Geçtiğimiz gün Başkan Akyürek bir basın toplantısı yaparak iki yıllık icraatları hakkında bilgiler verdi. Rahatsızlığım nedeniyle katılamadığım toplantıyı belediye çalışmalarının ve basın toplantılarının halka arzında her zaman tercih edilen Kon Tv’den izleme fırsatını buldum.
Çok değil kısa bir süre önce (45 gün) AKP’nin düzenlediği “Yerel Kalkınmada 2 yıl” programında konuşan Başbakan Erdoğan, belediye başkanlarına şöyle seslenmişti: “Halka yapmakla mükellef olduğunuz yol, su, park, bahçe gibi çalışmalarınızla övünmeyiniz. Bunlar sizin asli ödevleriniz. Mega çalışmalarınızla halkımıza gidin.”
Başbakanın uyarısını dikkate alarak Sayın Akyürek’in basın toplantısını pür dikkat izledim. Ama ne yazık ki bu yönetimde öncekiler gibi park, bahçe, konser, alt geçit, kaldırım şu bu gibi çalışmalarla öğünmekten öte bir şey sergileyemedi.
Sihirli kelimesi “en çok” olan toplantının başından sonuna kadar hizmet çıtasını bir önceki yönetime göre endeksleyen belediyenin önceki yönetimle kendi icraatları arasındaki kıyaslamanın neticesinde ortaya çıkan “en çok”lar toplantının çatısı oldu. En çok ağaç, en çok kaldırım, en çok asfalt vs. vs. vs…
Bir şehirde herkes her şeyden memnun olsa o şehirde yönetimler değişmez. 28 Mart öncesinde yerel yönetimlerin icraatları hakkında kamuoyunda oluşan sıkıntı seçim sonucunu değiştirmişti. Neydi o sıkıntı, şovenist ve popülist yaklaşımlarla “En çok asfaltı ben döktüm, en çok ağacı ben diktim” diyerek gün geçirip, uzun yaz gecelerinde konserler düzenleyerek halka şirin gibi görünmek.
İnsanlar bundan bıkmıştı. Eskilerin Konya’sını arar olmuşlardı.
Konya’nın silkinmesi, üzerindeki ölü toprağını atması ve geleceğe umutla bakması gerekiyordu. Hani Hz. Pir’in deyişiyle, yarına dair güzel ve yeni şeyler söylemek gerekiyordu.
28 Mart seçimlerine bu duygu ve düşüncelerle giren halkımız ülke konjonktürü gereği iktidar nimetlerinden yararlanmak, birazda Başbakanın oluşturduğu siyasette yeni oluşum havasıyla dikkatler AKP üzerindeydi ve AKP tüm ülkede olduğu gibi 28 Mart seçimlerinde belediyelerin büyük bir çoğunluğunu alarak seçimlerden başarıyla çıktı.
Seçimler öncesinde gerek iktidar partisi olma avantajından, gerek kendi referanslarıyla Konya’yı bir yerlere taşıyacağı ümit edilen ve Kendi söylemleriyle de bunun altını ısrarla çizen Akyürek’in iki yıllık icraatlarını yaşıyoruz, gözlemliyoruz ve basın toplantısında da izledik.
Ve gerçekten üzülüyorum…
Başka bir şey söylemek istemiyorum. Bir yönetim içine kapanık olursa, dışarıdan gelen eleştiri, tenkit ve önerilere kapalı olursa ve her şeyden daha vahim ve önemlisi basına karşı tavırlı, mesafeli, ne küs ne barışık durumundaysa. Basında çıkan haber ve yorumlara dağların taşların ses verdiği yerde sağır, dilsiz ve âmâ olunuyorsa ve ne söylerseniz söyleyin boşa gidiyorsa böyle bir ortamda söylenecek söze hacet olmuyor. Bize de şehrimiz adına üzülmek, geçen günlerin ardından ah çekmek kalıyor.
Bu arada 16 Haziran 2005 tarihinde haber yapmak maksadıyla istemiş olduğumuz randevu için geçen 335 günde bir sonuç alamadığımız gibi o gün bugündür belediyedeki iletişim sorunu da çözülemedi. Artık sitem etmiyorum, sadece ve sadece üzülüyorum…