Selefilik'e yeni bakışlar

Mehmet Zeki İşcan, siyasal İslam'ın kökenlerini Araplarda arıyor. Bir anlamda, bugün olanların sorumluluğunu da Araplara havale ediyor

Mehmet Zeki İşcan, siyasal İslam'ın kökenlerini Araplarda arıyor. Bir anlamda, bugün olanların sorumluluğunu da Araplara havale ediyor


Tarihsel olarak birbirlerinden yüzlerce yıl uzak olan iki kavramın yollarının böylesi bir çalışma bağlamında kesişmiş olması Mehmet Zeki İşcan'ın kitabı ile ilgili olarak ilk elden dikkati çekiyor. Selef, yani öncekiler kavramı ilk olarak Hz. Muhammed sonrasında, Hz. Osman'ın öldürülmesiyle gündeme geliyor. Bu dönem söz konusu kavramın henüz dini bir içerik kazanmamış olduğu bir dönem aynı zamanda.


O günlerde İslam dünyası ortaya çıkan siyasal ihtilaflar ve ayrışmalar neticesinde bir kaosa doğru sürüklenmenin eşiğinde bulunuyor. Siyasal erkin uygulamalarıyla bir şekilde bu sürecin önüne geçilse de, bütün bunlar geçici tedbirler olmaktan öteye gitmiyor. İslam dünyasındaki kriz giderek derinleşiyor. İşcan'ın kitabının girişinde ısrarla parmak bastığı üzere derinleşen bu kriz, dinin toplumdan ayrı bir yapıda tasavvur edilmeksizin, cemaatle özdeşleştirilmesine sebep oluyor. Bu teze göre kabile kültürünü aşamamış olan Arapların gelenekçi zihniyet dünyasıyla dinin bütünleşmesinin yolu açılıyor.


Dikkat çekici bir iddia ile ortaya çıkan İşcan'ın Selefilik'te, siyasal İslam'ın kökenlerini yüzyıllar öncesinde ve özellikle de, Arapların toplumsal yapısında aradığı ve bir anlamda bugün yaşananların sorumluluğunu da doğrudan Araplara havele etmeyi amaçladığı gözlemleniyor. Memleket