Sigara yasağının fitilini ilk kim ateşledi?

Yasak nedeni ile sigara satışlarının düşmesi söz konusu olduğunda devlet vergi kaybına uğrayabilir diye düşünebilirsiniz. Burada da tam aksi bir durum söz konusu...

Dünya genelinde kapalı yerlerde sigara yasağı uygulaması başlatılması kararının fitilini ilk ateşleyenin kimler olduğu ülkemizde bazı çevrelerin ders alması gereken bir mahiyet arzetmektedir.

İnsan haklarına verilen değer açısından Türkiye ile Avrupa arasındaki en bariz fark bu örnekte gösterdi çünkü kendini...

Geçtiğimiz pazar gününden itibaren tüm kapalı yerlerde uygulamaya konulan sigara yasağı konusundaki rahatsızlıklarını dile getirmek üzere dün bir televizyon programına konuk olan Kahveciler Federasyonu Başkanını dinlerken üzüldüm. Üç beş kuruş daha fazla kârı kaybetmeme adına çok hayati bir mevzuyu es geçmeleri karşısında hayretler içinde kaldım. Halbuki meslek teşekkülü sorumlusu olarak ekranda dile getirdiği düşüncelerin tam tersini savunması gerekiyordu.

Federasyon başkanı kahvehanelerde sigara içilmesinin yasaklanmasının müşteri azalmasına neden olacağını, bunun da sektörde çalışan çok sayıda kişiyi işsiz bırakacağı iddiasında bulunuyor ve kahvehanelerin kısmen istisna tutulmasını istiyordu.

İlginçtir, federasyon başkanının “aman işsiz kalacaklar” dedikleri kişilerin verdiği amansız hukuk mücadelesi sayesinde başladı kapalı yerlerde sigara yasağı.

Biliyorsunuz, tüm kapalı alanlarda sigara içilmesini yasaklayan ilk ülke İrlanda oldu. Ülkede publarda, kafelerde, restoran ve kapalı iş yerlerinde görev yapan sektör çalışanları, kendileri içmeseler bile, pasif içici olmaktan kaynaklanan nedenlerle sigaraya bağlı sağlık sorunları yüzünden erken ölümlerde artış görülünce ve karşılaştıkları ciddi sağlık sorunları yüzünden mağdur olunca, bizzat kendileri başlattılar kapalı yerlerde sigara içilmesinin yasaklanması ile ilgili hukuk mücadelesini.

Sigara sektörünün aktörleri de boş durmadılar tabi ki... Çetin bir hukuk mücadelesi başladı. Neticede, bizim kahveciler federasyonun ‘aman işsiz kalacaklar’ dedikleri meslektaşları kazandılar İrlanda’da kapalı yerlerde sigara içimin yasaklanması ile ilgili çetin mücadeleyi.

Bizzat sektör çalışanları, tüm kapalı yerlerde sigara içilmesinin yasaklanması kararının alınmasında baş aktör oldular. Bir bakıma canlarını kurtardılar bu yasak sayesinde...

İrlanda 2004 yılında publar, restoranlar ve kapalı iş yerlerinde sigara içilmesini yasakladı. Hükümet, bu mekanlarda sigara içerken yakalanan kişilere 3 bin Euro para cezası verilmesini kararlaştırdı. Ülkede bir bakıma bizdeki kahvehane karşılığı olarak “pub” kültürünün yaygın olması, yasağa uyulacağı konusunda başlangıçta şüphe uyandırmışsa da, İrlandalılar kar kış demeden bar kapısının önünde tüttürmüşler sigaralarını... İçimleri bitince de tekrar içeri girmişler. Şu an ülkede herkes memnun halinden. Üstelik dünyaya örnek olmanın haklı gururunu yaşıyorlar.

Tam tersini savunmalıydı...

Kahveciler Federasyonu başkanı bir kısım kahveci çırakları işsiz kalacaklar diye sesini yükselteceğine, keşke aynı duyarlılıkla, bu sektörde çalışan insanların sabahtan akşama kadar pasif içici olmaktan kaynaklanan nedenlerle hangi tür hastalıklara yakalandıkları ve sektör çalışanlarının ölüm nedenleri konusunda da ayrıntılı bilgi verseydi.

Geçtğimiz kış Bursa’dan teleferikle Uludağ’a çıkarken, güvenlik sorunu ile karşılaşılmasın diye sırf işi teleferik kapısında dikilmek ve çalıştığı süre içinde dağa inip çıkmak olan bir delikanlı ile sohbet etmiştim. Kendisine, “ne güzel, aldığınız dağ havası sayesinde Bursalılara göre ortalama ömürden daha uzun yaşıyorsunuzdur” dediğimde, “tam aksine abi, bizden emekli olanlar fazla yaşamıyorlar” demişti. Şaşırdığımı görünce de, “çalışırken iyi oksijen alıyoruz ama, emekli olunca kahvelerde, sağda solda karşılaşılan pis hava tam ters bir etki yaparak bu işten emekli olanların erken ölümüne neden oluyor” demişti.

Tütünle bağlantılı ölümlerde, her dokuz kişiden biri pasif içici. Bundan daha büyük bir kul hakkı olur mu? Birine üç kuruş borcu kaldı diye hellallik peşinde koşanlar ve vicdanen rahatsızlık hissedenler, ölümüne yada hastalanmasına neden oldukları tanıdıkları & tanımadıkları onca insanla nasıl helalleşecekler bilemiyorum. İşleri öbür yakada gerçekten çok zor.

Geçtiğimiz aylarda misafirlikte bulunduğumuz bir evde konuklardan biri çoluk çocuk var demeden sigara yakınca canım sıkılmış ve “şu halının üzerine idrarını yapsaydın içtiğin şu sigara kadar ortalığa mikrop saçmış olmazdın” diye kızarak ortamı terk etmiştim. Ben bu konuda nezaket dinlemem. Elinde bir şişe nikotin ile eve gelip sağa sola dökmesi ile duman ile bunu yayması arasında ne fark var...

Evime gelen misafirlere asla içirmem. Sigara zehiri ile evimi kirletmelerine razı olmam. Okumuş yazmış, hak hukuk nedir bilen insanlar böyle olmak zorundalar. Sigaranın binde biri kadar mikrop barındırmıyor idrar. Onun ulu orta sağa sola yapılmasına razı olmuyoruz da diğerine neden razı oluyoruz.

Sigara içen samimi arkadaşım olduğunu hatırlamıyorum. Olsa olsa tanıdığımdır. O sadece arkadaşım olduğunu sanıyordur. 10 cm. lik sigaranın mübtelası olmuş, bu konuda acze düşmüş, vazgeçememe bağımlılığında iradesiz biri ile benim ne işim olur. Çevresi insanın kalitesini de belirler. Acı ama gerçek böyle...

Herkesin yaptığı işleri yapmamayı da adet edinmek lazım. Herkes aynı mereti içiyor, sanki kendine özel birşeymiş gibi bir de hava atma modunda oluyorlar. Sahiden çok komik oluyorlar.

AB’nin yeni hedefi sigarayla mücadele politikalarını tek tip yapmak. Brüksel 2012’den itibaren “dumandan arındırılmış AB” oluşturmak peşinde. Barlarda bu yasağın uygulanmasına destek verenlerin oranı yüzde 61 olarak belirlenirken restoranlar için bu oranın yüzde 77’ye kadar yükseldiği görülüyor. Yasağı uygulayan ülkelerde yasağa destek oranının daha yüksek olması bu yöndeki politikaların halkın desteğini aldığını gösteriyor.

Devlet kazançlı...

Yasak nedeni ile sigara satışlarının düşmesi söz konusu olduğunda devlet vergi kaybına uğrayabilir diye düşünebilirsiniz. Burada da tam aksi bir durum söz konusu...

Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletlere (BM) göre, sigara içmenin kısıtlanması ve bunun tüm kapalı alanlarda etkin bir şekilde uygulanması, hastalıkların azalması, tedavi masraflarının düşmesi, iş gücü ve çalışma kaybının azalması ile verimliliğin artması gibi faktörler nedeni ile gelişmekte olan ülke ekonomilerine 3-4 milyar dolarlık bir tasarruf da sağlıyor. Örneğin Türkiye'de sigara kaynaklı hastalıkların tedavisi için 25-30 milyar dolar düzeyinde bir harcama yapılıyor. Sigara satışlarından elde edilen vergi gelirinden kaç kat büyük bir oran.

Araştırmaya göre gençler, genellikle arkadaş etkisinde kalarak, 13 yaşından itibaren sigara içmeye başlıyor. Dünyada her 8 saniyede bir, Türkiye'de ise her 6 saniyede bir insan sigara yüzünden ölüyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) araştırmasına göre, 2015'te sigara yüzünden ölenlerin sayısının HIV/AIDS'ten ölenlerin sayısından yüzde 50 daha fazla olması bekleniyor. Dünyadaki ölümlerin yüzde 10'unun sigara kaynaklı olacağı belirtiliyor.

Uluslararası bağlayıcılığı olan Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi, 2004'te 161 ülke tarafından imzalandı. Yani, belirli bir takvim çerçevesinde, 161 ülkenin tamamında kapalı alanlarda sigara içilemeyecek.

Bu tarihi karara imza atan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ve yasayı uygulama konusunda tereddüt göstermeyen Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni kutluyorum.

Ülkenin insanına, gençliğine ve geleceğine sahip çıkmak böyle olur..

Teşekkürler.

Prof. Dr. Osman ÖZSOY – Haber7