Flört ve dansa Şeyhülislam eleştirisi
Esra Yayınları’ndan 1994’te okuyucuya sunulan Osmanlı Mebusan Meclisi Tokat ili milletvekili de yapmış olan Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi (1869-1954)’nin Kadınla İlgili Görüşüm adlı eserini okudum. Yazarın “Fetih Gazetesinde” yayınlanmış sonra da 1953 yılında Selefiyye matbaası tarafından basılmış iki makalesinden oluşan kitabından “flört ve dans” konulu kısımlara değinmek istiyorum.
Mustafa Sabri Efendi, kızlarına evilik öncesi istedikleri gençlerle arkadaşlık yapmayı serbest bırakan toplumlarda evlilik sorununun daha büyük olduğunu ifade etmektedir. Çünkü bu arkadaşlığın zevkini tatmış ve ona alışmış olan gençler evliliği gereksiz görürler. Kızlı-erkekli ortamlar, erkeklerin kızlara olan güvenlerini sarsar ve onları evlenmekten alıkoyar. Gerçi kızlar da erkeklerin arkadaşlık boyunca süren geçici sevgilerinden faydalanırlar. Ne var ki, bu hayatın pazarı kapandıktan sonra, o kızların durumu kesada gidecektir. Bu tür ilişkileri normal gören kızlar aynı zamanda flörtten uzak duran aile kızlarının önüne engel çıkarmakta, kendi evlilikerini bozdukları gibi, onların evililklerini de engellemektedirler. Bu tarz ilişkiler yaşamış kızlar, evlerinin köşelerine ister dullara benzeyen bir halde dönsünler ister terk edilsinler onların durumları onları flörte teşvik edenleri pek de ilgilendirmemektedir!
Yazar, açık giyinmenin ve erkeklerle arada korunması gereken mesafeyi sıfırlamanın doğruluğunu düşünenlerin tezlerini şöyle ifade etmekte: “Belki de siz, kadınlarla birlikte olup, onlara dokunmaya alışkın olan birisinin bu tür işlerde, yeni olan birisinden farklı olacağını düşünebilirsiniz. Tabii ki alışkanlık ve tekrarlama hali, ilk başlangıç haline benzemez.” Yazar bu noktaya, açılma taraftarlarının yanlış görüşlerini dayandırdığı en önemli dayanaklarından oluşundan dolayı işaret etmektedir. Ona göre, bu nokta her ne kadar çok yanlış ise de, gerçeğe en çok benzeyen bir görüştür.
Bir şeye alışkın olanın ona ilk başlayan gibi olmadığını söyleyen M. Sabri Efendi, bununla birlikte erkeğin çekiciliği nedeniyle bir arada bulunduğu kadınla ilişkisinin, onunla yan yana oturmasının ve dans ederlerken uzuvları arasında temasın meydana gelmesinin ne kadar çok tekrarlanırsa tekrarlansın, cinsel eğilimleri sindirip rahatlatmadığını ifade etmektedir.
Yazara göre, kadınların yatak odalarına layık açık giyimleri ve süslerinin, bu süslenmeyle yabancı erkeklerle beraberliklerinin ve erkeklerle kol kola, yüz yüze ve göğüs göğüse sarmaş dolaş dans etmelerinin, “peşinden ahlaksızlıklar getirmeyen başlangıçlar” olduğu bile varsayılsa bu davranışların kendisi birer ahlaksızlıktır. Çünkü, ne İslam kanunu ne de sağlam karakter sahibi bir kimse yabancı erkeklerin şehvetlerinin bir bölümünü eşinin, kızlarının ya da kız kardeşlerinin vücutlarında gidermesine göz yumar.
M. Sabri Efendi, kadın-erkek ilişkilerinde serbestliği savunanların, “İnsan yasak olan şeyi yapmaya ilgi gösterir. O halde, genç kızlarla erkekler bir araya gelmekten alıkonmasalar, bu ilişkilere yönelmezler.” şeklinde itirazlarına da yer vermekte ve şöyle cevap vermektedir: “Bu yaklaşım doğru olsaydı, dünyadaki mevcut bütün ceza kanunlarını iptal etmek gerekirdi. Çünkü bu kanunlar, (onların mantığına göre) suçluları kanun koyuculardan intikam almak için suç işlemeye kışkırtmakta ve teşvik etmektedir.
Bu eserde Kur'an-ı Kerim’in izin verdiği ve kimi çevrelerce de istihza amaçlı dile getirilen poligami konusunda da İslam’a itirazlara gayet makul cevaplar verilmekte, meraklısına…