Yaratıcımız Hz. Allah’ın karanlıklar içinde bunalan dünyaya gönderdiği Muhammed adındaki kutlu güneş, yeryüzünü aydınlattı ve karanlıklardan, zulmetten, vahşetten kurtardı. Nur saçtı, ışık saçtı bütün âleme… Nuruyla ısıttı bütün dünyayı ve insanlığı… Nur-i ayn oldu, nur-i çeşm oldu bütün insanlığa… Nur-i iman ve nur-i mübin ile hakikate, doğruya, iyiye, güzele ulaştırdı bütün kâinatı… İnsanlık yeniden neşvü nema buldu.
Muhammed güneşi herkesi sardı, sarmaladı, ışığını kimseden esirgemedi. Âlemlere rahmet oldu, Arşa nur oldu, yaratılmışların en şereflisi, kendinden öncekilerin ve sonrakilerin en soylusu, mevcudatın Efendisi oldu. Peygamberlerin sonuncusu, Allah’a iman edenlerin önderi, elçilerin en hayırlısı, günahkârların şefaatçisi, Allah’ın üstün kıldığı, seçilmiş bir kul, yüce bir Nebi, ulu bir Rasûl oldu.
Muhammed-ül Emin oldu bu kutlu güneş… O’nun Peygamberliği ile cehalet, şirk ve küfür ateşi söndü, putperestlik yıkıldı, zulüm ve vahşet sona erdi. Zalimlerin sultası yıkıldı. Mazlumların gözyaşı dindi. Kula kulluk devri bitti. Gönüllere tek Allah inancı, yeryüzüne Hak ve Adalet hâkim oldu. Ruhlar huzura erdi. İnsanlık saadete ulaştı. Tevhid inancı tüm dünyayı sardı.
O herkesin en yakını, insanlara en büyük dost oldu. Vefalıydı, kapısından kimseyi geri çevirmezdi, hiç kimseyi umutsuzluğa düşürmezdi, herkese değer verir, insanların dertlerini dert edinirdi. Dünya işleri için kimseye kızmaz, kimsenin kalbini kırmaz, gönlünü yıkmazdı. Gönüller yapardı. Ağzından kötü söz çıkmaz, kimseyle çekişmez, boş şeylerle uğraşmazdı. Kimsenin kusurunu araştırmaz, hiç kimseyi kınamazdı. Konuşurken çevresindekileri kuşatır, bambaşka bir âleme götürürdü. Kabalaştığı, bağırıp çağırdığı görülmemişti.
Fakirlerle birlikte yer içer, onlardan ayırt edilmezdi. Güzel ahlâkı, hikmeti, takvası, aklı, sabrı, cesareti ve dirayeti ile inananların lideri, önderi ve en büyük örneği oldu. İnsanlığın sevgilisi, Kâinatın Efendisi oldu.
İnsanlığın hidayete ulaşması ve tüm insanların hem dünya hem de ahiret mutluluğu için büyük gayret gösterdi. Eziyet ve çilelere aldırmadan, gece gündüz koştu, çalıştı, çabaladı. Tebliğ görevini eksiksiz yerine getirerek tüm insanların gönüllerini şirkten arındırmak ve onları tevhide yöneltmek için var gücünü ortaya koydu. Yüzyıllardır süren bâtıl inanç sistemini yıkmış, yerine tertemiz olan ve insanlığa huzur, saadet, mutluluk getiren Hak dinin sistemini getirmişti.
Bütün zorluk ve güçlüklere rağmen mücadelesinden yılmamış, kendisine sunulan amirlik, rütbe, zenginlik, şan ve şöhret tekliflerine karşı “bir elime güneşi diğer elime ayı verseniz yine de davamdan vazgeçmem” demek suretiyle sebatı, aşkı, cesareti ve davasına bağlılığını ortaya koymuştu.
Kendisine daha önce yıllarca “Muhammed-ül Emin” sıfatını lâyık görenler, Peygamberliğini ilan etmesi ile birlikte bir anda O’na düşman oldular. Mekke’deki bu nasipsizler, O’nun rahmet dolu sesini kısmaya, yüceler yücesinden getirdiği ulvi mesajı önlemeye çalıştılar ve O’na her türlü baskı ve zorbalık metoduyla karşılık verdiler.
Baskı, zulüm ve işkence hat safhaya ulaşınca Rabbinin izniyle Medine’ye hicret etti ve orada İslâm devletini kurdu. Medine’de kurduğu saadet nizamı rahmetiyle tüm dünyayı kuşattı. Daha sonra başta Mekke olmak üzere, bir çok fetihler gerçekleştirdi. Yaptığı gazalarda topraklar değil gönüller fethediyor ve insanlar bölük bölük O’nun kurduğu saadet nizamına yöneliyordu.
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz, dünya ve ahiret saadetinin temel prensiplerini ve şaşmaz ölçülerini getirmiş ve o eskimez, pörsümez değişmez doğruları kendi hayatında hassas bir şekilde tatbik ederek bize en güzel örnek ve rehber olmuştur. Dürüstlük, doğruluk, ahlâki güzellikler, sadâkat, diğergamlık ve ahde vefa gibi kutsal değerlerin öncüsü olan ve bizzat Yaratıcımız tarafından kıyamete kadar gelecek tüm insanlığa en güzel örnek olarak gösterilen Efendimiz, Yüce Allah’ın kâinata gönderdiği en büyük lütfu, en güzel hediyesidir.
Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de; “Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, gayet izzetlidir. Sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.”(Tevbe 128) ve “Andolsun, Allah’ın Rasûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” (Ahzab 21) buyurmuştur.
Bir Sevdadır Hz.Muhammed… Anlaşılması ve yaşanılması büyük bir ihtiyaç olan bir Sevda…Bir Aşktır Hz.Muhammed…Bedenimizi ve ruhumuzu bütünüyle kuşatması gereken bir Aşk…Bir Rahmettir Hz.Muhammed…Kana kana, yudum yudum içmeye muhtaç olduğumuz bir Rahmet...Dünyada izinden yürüyeceğimiz bir önder, âhirette ise şefaatına muhtaç olacağımız bir Sevgilidir O…
Bugün zalimlerin hâkim olduğu dünya, ne kadar muhtaç O’na ve O’nun ilkelerine…
Mevlid Kandilinizi tebrik eder, hayırlara vesile olmasını diler, sağlık, mutluluk ve huzur dolu nice kandillere ulaşmamızı Cenab-ı Hak’tan niyaz ederim. Yazımı Efendimizle ilgili yazmış olduğum şiirin 4 kıtası ile bitiriyorum. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.
En buhranlı anda, dünya değişti,
O koca bataklıktan, güller yetişti,
Zalimler, şanlı âlimlere dönüştü,
Sen gelince Efendim,Ya Rasûlallah.
Kâinatın üstüne, güneş gibi doğdun,
Her yeri ışıttın, karanlıkları boğdun,
Nurunla, zulmü gönderdin, kovdun,
Sen gelince Efendim,Ya Nebiyyallah.
Tarihin en muhteşem devrimini yaptın,
İnsanlığı iyilik ve güzellikle donattın,
Dünyayı baştanbaşa, bayındır yaptın,
Sen gelince Efendim Ya Habiballah.
Salih Sedat, o saadet yıllarını görmedi,
Sonsuz mutluluğun, sevincine ermedi,
Allah, ümmeti olma şerefini bahşetti,
Senin ümmetiniz Efendim, Ya Rasûlallah. SSE.