ANKARA (AA) - Dışişleri Bakanlığı Irak ile İlişkiler Genel Müdür Yardımcısı Ali Onaner, Irak'ta DEAŞ'a karşı yürütülen mücadeleye Türkiye'nin hep destek olduğunu belirterek "DEAŞ'la mücadeleye katkıda bulunan hiçbir unsurun, konumunu istismar ederek DEAŞ sonrası dönemde yerel halklar tarafından ayrımcı veya mezhepsel istismar şeklinde algılanacak bir adım atmamasına önem veriyoruz." dedi.
Onaner, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfının (SETA) Genel Merkezi'nde düzenlenen "Türkiye-Irak İlişkileri" başlıklı panelde yaptığı konuşmada, Türkiye ve Irak arasındaki ilişkilerin uzun bir tarihi olduğunu hatırlatarak "Irak bizim bir komşumuz olmaktan öte, dost ve kardeş bir ülke." ifadelerini kullandı.
Irak'ın Türkiye için ne kadar önemli bir ülke olduğunu anlamak için ekonomik ilişkilerin seviyesine bakılmasının dahi yeterli olacağının altını çizen Onaner, Irak'ın Türkiye'nin tüm komşuları arasında en yüksek ticaret hacmine sahip ülke olduğu bilgisini paylaştı.
Onaner, Irak'ın bugün en önemli önceliğinin terörle mücadele olduğunu ve Türkiye'nin de bu konuda Irak'a destek verdiğini vurgulayarak Irak'ta birçok terör tehdidinin bulunduğunu, bunlardan en önemlisinin de terör örgütü DEAŞ olduğunu kaydetti.
- "Irak, Türkiye'nin katkısıyla Musul'da çok önemli mücadele veriyor"
Irak'ın, Musul'u DEAŞ'tan kurtarmak için gösterdiği çabanın yakından izlendiğini belirten Onaner, "Irak güvenlik güçleri, Türkiye'nin de dahil olduğu ve katkı sağladığı uluslararası koalisyonla birlikte Musul'da çok zor ama çok önemli bir mücadele veriyor." şeklinde konuştu.
Onaner, Musul'daki mücadelenin sona yaklaştığını ancak sona ermediğini vurgulayarak kentteki DEAŞ unsurlarının temizlenmesinden sonra da terör tehdidinin devam edeceğini söyledi.
Telafer'de DEAŞ'ın Türkmenlere saldırı düzenlendiği yönünde dün gelen haberlerin bu tehdidin hala devam ettiğini gösterdiğini ifade eden Onaner, Irak güvenlik güçlerinin ve uluslararası koalisyonun bu tehdidi ortadan kaldıracağı yönünde şüphe bulunmadığını kaydetti.
- "Asıl zorluk Irak'ın yeniden imarı"
"Burada asıl zorluk, terörle mücadele operasyonları bittikten sonra istikrarı sağlamak, Irak'ın yeniden imarını bir güçlükle karşılaşmadan yürütebilmek." diyen Onaner, DEAŞ'la silahlı mücadelenin sona ermesinden sonra atılacak adımlarda 2014 öncesinde yapılan hataların ve yanlış kararların akılda tutulması gerektiğini vurguladı.
Onaner, Türkiye'nin talep edildiği ölçüde Irak'ın yanında olacağının altını çizerek Türkiye'nin Irak'a uluslararası koalisyon çerçevesinde DEAŞ'a karşı yürütülen mücadelede hep destek olduğunu belirtti.
Türkiye'nin Musul'un yeniden imarı ve istikrara kavuşturulması için Birleşmiş Milletler Kalkınma Programına (UNDP) 750 bin dolar katkı verdiğini dile getiren Onaner, "Bu, Irak'ın bugünkü ihtiyaçlarına bakınca çok cüzi bir miktar. Ama bu Türkiye'nin bundan sonra da sürdürmek istediği katkıların sadece küçük bir bölümüdür." ifadelerini kullandı.
Onaner, Türkiye'nin, Haşdi Şabi güçlerinin, Irak Başbakanlığına bağlanması sürecini takip ettiğini ve bu güçlerin geçmiş dönemde eleştirilere neden olan adımları atmamaları için telkinlerde bulunduğunu hatırlatarak "Bu yönde Türkiye'de dile getirilen haklı eleştiriler, aslında memnuniyetle söyleyebilirim ki Irak makamları tarafından da hep önemle not edildi, dikkate alındı." dedi.
- "Hiçbir unsurun ayrımcı veya mezhepsel adım atmamasına önem veriyoruz"
Bu noktada DEAŞ'la mücadeleye katkıda bulunan tüm grupların Irak Başbakanı Haydar el-İbadi'nin emrinde hareket etmesinin önemine değinen Onaner, "DEAŞ'la mücadeleye katkıda bulunan hiçbir unsurun, konumunu istismar ederek DEAŞ sonrası dönemde yerel halklar tarafından ayrımcı veya mezhepsel istismar şeklinde algılanacak bir adım atmamasına önem veriyoruz." diye konuştu.
Onaner, Irak'ın mücadele etmek zorunda olduğu tek terör tehdidinin DEAŞ olmadığına dikkati çekerek "Irak'ta, hem ülkemiz hem de bütün Iraklılar için ciddi bir tehdit teşkil eden PKK terör örgütü bugün hala mevcudiyetini koruyor. PKK veya başka isimler altında PKK'nın faaliyetlerini yürüttüğü gruplar, DEAŞ'la mücadele kılıfı altında bir nüfuz elde etme ve kazanma çabası gösteriyor. Bunu Irak'ta geçmiş dönemde ne yazık ki Sincar'da gördük." değerlendirmesinde bulundu.
Onaner, PKK'nın Sincar'a "Yezidileri DEAŞ'tan koruyormuş" görüntüsü ve kandırmacasıyla girmeye çalıştığını belirterek PKK'nın bugün Irak'ın kuzeyinde Sincar'da bir mevcudiyet sağladığını, Irak merkezi hükümetinin ve Iraklı Kürtlerin PKK konusunda çok net mesajlar vermesinin memnuniyet verici olduğunu kaydetti.
"DEAŞ'la mücadele bittiğinde aynı irade ve güçle PKK'nın da Irak'tan kovulması ve mevcudiyetine son verilmesi için çaba göstereceklerine inancımız tam." diyen Onaner, Türkiye'nin bu çerçevede her türlü desteği vermeye hazır olduğunu ifade etti.
- "IKYB'nin bağımsızlık teşebbüsü öncelikle kendisine yarar sağlamayacak"
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) "bağımsızlık referandumu" kararını değerlendiren Onaner, şunları kaydetti:
"En başından beri biz Irak'ın toprak bütünlüğüne mutlak önem verdiğimizi, Kürt Bölgesel Yönetimi'nin bağımsızlık teşebbüsünün öncelikle kendisine ve bölgedeki istikrara yarar sağlamayacağını, destek görmeyeceğini, bizim de her halükarda bunu hiçbir şekilde desteklemediğimizi en açık ifadelerle Iraklı Kürt muhataplarımıza söyledik."
Onaner, Erbil'de yaptığı görüşmelerde de Türkiye'nin bağımsızlık referandumuna ilişkin tutumunu açıkladığını hatırlattı. Türkiye ve Irak arasındaki ilişkilerin temelinde Irak'ın toprak bütünlüğüne mutlak saygının bulunduğuna dikkati çekerek "Irak'ın istikrarı ve güçlü olması Türkiye'nin önceliği ve tereddütsüz şekilde Türkiye'nin çıkarına." diye konuştu.
- "Türkiye ve Irak'ın güçlü olması ikili ilişkiler için önemli"
SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran da Türkiye ve Irak'ın güçlü olmasının iki ülke ilişkilerinin geleceği açısından önemine değinerek "İki ülkenin, arasındaki ilişkilerde hem tarihsel derinlik, hem sorunlarını çözme konusunda iş birliğine muhtaç olması hem de güvenlik sorunları sebebiyle beraber çalışma arzusunun güçlü olması önemli." ifadelerini kullandı.
Irak'ta 2003'ten sonraki yapılanma sürecinde Sünnilerin siyasete dahil edilmesi konusunda yaşanan sorunların Irak'ı bugün de meşgul ettiğine dikkati çeken Duran, Irak'ın geleceğinin DEAŞ sonrasında nasıl bir Irak'ın tasarlanacağı ve nasıl bir yönetimin benimseneceğiyle çok yakından alakalı olduğunu vurguladı.
Nahrain Center Genel Müdürü Ali Nasır da Türkiye ve Irak arasında iş birliği ve koordinasyonun artırılması gerektiğini ifade etti.
Özellikle terör örgütleriyle mücadele için iş birliğinin şart olduğunun altını çizen Nasır, "Türkiye'nin terörle mücadele konusundaki tecrübelerinden ulusal güvenliğimizi sağlamak için yararlanmak isteriz." dedi.
Nasır, iki ülkenin farklı tehditlerle karşı karşıya olduğunu hatırlatarak Türkiye ve Irak arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesinin diğer alanlar üzerinde olumlu etki yaparak mevcut iş birliğini daha da ileriye taşıyacağını dile getirdi.
AA