Sevimli çocuklar arasında/Stardaki içimizden biriCem Uzanlı Starı hatırlarsınız. Başbakana muhalefet tarafı dışında diğer televizyonlardan hiçbir farkı yoktu. Ne zamanki televizyon Uzandan alınıp TMSFye geçirildi; televizyonda siyasi duruş dışında bir de yönetim değişikliği oldu. Başbakanın belediye Başkanlığı döneminde Kültür Daire Başkanı Şenol Demirözle birlikte İstanbulda kültür fırtınası estiren Kültür A.Ş. Genel Müdürü Cengiz Özdemir, Muhafazakar Demokrat iktidar tarafından Starın başına getirildi. O da Recep Tayyip Erdoğan'ın prenslerindenmiş. 20 yıl Hollanda'da yaşadıktan sonra 10 yıl önce geldiği Türkiye'de basamakları üçer beşer atlayan, Kültür A.Ş. Miniatürk projesi derken Star Medya Grubunun tepesine itina ile oturtulan Cengiz Özdemir, bugün medya grubunu milliyetçi muhafazakar ya da mütedeyyin bir çizgiye oturtmamak için elinden ne geliyorsa yapıyor. Sanırım Başbakan da Starı ne de olsa biz kurmadık, elimizde kaldığı için, CİNE 5 gibi noktasına virgülüne dokunmadan elimizden çıkarmanın yoluna bakalım diye düşünmüş olmalı ki, Doğan, Ciner ve Karamehmet grubunu aratmayan çizgisini muhafaza ediyor. Yeni ama kötü transferler, uyduruk yaz programları günü kurtarmak için yapıldığı her halinden belli düzeysiz yapımlarla vakit geçiriliyor. Cumartesi gecelerinin cıvıl cıvıl, fıkır fıkır Selen Görgüzelle Laf Aramızdası tam TMSFli ve Cengiz Özdemirli Stara göre bir program olmuş. Cıvıl cıvıl talk showun tolk şov diye okunduğu söylenir- sunucusu Selen Görgüzel de program başında TVnin Bizden olan yeni patronuna teşekkürü borç biliyor, nedense Binlerce dolar, devlet ve devletleştirilmiş televizyonlarımızda reyting uğruna saçılıyor, savruluyor. Yaz eğlencesi olarak düşünülmüş olsa da; bu işler, yaptıkları işin öneminin farkında olan, gerçekten kültür ve sanat kaygısı olan sanatçılara yaptırılamaz mı? ***Televizyona yukarıdaki yazıyla bir soru işareti koyarak başka bir konuya geçiyorum. Başka bir konuya konuların en güzeline Hz. Ademle başlayan tevhid mücadelesini işleyen Kitabımızı ve benim yaz boyunca Kitabı okumaya çalışan çocuklarla geçirdiğim unutulmaz saatlerden söz etmek niyetindeydim. Bu satırları okurken umarım vaaz edeceğimi düşünmezsiniz. Bu hafta size iki ay boyunca devam eden bir serüvenin son bulmasıyla bende zuhur eden karmaşık duygulardan bahsedeceğim. Öğrenmekten ve öğretmekten haz duyan bir insan olarak hayatın bir bölümünde bu ikisinden birisi olmadığında insan yaşamının eksik bir tarafının olduğunu düşünürüm. Bu yüzden, çocuklarımdan ötürü uzunca zamandır adı konmuş bir faaliyette bulunmadığım için yaz boyunca Kuran öğretme çabası ve çalışması unutulmayacak izler bıraktı, bende. Öğrencilerimle geçirdiğim o eğlenceli ve verimli günlerin sona ermesinden dolayı ne kadar hüzünlüyüm bugünlerde bilemezsiniz. Acıklı bir vedayı konu etmek üzere kalemi aldım elime. Veda zaten başlı başına çok ağlamaklı ve insanın içini burkan bir sözcük. Ayrılığı biraz olsun kolaylaştırmak için son gün anısına bir piknik yaptık. Piknikte yaz boyunca çocuklardan kim neyi ne kadar öğrendi ellerinde bir belge olsun diye karne düzenledik. Eğitimde mükâfatın önemini de büyük ya. İşte karne dağıtımında yaşadığım duygu yoğunluğuna hakim olamadım. Türk Sineması izlerken bile hâlâ gözleri yaşaran bir insan olarak bu yoğunluktan sıyrılmam kolay olmadı. Zamane çocukları da, bazen oldukça neşeli, yaramaz, çok bilmiş bazen de şımarıklıkla tanımlanabilir. Yaramazlıklarına ve şımarıklıklarına rağmen, birlikte geçirdiğimiz iki ay, şüphesiz hafızalarda kalıcı izler bıraktı.Bu faaliyetin içinde bulunmamı sağlayan; komşumuz Abdullah Amca ve eşine, Hacı Mustafa Ağralı Cami İmam Hatibi Hüseyin Tana ve değerli şefimiz Hüseyin Demirciye teşekkürü borç bilirim.Kendime yeni meşguliyetler bulabileceğim halde kursumuzun devam etmesini isterdim. Dedim ya öğretmek kadar öğrenmek de güzel Bana bu güzellikleri yaşatan sınıfımızın başarılı ve sevimli öğrencilerini bir kez de bu köşede tebrik ediyorum. Hepinizi yürekten seviyorum