Sıcak havalarda gıda zehirlenmesine dikkat

Yükselen sıcaklıkların ve nemin vatandaşların yemek yeme alışkanlıklarında da değişikliğe neden olduğunu belirten Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Öğr. Görevlisi Bilge Koç, dolapta saklanmayan ve açıkta kalan tüm yiyeceklerin...

Yükselen sıcaklıkların ve nemin vatandaşların yemek yeme alışkanlıklarında da değişikliğe neden olduğunu belirten Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Öğr. Görevlisi Bilge Koç, dolapta saklanmayan ve açıkta kalan tüm yiyeceklerin gıda zehirlenmesine yol açacağını söyledi.

Yaz aylarında artan sebze, meyve tüketimi gıda zehirlenmelerinde beraberinde getiriyor. Sıcak havada tükettiğimiz gıdalarda artan mikroorganizmaların üremeye başlaması gıda zehirlenmesine neden olabiliyor. BAU Öğr. Görevlisi Bilge Koç, sadece sebze, meyve tüketimi değil, çay ve kahve gibi içeceklerin de vücutta su kaybına neden olduğunu söyleyerek beslenme konusunda önerilerde bulundu.

“Ürünleri alırken üretim ve son kullanma tarihine dikkat edin”

Besinlerde bulunan mikroorganizmaların üremeye başlayarak gıda zehirlenmesine yol açabileceğini söyleyen BAU Öğr. Gör. Bilge Koç, şunları söyledi: “Dolapta saklanmayarak, açıkta kalan tüm yiyecekler yazın gıda zehirlenmelerine yol açabilir. Pişmiş yiyecekler tekrar tekrar ısıtılmamalı, meyve ve sebzeler bol suyla güzelce yıkanmalı, besini hazırlayan kişinin el ve tırnak temizliği de iyi olmalı. Ürünleri alırken üretim ve son kullanma tarihine dikkat etmeliyiz. Eğer konserve kullanılacaksa, ürünün kutusu ezik olmamalı ya da kapağı şiş olmamalıdır. Bu tür konserveler içindeki ürünün bozuk olduğunu gösterir”

“Erkekler daha fazla su tüketmeli”

Yaz aylarında vücudun ter ile kaybedeceği suyun tekrardan vücuda geri kazanılmasının önemli olduğunu belirten Bilge Koç, “Su gereksinimi bireyden bireye değişkenlik gösteriyor. Özellikle yaz aylarında kadınlar günde 2-2,5 litre, erkekler ise günde 2,5-3 litre su içmeliler. Sıcak yaz günlerinde su içeriğinin diğer meyvelere göre daha yüksek olduğu karpuz ve kavun gibi meyveleri tercih etmeliyiz. Bir ara öğün de karpuz tüketildiyse diğer ara öğünde kiraz, elma, kavun gibi farklı bir meyve tercih edilmesi bu çeşitliliği sağlayacaktır” şeklinde konuştu.

Bireylerin yaşam şekline göre günde 3 ana öğün ve 2-4 ara öğün şeklinde beslenmesini öneren Koç, “Genel olarak beslenmemizde kızartma, kavurma gibi yağlı besinler yerine daha çok ızgara tercih edilmelidir. Mevsiminde taze meyve ve sebze tüketilmelidir. Günde 2-3 porsiyon sebze ve 2-3 porsiyon meyve tüketimi bağışıklık sistemimiz için gerekli olan vitamin ve mineralleri karşılamaya yetecektir. Özellikle yeşil renkli sebzeler folik asit, potasyum ve C vitamini de zengin olduğu için tercih edilmelidir. Tatlı tüketiminde, hamur işi tatlılar yerine sütlü tatlılar veya dondurma tüketmek daha doğru bir tercih olacaktır” ifadelerini kullandı.

Çay ve kahvenin de diüretik özellikleri nedeniyle vücuttan su kaybına neden olduğunu ifade eden Koç, bu içeceklerin yerine ayran, şekersiz limonata, sade soda gibi içeceklerin tercih edilmesi gerektiğini belirtti.

Sağlık Haberleri

Karapınar’da Dünya Diyabet Günü etkinliği
Mantarların Sağlık Üzerindeki Mucizevi Etkileri
Egzersiz ne zaman yapılır?
Çocuklarda Sonbahar Döneminde Artan Bulaşıcı Hastalıklara Dikkat
Vücut direncinizi nar ile artırın