da ticaretle uğraştı. Konya'dan senatör seçildi (1968). Kültür ve Sanat faaliyetleri ile adını duyurdu.
1959’da Konya Kültür ve Turizm Derneği’ni,1977’de Konya Kültür ve Turizm Vakfını kurdu. 1968-77 yılları arasında Konya senatörü olarak görev yaptı. 1960-1987 yılları arasında gerçekleştirdiği Mevlana’yı Anma Törenleri, 1966’da başlattığı Aşıklar Bayramı en önemli kültürel faaliyetlerindendir. Mutfak konusunda 1962 yılında Konya’da yarışmalarla başlattığı çalışmalar, 1986’da gerçekleştirdiği Uluslar arası Türk Mutfağı Kongreleri’ne dönüşmüş, Türk Mutfağı’nın dış dünyaya açılmasında ilk ve önemli adım olmuştur. Ayrıca, 1957 yılından beri Türkiye’nin en eski dergilerinden biri olan Çağrı dergisini yayımlamaktadır. 100’ün üzerinde kitabı, çeşitli konularda sayısız makaleleri, tebliğleri bulunmaktadır.
Ulusal ve uluslararası birçok sempozyum, kongre, toplantı, aşıklar festivali düzenlemiştir.
Şiirleri 1942 yılından itibaren Yedigün, Çınaraltı, Şadırvan, Aydabir, Hisar, Varlık, Çağrı gibi dergilerde yayınlandı. Çağrı dergisini kendisi çıkardı (1957). Saz şairleri tarzında yazdıklarında Fezaî mahlasını kullandı.
Şiirleri: Bir Aşkın Şiirleri (1947), Masmavi (1952), İstanbul Caddesi (1957), Günaydın (1960), Dinle Neyden (1960), Gecenin Bir Yerinde İki Ceylan (Nesir-şiir, 1966), Selçukya'da Aşık (1967), Dörtlemeler (1 ve 2, 1993, 1995; ikisi beraber, 1997), Seçme Şiirler (2000). Antolojileri: Bizim Şairler (1952), İstanbul ve Fetih Şiirleri (1953), Saz Şairlerinin Diliyle Atatürk (1981), Halk Şairlerinden Yemek Destanları (1990), Âşıklık Geleneği ve Halk Şairleri- Güldeste (1994), Konya Şiirleri (2000), Mevlana Güldestesi (Bahar Gökfiliz ile, 2000), Şehir Şiirleri Güldestesi (B. Gökfiliz ile, 2000), Ana Şiirleri Güldestesi (2002) Gezi notları: Struga Şiir Akşamları (1982). İncelemesi: Âşık Şem'î-Hayatı ve Eserleri (1982).